Bayram ZİLAN
Çözüm Süreci masasının PKK tarafından devrildiği günden bugüne bölgede ve Diyarbakır’da çok şey değişti.
Kürtler PKK/HDP’li bir geleceğin kısa metrajlı filmini izledi ve bu filmde kendilerine “yaşam hakkı” tanınmayacağını gördü.
“Demokratik Özerklik” denen modelin aslında “demokratik ölümden” başka bir şey getirmeyeceğini izledi.
Tam da bu nedenle belediyelere kayyım atandığında hiç kimse sokağa çıkmadı.
2 milyon nüfuslu Diyarbakır’ın Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ın görevden alınıp yerine Cumali Atilla’nın atanmasına Diyarbakırlılar tepki göstermedi.
Aksine herkes PKK’nın tüm “serhildan” çağrılarına kulaklarını tıkayarak “kayyım kararını” zımnen desteklemiş oldu.
Çünkü Sur’da açılan çukurlardan dolayı çıkan faturayı bizzat Diyarbakır halkı ödedi.
Diyarbakırlılar bu faturayı hem canıyla, hem de malıyla ödedi.
Diyarbakır’da yaşayan yoksul halkın evleri başlarına yıkıldı.
On binlerce insan göç etmek zorunda kaldı.
Binlerce insan evsiz kaldı.
Yüzlerce çocuk hayatını kaybetti.
Çözüm Süreci’nin bitmesinin maliyetini yine Kürtler ödedi, yine Diyarbakırlılar ödedi.
Bu acı tablo, bölgede PKK ve HDP’ye karşı büyük bir tepki doğurdu.
PKK’ya karşı ilk kez kitlesel başkaldırılar başladı. HDP Milletvekilleri, il ve ilçe başkanları esnaf gezilerinde yuhalandı.
Şimdi Diyarbakır halkı yaralarını sarmaya, evlerini barklarını onarmaya çalışıyor.
Fakat ne yaparlarsa yapsınlar ölen çocuklarını geri getiremeyecekler. Annelerin yüreğine düşen evlat acısı ölünceye dek hiç dinmeyecek. Sur’da yıkılan mahallelerdeki yüzlerce yıllık hatıralar geri gelemeyecek.
Gültan Kışanak sonrası kayyım olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine getirilenCumali Atilla’nın ortaya koyduğu üstün performans bir nebze de olsa Diyarbakır halkının yaralarının sarılmasına, acılarının unutulmasına vesile oldu.
Cumali Atilla, daha önce Diyarbakır’da Vali Yardımcılığı yapması hasebiyle Diyarbakır’ı iyi tanıyan bir isim.
Türkçe’nin yanında Kürtçe ve Zazaca’yı da bilmesi ve bölgenin çocuğu olması, halkla temas kurma noktasında ona büyük avantaj sağlıyor.
Göreve geldiği günden bu yana halkın içine karışan, çarşıda, pazarda, kahvede Diyarbakırlıların sorunlarını dinleyen, esnafı tek tek gezerek hal hatır soran ve tüm bunları yaparken de “ben içinizden biriyim, sizden birisiyim” mesajı veren Cumali Atilla’nın bugüne kadar yaptığı çalışmaların Diyarbakır’da ciddi bir karşılığının olduğunu söylemek mümkün.
Hemen herkes Atilla’nın şehri pırıl pırıl yaptığını ve yeşillendirdiğini söylüyor, asfalt çalışmalarından duyduğu memnuiyeti dile getiriyor.
Tüm bunların yanı sıra otobüs seferlerinin ve güzergâh sayılarının artırılması, ilçelerin sorunlarının çözülmesi hususunda Büyükşehir Belediyesi ile kesintisiz iletişim kanallarının kurulması, alt yapı hususunda şehrin birikmiş sorunlarının teker teker çözüme kavuşturulması, kaynakların etkin kullanımı, temizlik aracı filosunun güçlendirilmesi, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi olan kent meydanlarının zenginleştirilmesi, içme suyu hatlarının yenilenmesi ve özellikle de genç ve kadınlara yönelik sosyal sorumluluk projelerinin hayata geçirilmesi, gençlik merkezleri, hanım lokalleri gibi çalışmalar Cumali Atilla’nın ilk akla gelen hizmetleri arasında.
Fakat tüm bunların ötesinde Diyarbakır gibi “politik” duruşa sahip bir kentte hizmet odaklı belediyeciliğin yanı sıra vatandaşa dokunarak, vatandaş gibi düşünerek, vatandaşın gönlüne girerek hizmet etmenin çok etkili olduğunu söylemek gerekir.
Cumali Atilla’nın Diyarbakır’da tutmasının en büyük sebeplerinden birisi de bu.
Atilla, bunu iyi yapıyor.
Halkın dilinden anlıyor, halkla temas kurabiliyor, halkın gönlüne girebiliyor.
Diyarbakır gibi “muhalif kimliğe” sahip bir kentte hizmet etmekten çok “gönüle girmek” önemli.
Gönüle girmeyi başaramayan hiçbir belediye başkanı, hiçbir milletvekili, hiçbir il başkanı Diyarbakır’da maya tutamaz. İstediği kadar yol yapsın, istediği kadar asfalt döksün, istediği kadar çöp toplasın, istediği kadar nutuk atsın kazanamaz, maya tutamaz.
Bu açıdan Cumali Atilla Diyarbakır için bir şanstır.
Umarım 2019 seçimlerinde “aday” gösterilir.
Ve umarım, 2019 genel seçimlerinde “gönüle girmeyi başaramayan” ve “halkla temas kuramayan” kişiler listelere alınmaz…
Çünkü Diyarbakır yaralı bir şehir!
Yaralı bir şehre tepeden indirgemeci küstah politikacılar, beyaz yakalı belediye başkanları, salon siyasetçileri ve balkon milletvekilleri değil, “yara sarmayı bilen” ve “halkın dilinden anlayan ve gönüle girmeyi bilen” kişiler gönderilmeli.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019