Aydın ENGİN
Haydi hep birlikte yarım cümlelik başlığı tamamlayalım.
Olasılıkları sıralıyorum. Seçimi siz yapın:
Bir: Suç “devlet sırrı” olursa, devlet suçlu olur...
İki: Suç “devlet sırrı” olursa, sırrı açıklayan suçlu olur...
Üç: Suç “devlet sırrı” olursa, suçu soruşturan içeri tıkılır...
Dört: Suç “devlet sırrı” olursa, hemen yayın yasağı konur...
Hangisini seçtiniz?
Yanlış.
Tümünü seçmeliydiniz...
Ya da hiçbirini...
***
Yoğun gündem, Cumhurbaşkanı katkılı seçim kampanyası filan derken arada kaynadı gitti. MİT TIR’larını kovuşturan ve durdurulup aranması talimatını veren, biri başsavcı olmak üzere dört savcı ile uyulması yasal olarak zorunlu savcı talimatı gereğince TIR’ları durdurup aramaya kalkan Adana jandarma komutanı albay tutuklandılar.
Tutuklama gerekçesi de açıklandı: Devlet sırrını ifşa etmek...
Hımmm...
Peki, koskoca Adana Başsavcısı başta olmak üzere dört savcıyı ve Adana’nın koskoca Jandarma Alay Komutanı Albay’ı tutuklayıp içeri tıkacak kadar önemli olan devlet sırrı ne?
Valla, benim bildiğimi siz de biliyorsunuz. MİT’in yasa ile belirlenmiş görevleri arasında olup olmadığı çok tartışmalı bir uygulama yapıldı. MİT tarafından içleri tıka basa doldurulmuş ve MİT görevlilerinin eşlik ettiği TIR’lar, Suriye’ye açılan sınır kapılarına doğru yol alırlarken savcı talimatı ile durduruldular. MİT’çiler TIR’ları aratmamak için direndiler. Jandarma da direndi. Karşılıklı silahlar çekildi. Sonra Adana’nın valisi, alelacele Ankara’dan gelen talimatı uyguladı. TIR’lar yollarına devam ettiler.
Ama olup biten artık “haber” olmuş; görevi gerçekleri halka aktarmak olan medyanın diline, eline, sayfasına, ekranına düşmüştü...
Ankara telaşlandı, “Belki yuttururum” hesabı ile bir açıklama yaptı: TIR’lar Irak’taki Türkmenlere insani yardım malzemesi götürüyor(muş).
Bu mum yatsıya kadar bile yanamadı. TIR’ların durdurulduğu ve Ankara’nın müdahalesi ile yollarını devam etmeleri arasında geçen kısacık zaman dilimindeTIR’lardan birkaçının kapıları açılmış, içindekiler görülmüş ve fotoğraflanmıştı.
TIR’lar silah ve cephane taşıyorlardı.
Ankara’daki yalancılar bir mum daha yaktılar: O TIR’lar, Irak Türkmeni soydaşlarımıza kendilerini korumaları için yollanıyordu. Daha önce de yollanmıştı.
Bu mum da ömürsüz çıktı. Irak Türkmenleri “Valla kardeşler biz ne insani yardım malzemesi aldık, alıyoruz, ne silah, ne cephane” dediler.
Ankara’nın tek çaresi kalmıştı: Olup biteni devlet sırrı ilan etmek ve yayın yasağı koymak...
Her ikisi de yapıldı. MİT TIR’ları ile ilgili haberlere yayın yasağı kondu.
MİT TIR’larının bu seferleri devlet sırrı ilan edildi.
***
Birbiri ardına ses kayıtlarının yayımlandığı o heyecanlı ve keyifli günlerde Dışişleri Bakanlığı’ndaki sohbet hâlâ belleğimde. Sanırım sizin de öyledir. Hani Süleyman Şah Türbesi’ne iki roket yollayıp, suçu Suriye’ye yıkıp, ardından Suriye’ye askeri bir harekât başlatmakla ilgili sohbet. Daha ayrıntılısını yazamam, çünkü hemen yayın yasağı kondu. Ama sizlerin hatırladığınıza eminim...
Peki, böyle iğrenç planlar yapılabilen bir devlet katında IŞİD, El Nusra, El Kaide gibi adını duyunca bile sırtımızın ürperdiği İslami terör örgütlerine silah yollamak suçu işlendiyse ve bu devlet sırrı ilan edildiyse savcı olarak, jandarma komutanı olarak, gazeteci olarak.. vazgeçtim yurttaş olarak susup boyun bükmemiz mümkün mü?
Yok o savcılar, o Albay paralel yapının (yani Gülen Cemaati’nin) disiplinine bağlıymışlar, o yüzden suçluymuşlar.
Yemezler...
Bir resmi görevlinin yasal olmayan bir merkezin disiplinine bağlı olup bazı haltlar yemesi bir suçtur. Suçu saptar ve yakalarına yapışırsın. Ama suç diye ortaya ”devlet sırrını açıklamak” diye bir gerekçe koyarsanız adama sorarlar:
O sır nedir? Suriye’de cinayetler işleyen İslami terör örgütlerine silah, cephane yollamak ne zamandan beri devlet sırrı sayılıyor?
Doğru, ortada bir suç var.
Ama suçlular içeri tıkılanlar değil.
“Peki kimler” diye sormadınız değil mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021