Bejan MATUR

Bejan MATUR
Bejan MATUR
Tüm Yazıları
Deprem ve Çalıkuşu
28.10.2011
2905

Şu Çalıkuşu edebiyatı size de sıkıcı gelmiyor mu? İçinde oryantalizm olan 'biz' ve 'diğerleri' söylemi.

 

Doğuda bir deprem yaşandı. Türkiye'nin her yerinde yaşanan türden. Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanabilecek cinsten. Depremden etkilenenlere yardıma koşma biçimi ve onun etrafında dönen tartışmalar ise tam bir turnusol. Önyargıları, birikmiş arızalı bakışı ve saf merhameti ortaya saçıyor.

Siyasetin ve siyasetçilerin bakışını anlamak mümkün. Ama medyanın içindeki bazı kimselerin bölgeye, insana bakışındaki demodelik sahiden çekilir gibi değil. Bu kalemlere bakınca Anadolu'nun Cumhuriyet tarihi boyunca cılız yanan ışıklarını görüyor insan. O ışıklar çoktan fer kazanmış, umurunda değil.

Zihniyet meselesi bu. Büyük bir gayretle kendini aşma ve dünya ile buluşma isteği duyan toplumun kodlarını belli ki bazıları hâlâ çözemiyor. Bulunduğu yerden bakıp hâlâ ezik, zavallı, Batı'dan getirilecek aydınlanmaya muhtaç bir Doğu ve taşra tarifi yapıyor.

Bir demokrasinin gelişmesinin en önemli parametresi toplumdaki köylülüğün azalması, kentleşme oranının artmasıdır. Yani bir orta sınıf oluşmasıdır. Türkiye'de bugün hızla büyüyen bir orta sınıf var. Gerek doğuda gerekse Anadolu taşrasında büyük bir eğitim ve üretim hamlesi yaşanıyor. Dershanelerin, okulların bu kadar önem kazanması, eğitimin bir ikbal kapısı olarak görülmesi, bu sınıfın gelişmesine paralel bir durum. Cumhuriyet tarihi boyunca olmadığı kadar bugün, köylü ve ezik diye tarif ettiğiniz o insanlar sisteme dâhil olmanın yollarını zorluyorlar. Evlatlarını okutmanın, sisteme dâhil olmanın kapısını aralayacağının ilk defa bu kadar farkındalar. Tanıdıkları geleneksel üretim biçimlerinin bir gelecek yaratmayacağını bildikleri için yeni üretim biçimlerine yöneliyorlar. Bütün varlığını çocuklarını okutmak üzere seferber eden Anadolu köylüsü, o değişimi de arkasına alarak yeni bir orta sınıf yaratıyor. Bu iştiyak ve açılma isteğiyle Anadolu'nun hemen her ilçesinde hatta köylerinde internetten iletişime şehirdeki dekordan farklı bir dekora rastlamıyorsunuz. Yani ülke ortalaması bir standart kazanıyor. AKP'nin temel başarısının, bu sınıfı yaratmak olduğu da sıklıkla vurgulanan bir gerçek. Kendi burjuvazisini yaratan bir iktidar yönetiyor Türkiye'yi şu an. Ayrıca Gülen hareketinin bundaki taşıyıcı rolü, katkısı inkâr edilemez.

Diğer yandan bu büyük yarışta hiç geri durmayan bir BDP var. İnsanının hayat kalitesini yükseltmek üzere canla başla çalışan bir BDP. Kürt seçmenine sadece kimlik değil bir refah da vaat eden. İddiasını belediyecilik anlayışında görüyorsunuz. Daha net bir fikir edinmek için Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesine bakmanız yeterli.

Yani demem o ki, zihinlerdeki o ezik Doğu anlayışı artık yok. Doğuyu aydınlatmak üzere Cumhuriyet'in seferber ettiği fedakâr öğretmen tipi de nostaljik bir figür artık. Gazetelere yansıyan fotoğraflarda pırıl pırıl gözlerini gördüğümüz o güzel genç kızların ve delikanlıların ruh hali hiç de iddia edildiği gibi, Cumhuriyet'in bizde yarattığı vicdan azabından muzdarip değil. Görevlerini en iyi biçimde yapmaya çalışan fazlasıyla sahici bir kuşağın üyeleri onlar. Eğitmek üzere gönderildiği yerde insanlar üzerinde herhangi bir üstünlük ve kibir kurmayan güzel bir kuşak. İzmirlisi de, Aydınlısı da, Batmanlısı da aynı kaygı ve hedeflerle hayata tutunmaya çalışıyor.

Hâlbuki Çalıkuşu'nda fakirlik içindeki Anadolu'ya şehirdeki bir gönül kırıklığından kaçıp fedakârlık ederek hizmet eden bir Feride vardı. Bugün giden öğretmenlerin ne gönül kırıklığı var ne de gittikleri yerdeki dünyaya yukarıdan bakan boş kibri.

Zaten Anadolu'da 'fedakârca çalışan neferler' demekle eşitsizliği başlattığınızdan, fedakârlığın muhatabı olan birilerinin çıkıp bizim bu fedakârlığa ihtiyacımız yok demesini de çağırmış oluyorsunuz.

Çalıkuşu edebiyatında ısrar edenlere benim tavsiyem 'İki Dil Bir Bavul' filminin sahiciliğine kulak vermeleri. Çünkü o anlatımda oryantalizmin zerresi yok. Eşit yerlere yerleştirdiği öğrenci ve öğretmen arasındaki dilsizliği, anlaşamamayı bir trajik durum olarak anlatmayı seçiyor film. Zaten insan hikâyemiz dönüp dolaşıp trajik olanda düğümlenmez mi? İnsan olmakla sahip olduğumuz ortak acıda, yalnızlıkta. Doğu ya da batı olmuş ne fark eder.

