Aydın ENGİN
Bir ütopya: KCK
8.08.2013
2679
Pek çok kişi ütopya sözcüğünü, günübirlik olaylardan söz ederken hep "olmayacak duaya amin demek" ya da "Boş hayal bu" anlamında kullanıyor. Ben de onlardan biri idim.
İdim…
Siyasal göçmenlik yıllarımda, Frankfurt’ta, Nazi toplama kampından sağ kurtulmayı başarmış Alman komünisti Walter K. ve bir Alman arkadaşla bira höpürdetip sohbet ederken ütopya sözcüğünü yine “O dediğin olmayacak iş” anlamında kullandım.
Yaşı 80 üstü, kendi delikanlı Walter gözlerini kıstı, dudaklarını büzdü, suratını ekşitti:
- İyi dinleyin, dedi. Ütopyasız insanın ottan pek farkı yoktur; ütopyasız hareket, parti ise rüzgarın önünde sürüklenen kalabalıktan ibarettir…
O gün bugün ütopya sözcüğü benim için yaşanan güne, yıla, döneme anlam kazandıran bir hedefi anlatır…
Haydi şimdi KCK ütopyasını tartışalım…
* * *
Ulus teriminin uluslararası literatürde pek yalın bir tanımı var:
Ulus: Devleti olan halk!
Ortadoğu’da iki halk (Kürtler ve Filistinliler) hariç bütün halkların devleti var.
Filistin bu konuda epey yol aldı. Tabii 65 yılda alınan yola "epey" mi demeli, "bir arpa boyu" mu demeli tartışılmalı. Yine de Birleşmiş Milletlerde devlet yakın bir tanımlama ile temsil edilme gibi kazanımları var.
Buna karşılık dört ulus-devlet arasında paylaşılmış Kürtlerin devleti yok.
Şimdi soralım:
- Olmalı mı ?
Bu soruya Kürt milliyetçileri büyük olasılıkla "Elbette olmalı. Olacak da…" diye cevap veriyorlar.
Ancak Türkiye Kürdistan’ında belirleyici siyasal güç olduğu artık tartışılmazlık kazanmış PKK-BDP çizgisi bu soruya öyle cevap vermiyor.
Onların cevabı: KCK.
Koma Ciwaken Kürdistan. Yani Kürdistan Topluluklar Birliği.
KCK sözleşmesinin 2. Maddesi bu örgüt modelini tanımlıyor.
Şöyle: Koma Ciwaken Kürdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) demokratik, toplumcu-konfederal bir sistemdir. Devlet olmayan, örgütlenmiş, demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyondur.
KCK’yı "PKK’nin kent örgütlenmesi" gibi sığ hatta saçma bir cümleyle tanımlayanları ciddiye almayalım ve geçelim.
Keza KCK sözleşmesinde yer alan ve Stalinist çağrışımlar yaptıran kimi madde ve cümleleri de geçelim. Çünkü eninde sonunda bu çağdışı kalmış yaklaşımların aşılacağı kanısındayım. Aşılamazsa zaten ölü doğan bir örgütlenme modeli ile karşılaşırız.
KCK modeli Öcalan’ın kendi özgün önerisi mi, yoksa iz bırakmış bir düşünür olan, gençliğinde anarşizmle flört etmiş, geçen yüzyıl biterken bu bağını kesinlikle koparıp Marksizm üstüne ilginç, Leninizm üstüne aykırı çalışmalarıyla ünlenmiş Murray Bookchin’nden mi esinlendi bilemiyorum.
Bildiğim, Öcalan’ın bazan "devlet olmayan organizasyon" bazan "Demokratik konfederasyon" terimleriyle tanımladığı bir örgütlenme modeli.
Meraklısı Öcalan’ın savunmasında ve daha sonraki yazılarında daha ayrıntılı bilgi edinebilir. Ancak bir gazete yazısı çerçevesinde kalalım. KCK, dört ülkedeki ulus-devletlerin varlıklarının sermayenin küreselleştiği şu dönemde de hemen son bulmayacağını görüyor ve bir Kürt ulus-devleti yerine dört ülke sınırları içindeki Kürtlerin özgürce ilişki kurabilecekleri, kültür, ekonomi, sanat, eğitim alanlarında pasaport ve benzeri engellerle karşılaşmayacakları bir model öneriyor.
Sadece iyi anlaşılması için (çünkü tam bir benzeşim yok) bir örnek vereyim: Benelüks modeli. Yani henüz Avrupa Birliği yokken, daha "Ortak Pazar" aşamasında iken Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un oluşturdukları ve siyasal literatürde “Benelüks modeli” olarak adlandırılan organizasyon. Ekonomiden başlayıp hemen hemen yaşamın bütün alanlarında bu üç ülkenin yurttaşları, kendi devletlerine bağlılıklarını sürdürerek serbestçe hareket ediyorlardı. AB kurulup, Avrupanın neredeyse tümünü kucaklayan bir çatı örgütüne dönüştüğünde Benelüks modelinin de pek anlamı kalmadı. Ama işlev taşıdığı dönemde Lüksemburg, Hollanda, Belçika devletlerinin uyguladıkları ve sonunda o devletlerin parçalanmasına, çökmesine filan yol açmayan; tersine üç ülkedeki halkların ilişkilerini zenginleştiren bir model olarak var oldu.
KCK da Türkiye, Irak, Suriye, İran arasında benzeri bir modelin kurulması, bu mümkün olmuyorsa, bu dört ülkedeki Kürt etnik kökeninden yurttaşlarına bu olanağın tanınmasını öneriyor ve öngörüyor.
Bu ay Erbil’de toplanacak Kürt Ulusal Kongresinde ve sonrasında bu model nasıl karşılanır, benimsenir mi, red mi edilir bilemem.
Ancak Türkiye’nin (ve İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin) bölünme korkuları ve kaygıları yerine bu modeli ciddiye almaları, hatta tercih etmeleri gerekmez mi?
Tersi, Kürtlere dönüp “ Oturun aşağıya, kesin sesinizi” demek. Yani "Savaşa devam" demek.
* * *
Çok karmaşık ve yakıcı bir konuda ve bir gazete yazısının zorunlu sınırları içinde KCK modelini daha da ayrıntılamak mümkün değil.
Yine de bu yazıda ele alındığı kadarına kimi okurlardan, özellikle milliyetçi eğilimleri güçlü okurlardan “Saçma...Olmayacak duaya amin… Kürt ulus-devletine giden yolun taşlarını döşemek bu” gibi tepkiler beni şaşırtmayacak.
Ama Kürt sorununa mutlaka barışçıl bir çözüm bulunmasından yana olanların KCK’yi ciddiye alması ve tartışması gerektiğine inanıyorum.
KCK bir ütopya mı ?
Evet bir ütopya.
Kürtlerin yaşadığı dört ulus-devletin Kürtlere karşı bugüne kadar izledikleri ve pek vazgeçmek eğiliminde olmadıkları gözlenen tutumları gözönüne alındığında gerçekleşmesi pek zor bir ütopya…
Ama ütopyalar iyidir.
İnanmazsanız yazının başına dönün ve benim bilge (ve rahmetli) dostum, Alman komünisti Walter K.’nin sözlerini bir daha okuyun…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021