Aydın ENGİN
Ses kaydı tsunamisi durmak bilmiyor ve galiba epey bir süre durmayacak da...
Korkarım bir süre sonra yalama olacak; yurttaşlar “Bugün yeni ses kaydı var mı” diye değil “Aaa bugün yeni ses kaydı yok mu? Hayret valla” filan diye sormaya başlayacaklar.
Bundan sahiden korkarım; çünkü yasa dışı ya da yasal ses kayıtlarının ortalığa saçılması ve gitgide ses kaydı enflasyonu yaşamaya başlamamız -eski koalisyon ortakları da dahil- AKP iktidarının olanca kirlenmişliği kimseleri şaşırtamamaya, bu utanç verici kirlenmenin doğalolduğu algısına hizmet etmeye başlayacak…
Buna karşı yapabileceğimiz –galiba- hiçbir şey de yok. Dibe vuruncaya kadar bu süreci yaşayacak gibiyiz.
Yaşayalım bakalım.
Zaten artık ekranlara düşen ses kayıtlarından herhangi biri üstüne tartışmak, “E artık bu kadarı da olmaz yani”den öteye gitmeyecek yorumlar döktürmenin de anlamı kalmadı.
Kalmadı; çünkü ses kayıtları üstüne “yeni” bir aşamaya ulaştık.Başbakan artık “Montadır, dublajdır” savunmasından vazgeçti. Açıkça “Eeee… Evet, öyle konuştum. O dinlediklerinizi dedim. N’olmuş yani” demekte.
Buyeni bir aşama ve laf da bitti.
Hukuk devleti, yargının bağımsızlığı, çağdaş devletin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı ilkesi gibi kavramları hatırlatmanın artık sonuç getirici, işe yarayacak bir değeri kalmadı.
Sanırım daha temel bir konuyu tartışmanın tam da vakti…
* * *
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren başta Nakşibendiler ve Saidi Nursi ile başlayan “Nur hareketi” islami hareket siyasete yakın ilgi duydu. Türkiye’de siyasal islam ağırlıklı olarak bu iki kolda temsil edilmekteydi ve edilmekte. Ancak Kemalist tek parti iktidarlarında açıkça ortaya çıkmaları mümkün değildi. Serbest Fırka gibi denemelerde biraz harekete geçtiler ama o serüvenler zaten pek kısa ömürlü oldu.
1946’dan itibaren Demıkrat Partiyi desteklediler. O parti saflarında belki birkaç milletvekilliği filan da edindiler. Ama bağımsız bir siyasal güç olarak partileşmeleri için 1970’i beklemeleri gerekecekti. O yıl Necmettin Erbakan liderliğinde nakşibendi tarikatı ağırlıklı Milli Nizam Partisi kuruldu.
Siyasal islam, cumhuriyetin kuruluşundan beri ilk kez kendi partisi ile siyaset sahnesine çıkmıştı.
O gün bugün de kapatılan, yenisi açılan, kısa ve uzun ömürlü partileri ile hep legal siyasetin içinde yeraldı.
1990’ların sonuna doğru koalisyon ortağı olacak, aynı koalisyonda Başbakanlık koltuğuna oturacak kadar gelişti, kitleselleşti.
2001’de ise siyasal temsilcisini AKP’de buldu ve siyasal islam 2002 seçimlerinde iktidara uzandı. Hem de tek başına hükümet kuracak ve devletin dizginlerini ele geçirebilecek bir çoğunlukla.
2002’den bu yana her birinde oylarını artırarak ardarda üç seçim kazandı ve bugüne geldi.
* * *
Yukarıdaki özetin özeti sayılabilecek paragraflarda Türkiye’de siyasal islamın Cumhuriyetin kuruluşundan beri var olduğunu (90 yıl); kendi partisi ile siyaset sahnesine 1970’de çıktığını (43 yıl) ve 11 yıldır da tek başına iktidar olduğunu aktarmaya çalıştım.
90 yıl neredeyse bir yüzyıl yapar. 43 yıllık bir siyasal aktör olarak sahnede olmak yarım yüzyıla yakın demektir. 11 yıllık tek başına iktidar ise bir siyasal hareketin karnesini irdelemek, değerlendirmek için epey yeterli bir süre olsa gerek.