 

[email protected] 
http://twitter.com/bejanmatur 
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (5)
  • Levent Ünal

    Levent Ünal

    30.06.2013 15:17

    Hiç oy vermediğim (açıklamam da;"oy vermiyorum çünkü bu adam konjonktür demokratı ve benim yaşam biçimime karşı" şeklinde oluyordu çevreme); ama ilk iktidar performansından sonra her ortamda desteklediğim, taktir ettiğim hatta 42 yıllık arkadaşlarımdan çoğunun beni yandaş ilan ettiği ve bir çıkarımın olduğunu düşündüğü, başbakandaki, şaşırtıcı değişikliği görmeyen bir tek misyonerler kaldı. Olagelen bunca vahşet ve haksızlığa, suratındaki o sırıtışla, bu denli vicdansız ve 8/8 yaya kusurlu yaklaşımıyla bakıyorsan, neyi nasıl düşündüğün artık önemli değil. Sen candaş mertebesine yükselmişsin. Hatasız bir liderin olmuş. Very good for you.

  • ozan erol

    ozan erol

    30.06.2013 17:18

    35 yıldır izmir ve İstanbulda türlü polis-jandarma-asker müdahalelerini birebir izledim, ve tüm bu 35 yıl boyunca polisin bu denli yumuşak davrandığı başka bir kitlesel olay hatırlamıyorum.. ilk gece batı medyasının birinci sıradan extensive use of force olarak verdiğini görünce büyük bir şok yaşadım.. birisi mi ölmüş ? yooo, barikatlar kuran, polise taş ve Molotof atan, başbakanlık ofisini basmaya giden bir kitleye su ve gazla müdahale etmiş polis.. cnn, bbc, Reuters vs yayınlarını görünce, borsanın pzt çökeceğinden emin oldum (medya ve finans aynı kaba pislerler) ama pzt sabahı yine de şok ediciydi- gelen yabancı satış ordinosu 1.1 milyar dolarla 27 yıllık imkb tarihinin en ağır yabancı satışıydı.. tek bir gündeki en ağır satış.. fiyat, satmak falan gibi kavramlardan uzak, tek amacın çökertmek olduğu bir satıştı..

  • Abriskil

    Abriskil

    30.06.2013 15:42

    Diz boyu saçmalık. Gezideki gençlere, polis müdahalesi o denli sert olmasaydı, penguenler yerine olaylar yayınlansaydı, durum bu hale mi gelecekti? Ya da RTE ilk gün çıkıp polisi azarlasa, uygar bir toplumda bu polise verilmesi gereken cezaları verse, uzarmıydı acaba bu kadar. Sandığı demokrasi olarak yutturma çabaları unutuyor ki, Hitler de sandıkla geldi. Peki sandık nereden geldi ona bir baksınlar, kökeni neymiş. Demokrasinin basit kuralı halkın temsil edilmesidir. başka da kuralı yoktur. Bakın çoğunluk değil halk. Modern demokrasinin doğduğu ABD başkanlarından birinin güzel bir sözü var: "Hürriyet ağacı zaman zaman diktatörlerin ve vatanseverlerin kanıyla sulanmalıdır."

  • Vedat mercek

    Vedat mercek

    30.06.2013 21:32

    Yazarın bu yazısı ezberin bozulmasına karşi hayali bir direnişin hezeyanlarından başka bir şey değildir.Evet farklı düşünce grupları otoriterliğemkarşı birleşmiştir.Demek ki birleşilecek neden varmış ki birleşmişler.Sosyoloji bilimine bile karşı mı yazarımız?

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    4.08.2013 15:24

    Yazarin uzunca ornekleriyle siraladigi, ve her grup/larin kendi bulundugu yerden, yani cogunluk-azinlik demokrasisi adina HAKLI OLDUGU, bu ne oldugu hem BELLI hem BILINEMEZ kavrak: d e m o k r a s i.. Ozetle PARLAMENTER DEMOKRASI (tum demokratik Bati ulkelerinde mevcut-gecerli) en ideal yonetim bicimi DEGIL. Fakat daha iyisi henuz bulunmadi. SORUN SLAT COGUNLUK, %50. YA BU DEVEYI GUDERSIN, ya bu deveyi gudersin. Oyunun kurali boyle.. En onemli sorun yazarin da sozettigi: "En dogru benim ben bilirim" diyen, "ben ulkenin yarisiyim" (O.Baydar), "......gibilerle laf yaristiracak kadar TIYNIYETSIZ DEGILIM (C.Karan) bir genc-bir genc olmayan ornek.. Medyanin yarisi boyle. Bu grup dokunulmazligi olan, "demokrat-sol-humanist" olmayi dogusla birlikte hak etmis bir grup edasiyla "Bati demokrasisi benden sorulur" diye bir kosede tepinip dururken, otekilestirilen "zir cahiller-takunyali-beyinsizler"de ayni hiddet-kufur kulturuyle cevap veriyor. Somurgeler cagi bittiginde "beyaz adam" geride kendine benzeyen, kendisi gibi dusunen bir grubu yedekte birakti. Tekrar 3. dunya ulkelerine donerken bu kez DEMOKRASIyi ve tam onlarin istedigi gibi demokrasiyi dayatmada, beyaz adama benzeyen BATILI kopyelerle omuzomuza. Digerleri zaten "yobaz komurculer". Batinin PARCALA YONET politikalari Turkiye`de tuttu gibi. Bendeki Bati dusmanligi degil. Tam tersine Batiyi da elestirerek, fakat Bati´DAKI GUZELI, dogruyu secmedeki ciddiyet-titizligimden. Turkceyi- mevcut degerleri altust etmeden.. Saygi-selamlar.

Yazarlar