Aydın ENGİN
“……… ’de mayın tuzağı. 2 polis şehit, 4 yaralı…”
“……....’da askeri konvoya saldırı. 3 er şehit, 12 er yaralı…”
“………’de çatışma. Çok sayıda yaralı olduğu bildiriliyor…”
“………’da sokağa çıkma yasağı. Sokaklarda çatışma var…”
Nokta nokta koyduğum yerlere Güneydoğu’nun dilediğiniz kentini, kasabasını, hatta köyünü yerleştirin.
Gazete okurken neler yaptığınızı gözleyin. Çatışma, şehit, yaralı, ölüm haberlerini bundan beş altı hafta öce dikkatle okuyordunuz; oysa bugünlerde başlığını okuyup, içinizden “Al bir tane daha” deyip bir başka habere geçiyorsunuz…
Sözcüğün tam içeriği ile Türkiye’nin güneydoğusu, Kürt illeri dediğimiz bölge kan gölleri içinde.
Bölge kanıyor; ülke kan kaybediyor.
Askerlik çağına gelmiş, çürük raporu alamamış, kendi düşüncesi, kararı sorulmaksızın bölgedeki bir askeri birlikte görevlendirilmiş gencecik askerler, “Doğugörevin geldi, haydi bakalım” denerek bölgeye tayin edilmiş polisler, PKK saflarında silah kuşanmış genç yurttaşlar “kimlik sormayan” mermilerin, mayınların, bombaların hedefi ve biz “Baba ocağına ateş düştü” klişelerine şöyle bir göz atıp yaşamaya devam ediyoruz.
Ey okur, toplumsal çıldırmanın eşiğine gelindiğinin somut göstergesi olan bu kan göllerini ben durduramam, siz durduramazsınız. Durdurulmasını yürekten isterim, istersiniz. Ama elimden, elinizden bir şey gelmez.
Elinden bir şey gelmesi gerekenler ise görünen o ki kılını bile kıpırdatmıyor. Hatta tersine “Daha fazla kan… Daha fazla ölüm… Daha fazla acı… Ta kiiii...” dercesine tribüne oturmuş, çekirdek çıtlatıyor…
Haksızlık mı ediyorum?
Biri bana ülkenin bu halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin neden tatildeolduğunu, neden ta ekim ayına kadar da tatilde kalacağını açıklayabilir mi?
***
Cumhurbaşkanı açıkça söyledi, “Bu birkaç günlük bir operasyon değildir. Sonunakadar sürecektir” buyurdu.
Bu dili biliyoruz. 90’lı yıllar boyunca hep bu dili dinlettiler. “Bu yaz tamam, bilemedinsonbaharda, olmazsa kış sonunda, haydi diyelim ilkbaharda terörün beli tümüylekırılmış olacak” dediler.
Sonuç: Bugün geldiğimiz nokta…
Barışın dilini konuşmaktan vazgeçip savaşa tutuşmuş taraflar arasında bir tercih yapmak zorunda değiliz. “Vebadan yana mısın, koleradan yana mı” gibi saçma ve aptal soruya “Ben doktordan ve tıp biliminden yanayım” cevabı verenlerdeniz.
“Barış masasını ilk kim devirdi, bu çatışmayı ilk kim başlattı” soruları çok mu anlamlı?
Cumhurbaşkanı olan zat, “Dolmabahçe mutabakatı filan yoktur. Ayrıca Kürt sorunudiye bir sorunumuz da yoktur” dediği anda zaten barış süreci dinamitlenmemiş miydi?
KCK Eşbaşkanı olan Bese Hozat adlı genç kadın bir yandan, “Süreç bitti. Artıkdevrimci halk savaşını başlatıyoruz” deyip bir yandan da “Barış süreci devam etmeli” derken herhangi bir inandırıcılık taşıyor muydu?
Savaşın şahinleri ile barışın güvercinlerinin karşı karşıya geldikleri bir eşikteyiz.
Şahinler kandan beslenmekte.
Yüreği barış için çarpanlar ise güvercin tedirginliğinde…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021