Aydın ENGİN
(Çukurca’da 25 mehmetçik öldürüldüğünde sesini çıkarmayanlar, bugün devlet niye yardım etmiyor diye basbas bağırıyor TV’lerde. Etme bulma dünyasıdır bu... Bence durum şudur: Belediyeler PKK’nın, KCK’nın eline geçmiş durumda. Bunu herkes biliyor. PKK’nın güdümündeki belediyeler halka karşı görevlerini unuttular. Belediyenin öncelikli görevi inşaatların deprem kodlarına göre yapılması, kanalizasyon, yol, su, çöp ve ulaşım. Bunların hepsi yöredeki PKK’li belediyeler tarafindan es gecilmekte. Sonuç ise ortada).
Ah, neler de biliyorsun sen. Hiç bilmediğin bir yöre üstüne neler döktürüyorsun utanmadan. Kapat çeneni. Hiç olmazsa bugün için... Yapabileceğin acıların üstüne tuz dökmek mi senin? Bütün elinden gelen bu mu? Gel tut şu taşın ucundan. Altında bebeğim yatıyor. İki kişi olursak kaldırırız belki. Belki yaşıyordur hâlâ. Belki... Belki... Belki...
* * *
(Efendim, önce ülkenin yapı stokunun doğru olarak çıkarılması lazım. Ayrıca kentleşme bilincinin geliştirilmesi de şart. Yığma kerpiç evlerde oturmayı tercih edenler; binaları hiç bir bilimsel destek olmaksızın kendi bildiklerince dikenler ve depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız diyen bilim insanlarını dinlemeyip; Erciş, Van gibi kentlere çok katlı binaları yapan hırsız müteahhitlerden daire alıp içine girenler hiç mi sorumlu değil? Kentleşme bilincine, kentli olma bilincine ulaşamadığımız sürece böyle felaketler yaşanacaktır...)
Ah sus! Konuşma! Hiç olmazsa bugün, bugünlük susmayı becer.
Köyüm yakılırken neredeydin sen? Mera yasağı konup dağın başında açlığa hüküm kesildiğinde de böyle konuşuyor; bilgiç bilgeliğinle akıllar öğretiyor muydun?
Atalarımı mezarlarında bırakıp, doğup büyüdüğüm topraklardan kopup, iki sırt dengimle kasabalara, kentlere aktığımda "ucuz işgücü"nden başka neydim ben senin için? Sel yatağıymış, hazine toprağıymış, moloz döküm sahasıymış, dibi çürük, eski çöplük alanıymış... Seçecek halim mi vardı? Başımı soktuğum eksik demirli, kıt çimentolu gecekondu azmanı çok katlı ev, köydeki yığma kerpiç damdan daha muhkem değil miydi?
Bin yıllık, çok bin yıllık barınma kültürüm, bir gecede kentlilik bilinciyle donanabilir miydi?
Bugün bana diyeceğin, şu söylediklerinden mi ibaret senin? O kadar mı? Sarındığım incecik battaniye değil beni üşüten, senin şu sözlerin. Bunun bile farkında değil misin?
* * *
(Şu "müteahhitlik sistemi"ni. Belediyelerce yürütülen denetleme sistemini baştan sona ve çok köklü, çok kararlı gözden geçirmek için daha kaç bin ölü, kaç bin yıkım gerek?)
Vazgeç, kuzum ne olursun vazgeç şimdi sistem tartışmaktan. Buna vaktin olacak, çok vaktin olacak. Yeni ölümlerden kurtulmak, yeni yıkımlar yaşamamak önemli biliyorum. Ama şu yıkığın altında, şimdi, şu anda, hâlâ çocuğum, kocam, karım, anam, babam yatıyor benim ve kör karanlıkta büyümüş gözleri ile çaresiz bekliyor. Onlar için yapabileceğin bir şey yok mu? Hiç mi yok? Sahi hiç mi yok? Şu taşın ucundan tutsan; iki kişi kaldırırız belki...
* * *
(ABD’nin Türkiyedeki maşası AKP bu felaketin baş sorumlusudur. Bir deprem ülkesi olan yurdumuzun kasabalarını, kentlerini çağdaş bir düzene sokmak yerine küresel kapitalizmin hizmetinde rant peşine düşmekten başka ne yaptı bu hükümet? HSYK’yı, Yargıtay’ı ele geçirmeyi kendine başlıca hedef seçip çağdaşlıktan uzaklaşanların bugün, yıkıntıların önünde kameraman ordusu ile şöyle bir dolaşıp “Takdir-i ilahi” nutukları atmalarından başka ne beklenebilir ki?)
Muhalifliğin batsın!.. Senin siyasal eleştirinin canı cehenneme! Bari sus.
Bak dinle: Geceydi. Gecenin yarısını da devirdiydik. Sancılarım tuttu. Gece 03.02 idi. Depremin ardından hastane bahçesine taşıdılardı beni. Orda bir yer döşeğinde bebeğim doğdu. İlk çığlık yaşama bir selamdır derler. Benim bebeğimin ilk çığlığı, yakındaki binaların betonları arasında ezilenlerin korku ve acı çığlıklarında yankılandı.
Ben yaşıyorum. Bebeğim de. Şimdi, burada hastane bahçesinde, doğu ayazında ben ve bebeğim bir kuru şiltenin üstünde, koşuşan ve sadece koşuşan çaresiz kalabalığın arasında yapayalnızız. Bebeğim çabuk yaşlanıyor. Bak iki günlük oldu bile. Bizim için yapabileceğin bir şey yok mu? Bir bebek bezine, korkudan kurumuş memelerimden akmayan sütün yerini tutacak bir kutu bebek mamasına nasıl muhtacım bir bilsen... Eleştiri yapmaktan, "muhalif duruş almaktan" başka yapabileceğin bir şey yok mu? Sahi yok mu? Hiç mi yok?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Seçkin Yasar
Tam da böyle cereyan ediyor herşey. Oğur, o muhteşem zekasıyla analizini o kadar mükemmel yapmış ve metaforlarla o kadar iyi güçlendirmiş ki ekleyecek bir kelime bile yok. Geçenlerde S.S.Önder, bu konuda, milletin zekasıyla dalga geçmeyin demişti! Evet birileri milletin zekasıyla alay ediyor ama kim, kimler, legal mi, illegal mi, hangi taraf, yoksa işbirliği içinde mi? Yahu herşey gözlerimizin önünde an be an cereyan ediyor! Aptal mıyız? Ey TRyi kan gölüne çevirenler, insan yiyiciler, yetti!