Aydın ENGİN
Yazıya oturdum ve yukarıda gördüğünüz başlığı koydum. Sonra vazgeçtim. Bir dizi soru, okurun tartışmasına açılmadan, dikkatine sunulmadan KCK tartışmasının sağlıklı yürümeyeceği kanısındayım. O yüzden yazı başlıkta söyleneni tartışmayacak. Değinmeyecek bile.
Buna rağmen başlığı değiştirmedim. Devletin dilinde “PKK’nin kent örgütlenmesi” olarak geçen KCK, böyle sığ ve yanlış tanıma indirgenmesi mümkün olmayan bir örgütlenme önerisi. Bırakınız KCK üyesi olduğu iddiasıyla insanların aylardır (yıllardır?) demir parmaklıklar ardında tutulmasını, enine boyuna ele alınması ve Türkiye için, Ortadoğu için ne önerdiğinin serinkanlılıkla konuşulması gerek.
Ama önce, kalıcı çözüm için KCK modelini savunan Kürt siyasi hareketinin, çözümün ön aşamalarıyla ilgili tutumunu netleştirmesi gerekiyor. Birbiriyle çelişen demeçler sadece kafa karışıklığına, köksüz söylentilere ebelik ediyor ve süreci olumsuz etkiliyor. Keza “ultimatom” üslûplu açıklamalar “müzakere” yollarını tıkayabilecek gerginliklere yol açıyor.
Alın size bir örnek: Bir aydır Kandil’den, İmralı’dan, BDP yöneticilerinden gelen açıklamaları yanyana koyun ve şu soruya cevap verin:
Kürt siyasi hareketi için, haydi dileyenlerin alıştığı dille söyleyeyim, PKK için çözüm sürecininsuya düşeceği, AKP’nin ertelemeyi oyalamaya dönüştürdüğü yargısının kesinlik kazanacağıtarih nedir ?
“Kesin bir takvim yok. Ama AKP de artık adım atmalı; Kürtlerde kabaran güvensizliği yok etmeli” (Demirtaş).
“15 Ekim” (Öcalan).
“1 Eylül” (Bayık).
Bunlardan hangisi ?
İyi kötü yakından izlemeye çabalamama rağmen bu sorunun cevabını ben bilmiyorum. Sorduklarım arasında bilene de rastlamadım.
Benzer soruları ardarda sıralayabilirim. Bunu (eğer konuyla yakından ilgilenenlerdenseniz) sizler de yapabilirsiniz.
* * *
Barış sürecinin AKP’ye rağmen (Evet, AKP’ye rağmen), Başbakan Erdoğan’a rağmen (Evet, başbakan Erdoğan’a rağmen) yürümesi, olumlu sonuçlanması Türkiye’nin geleceğidemektir.
Tersi ise Türkiye’nin kanlı ve karanlık geleceği anlamına gelir. 30 yıldır süren savaş dönemiyle karşılaştırılamayacak kadar kanlı ve karanlık…
O yüzden yürümesi gereken ama doğru dürüst yürümediği, AKP’nin savsaklayıcı, erteleyici, oyalayıcı duvarına çarptığı gözlenen barış sürecine ilişkin bir an önce netlik gerek.
Üstelik Kürt siyasi hareketinin önünde çok yüklü ve çok kritik bir gündem var.
Mesela Kürt Konferansı nihayet toplanıyor.
Türkiye Kürdistan’ındaki hemen bütün Kürt siyasi hareketlerinin yıllardır istediği, bastırdığı Kürt konferansı’na karşı Barzani kanadının direnci çözüldü ve konferans yakında Erbil’de toplanacak. Dört ülkedeki (Türkiye, Irak, Suriye, İran) Kürt partileri ve etkili sivil toplum hareketlerinin eşit haklı örgütler olarak katılacağı bu konferans Kürt siyasal hareketlerine (dört ülkedeki hareketleri kastediyorum) geleceğe ilişkin tutumlarını açıklama olanağı sunacak.
Örneğin Barzani, Kuzey Irak’ta bir Kürt ulus-devleti kurma kararında mı, değil mi ?
Örneğin İran Kürdistanındaki parti ve hareketler Kürtler için (sadece İran’daki değil bütün Kürtler için) nasıl bir gelecek projesine sahip?
Örneğin PKK ve belki de PYD konferansa KCK projesini sunup bütün taraflarca kabulünü önerecek mi ?
Bunlar sadece Kürt siyasi hareketi için değil Türkiye için de yaşamsal önem taşıyan yakıcı sorunlar ve sorular ?
Bunca yakıcı bir gündem varken barış sürecinin bir yol kazasına uğraması olasılığını düşünmek bile ürkütücü.
Yiğidin hakkı yiğide, BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın aylardır sürdürdüğü çabalarda, verdiği demeçlerde, katıldığı tartışma programlarındaki dikkatle seçilmiş cümlelerinde yansıyan yapıcı, çözüme hedefli tutum ve bunu ödün vermeden çözümü savunmak gibi bıçak sırtı bir çizgide sürdürmeyi başarması övülmelidir.
Ve Kürt siyasi hareketinin bütün sözcü ve yöneticilerine örnek olması dilenmelidir.
* * *
KCK’yı elbette konuşmalıyız. Belki yarın ya da öbürgün bunu yaparız da. Ama yazıda sergilemeye çabaladığım soruların cevapları da pek yakıcı ve önemli.
Bunu bir Türk olarak benim yazmam yadırganabilir, “Akıl verme, ukalalık etme” olarak algılanabilir.
Umarım böyle olmaz. Çünkü tartışmaya çabaladığım, AKP’nin bezirgan siyasetine karşı inatla savunmamız gerektiğine inandığım barış süreci sadece Kürtlerin değil Türkiye’nin de geleceği.
Yani benim de, benim küçücük torunumun da geleceği.
Sizlerin de geleceği…
Hepimizin geleceği…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021