Aydın ENGİN
Ben yoğurt üfleyenlerdenim. Belki bir meslek bozukluğudur. Her habere “Doğru mu? Ya değilse” sorusuyla yaklaşmak, somut olgularda bile yoğurt üfleten bir reflekse dönüşür.
Somut olgu dediğim önceki gün mütekait general ve darbecibaşı Kenan Evren’in savcı tarafından sorgulanması...
Taa referandum günlerinden beri “Olmaz... Yargılayamazlar... Zaten zaman aşımı... Zaman kaybı... Başımızda AKP’nin sivil darbesi varken geçmiş darbeyle niye uğraşalım... Adam 90 küsur yaşına gelmiş, yargılasan ne olur, yargılamasan ne olur... AKP göz boyuyor... Seçim yatırımı bu, başka bir şey değil. Enayi solcuları yine kandıracaklar “ gibi gerekçelerle (gerekçe?) ipe un serenler dünden bu yana biraz suskun. Herhalde “yeni gerekçe” arıyorlar. Bulduklarında seslerini yine duyarız...
Ancak mütekait general ve darbecibaşı Kenan Evren’in, savcının sorularına cevap vermek zorunda kalışı ile biraz erken sevinen dostlarımız, arkadaşlarımız da var.
Bense bu günlerde ha bire yoğurt üflüyorum...
12 Eylül suçu ile hesaplaşmak sadece hukuksal değil, belki ondan da çok siyasal bir süreç.
12 Eylül suçlularını yargı karşısına dikmek bu sürecin bir adımı. Mütekait general ve darbecibaşı Kenan Evren’in karşısına bir savcının dikilip onu sorgulaması ise bu adımın küçücük bir dilimi...
Haydi gelin yoğurt üfleyelim.
Ya soruşturmayı yürüten savcı(lık) kendini hukukun biçimlerine tutsak edip, o ağır suçun özüne yönelmek yerine, usul hukukun labirentlerine hapsolur ve “soruşturmaya mahal olmadığı” kanaatine vardığını açıklayıverirse...
Ya savcı soruşturmayı tamamlayıp, iddianamesini yazıp mahkemeye sunduğunda yargıçlar “Zaman aşımı, dokunulmazlık, 82 Anayasasının halk oylamasında onaylanmışlığı, estek köstek...” deyip iddianameyi reddederlerse...
Ya mahkeme iddianameyi kabul ettiği halde AKP Hükümeti yine ve yeni bir zikzak çizer; “Bu iş Evren’le kalmaz, 12 Eylül’de teğmen, yüzbaşı rütbesiyle suça, işkenceye bulaşmış ve bugünün bilmem kaç yıldızlı generallerini de kapsar. Neme gerek, başıma askeriyeyle yeni dertler açmayayım” hesabı ile siyasal desteğini siyasal kösteğe çevirirse...
Ya...
* * *
Yukarıda sıraladığım “ya”ların herhangi biri gerçekleşirse boyun büküp susacak, olsa olsa için için homurdanacak mıyız?
Son soruyu şöyle de yazabilirim:
Bu ülkenin demokrasiye bağlı yürekli ve inatçı yurttaşları mı olacağız, demokrasiyi dört yılda bir seçim sandığına gitmeye indirgeyen mızmızları mı?
Hiç birimizin 12 Eylül suçunun yargı önüne gelmesini, suçluların hesap vermesini Ankara’daki bir kaç savcıyla üç ağır ceza yargıcına havale ve ihale edip, “Şu seçim bitse de yazın tadını çıkarmaya başlasam” tembelliğine yelken açma hakkımız yok.
Ben kendi adıma ne 12 Eylül hapishanelerini yaşadım, ne 12 Eylülün işkence tezgahlarına yattım. Gerçi 1980’in Mart - Mayıs arasında Davutpaşa Askeri Cezaevinde 12 Eylül hapishanelerinin provaları vardı ama, eni sonu provaydı. Kendi iş bilmezlikleri yüzünden hakkımda Yargıtayda kesinleşmiş 7,5 yıla rağmen beni yanlışlıkla tahliye ettiler ben de yurtdışına tüydüm. Yani 12 Eylül beni yakalayamadı; işkence tezgahından geçiremedi. Ama yine de yaşamımın en verimli döneminde tam 12 yıl siyasal göçmen olarak ülkemin dışında yaşamak zorunda bıraktı. Gazetecilik dışında iş bilmediğim için de 12 göçmenlik yılının en büyük bölümünde ciddi bir özellik ve nitelik gerektirmeyen bir meslekte, Frankfurt’ta taksi şoförlüğü yaparak yaşamımı sürdürdüm.
Buna rağmen 12 Eylül çetesinin hâlâ yaşayanları hakkında yaşamımın en iyi yıllarını benden çaldıkları gerekçisiyle şikayetçi olacağım, cezalandırılmalarını talep edeceğim. Şikayet dilekçemi yazmaya başladım bile.
12 Eylül’ü benim kadar ucuz atlatmayan binlerce ve binlerce kişi var. Sözüm onlara: Sıvayın kolları! Evren cuntasını sorgulayan savcılığa yağmur gibi dilekçe yağsın.
O zaman yazının yukarılarında sıraladığım “ya”lar işe yaramaz. O çetenin hâlâ destekçileri, hâlâ onlarla hesaplaşmayı içi götürmeyenler var. Bastırmazsak çetenin koruyucu zırhı delinmeyebilir, çete hukukun eline düşmeyebilir...
Bir daha: Haydi, sıvayın kolları!..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021