Şimdi yazının başlığını yineleyelim: Türkiye’de siyasal islam sınıfta kaldı!
Demokrasilerde bir siyasal hareket, parti biçiminde örgütlenir ve seçmenlerin karşısına çıkarak “Beni oy verin, beni iktidara getirirseniz ben daha adil, daha özgür, daha refah içinde bir ülke yaratacağım” der.
Bu bir iddiadır. İddiasını parti programı, önderlerinin ve önde gelenlerin propaganda konuşmaları, demeçleri ile temellendirir.
AKP de bunu yaptı. Seçmenler de ikna oldu. Bu “ikna”da çürümüş partilerin, bankaların hortumlandığı, 2000-2001 ekonomik felaketi gibi rezaletleri yaratmalarının payı elbette çok büyüktü.
Ancak şöyle ya da böyle, şu ya da bu sebepten AKP demokratik yoldan iktidara geçmeyi başardı.
Peki sonra?
Boşverin siz “Tayyip Erdoğan şunu yaptı, bunu yaptı” diye haklı homurdanmalara. Tartışmayı bu düzlemde yürütme gereğini de, ihtiyacını da çoktan geride bıraktık.
AKP’de temsil edilen siyasal islam ne daha adil bir Türkiye yaratabildi, ne daha özgür bir Türkiye.
Çok öğündüğü ekonomide ise 2001 ekonomik krizini serbest piyasa ekonomisi kuralları ve ilkeleri içinde aşabilmek için Kemal Derviş’in koyduğu kurallara uymaktan öte kendine özgübir ekonomik program koyabilmiş de değil.
Bir ideoloji (=Dünya görüşü) olarak siyasal İslamı öteki partilerden ayıran, onun müslüman kimliğinin ve referanslarının belirginleştiği, laik ya da milliyetçi ya da batılı yaşam tarzı ile bütünleşmeyi hedefleyen ya da islami değerlere uzak duran ya da islami değerleri referans olarak benimsemeyen partiler ile AKP arasında lâfını etmekten öte ne gibi bir fark var?
Başbakanın pek öğündüğü duble yollar, TOKİ’nin beton insan siloları, sağlık hizmetlerini yaygınlaştırma, hemen her ile bir üniversite (siz Yüksek lise diye okuyun), Marmaray, metro, metrobüs gibi ulaşıM yatırımlarını umarım “işte fark bu” diye saymaya kalkan çıkmaz.
Bunları kapitalist ideolojiyi benimsemiş, siyasal islamcı iddiası taşımayan iktidara gelmiş herhangi bir parti yapabilirdi. 1950 -1960 arasında Demokrat Partinin tarımda kapitalist gelişmeyi çok hızlandıran, 1965 -1970 arasında Adalet Partisinin tarımda makinalılaşma, enerji ve yol yapımında gerçekleştirdiği ekonomik atılımlar AKP’nin yapıp ettikleri ile karşılaştırılabilir ve en az AKP’nin yaptıkları kadar önemli ve tıpkı AKP gibi kapitalist sistem içinde kotarılmış adımlardır.
Daha adil bir Türkiye, daha özgür bir Türkiye, daha gelişkin bir demokrasi gibi başlıklara girmeye bile gerek duymuyorum. 17 Aralık’tan bu yana olupbitenler hepimizin belleğinde ve bilincinde.
AKP’de temsil edilen siyasal islam hiç bir özgün, kendine has çözüm, hedef, ideolojik derinlik getiremedi.
Çünkü böyle bir hedefi, böyle bir programı yok !..
Eklektik (=Yamalı bohça) bir siyasal rotada yürüdü ve yüzüne gözüne bulaştırdı.
Bu sadece AKP yönetiminin beceriksizliği, sığlığı, donanımsızlığı mı; yoksa sorun siyasal islamın kendisinde mi?
Mısır, Nijerya, Somali, Afganistan, Cezayir, Libya, Pakistan, Bengladeş, Körfez emirlikleri, Suudi Arabistan gibi örneklerini gözardı etmezsek sorunun AKP ile sınırlı olmadığı sonucu çıkmıyor mu?
Fırsat buldukça bu konuyu tartışmaya niyetliyim.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021