Bülent KORUCU
28 Şubat’ta dost-düşman ayırımı ve topyekün savaş konsepti yürürlükteydi. Her şeyi siyah beyaz gören, ara tonlara tahammülü olmayan bir zihniyet devleti ele geçirmişti.
Beraber yürümeyen herkes yok edilmeyi hak eden düşmandı. Kararlılığa halel gelmesin diye sosyal bilimcilerin söylediğine bile kulak tıkanırdı. Bugünkü ‘irade’ de ‘ya benimsin ya da kara toprağın’ modunda. Tarafsız kalmak bir yana mücadelede düşük performans ‘hain’ damgası yemek için yeterli.
28 Şubat, düşmanlaştırdığı masumların ekmeği ile oynardı. ‘İrtica’ damgası vurularak devletten atılanlar, belediyelerde ve hatta özel sektörde iş bulmasın diye yakın takip edilirdi. Çoluk çocuklarıyla birlikte açlığa mahkûm edilirlerdi. Bilhassa Yüksek Askerî Şûra kararıyla atılan subaylar bu zulmü en üst seviyede yaşadı. Pazarcılık yapabilenler şanslı sayılırdı. Böbreğini satışa çıkaran subaylar ve dayanamayarak canına kıyan eşler bir kara leke olarak kayıtlara geçti. Bugün de kariyeri ve eğitimi ne olursa olsun işini kaybeden binlerden söz ediliyor. Özgeçmişinde belli okullar bulunanlar ve ‘paralel’ yaftası yiyenler, aileden değilse ağzıyla kuş tutarak dahi işe giremiyor. Kamudan atılanların mahkemede hakkını araması engelleniyor; bir şekilde yargı yoluyla dönenler hakkını geri alamıyor. ‘Su bile yok’ cümlesi, tahlili tarih ve büyük mahkemede ancak yapılabilecek ağırlıkta.
28 Şubat’ta hukukun verdiği ve demokrasinin gereği olan hakları kullanmak suç sayılıyordu. ‘Başörtüsü serbest olsun’ diye kanun teklifi vermek Fazilet Partisi’nin kapatılma gerekçesi yapıldı. Her devrin demokratı Nazlı Ilıcak ve rahmetli Bekir Sobacı’nın vekillikleri bu yüzden düşürüldü. Barışçıl demokratik gösteriler ‘darbecilik ve anayasal düzene kast’ suçlamasıyla mahkeme önüne çıkarıldı. Cuntacılar gibi düşünmemek hele de bunu ifade etme cüretini göstermek devlet düşmanlığı olarak sunuldu ve yargılandı. Bugün de en az o kadar devlet fetişizmi yapılıyor. Yönetimi elinde bulunduranlarla aynı görüşte olmayanlar ‘darbeci’ suçlamasına muhatap oluyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin ortak aday göstermesi bile aynı kapsamda cümlelerle sorgulanıyor. Ekmeleddin İhsanoğlu sırf aday olduğu için medyatik linçe maruz kaldı.
28 Şubat’ta, düşman bilip kin güttüklerinde suç bulunmazsa üretilirdi. Andıç kelimesini o günlerde öğrendik. Gazeteciler Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand ile İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal sahte belgeyle PKK işbirlikçisi ilan edildi. Birdal ölümden döndü, gazeteciler işini kaybetti. Tek suçları cuntanın iç düşman konseptine destek vermemeleriydi. Bugün de suç üretilerek muhalifler sindirilmeye çalışılıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın kızına suikast planı içinde olmakla suçlanıyor. Her tarafı dökülen bu iddia alay konusu olsa da belli çevreler gündemde tutmaya devam ediyor.
28 Şubatçılarda çok kötü bir dil hâkimdi. ‘Kan içen vampir’, ‘kazığa oturtmak’ ve ‘habis ur’ ifadeleri adiyattan olmuştu. İç düşman tanımı içine alınanlara hakaret etmek mecburi gibiydi. Bugünkü muktedirlerin dilinin onlardan aşağı kalır yanı yok.
28 Şubat’ta sermaye de, bizden olanlar ve olmayanlar diye ayrılmıştı. Yandaş sermaye haksız zenginleşirken ‘yeşil’ sermaye hukuk dışı yollarla batırılırdı. Eğitim sistemi sırf kendi paranoyaları doğrultusunda altüst edilmişti. Bugün yapılanlar malum.
28 Şubatçılar büyük tehdit olarak gördüğü Fethullah Gülen’i önce medyatik linçle, ardından da mahkeme eliyle yok etmeye çalıştı. Devleti ele geçirme ve darbe suçlamasıyla 8 yıl süreyle DGM’de yargıladı. Bugün kopya davalarla Gülen yine hedefte. Bir arpa boyu bile yol gitmemişiz; hatta geriye gittik bile denebilir. Onun için ‘Ağırlaştırılmış 28 Şubat’.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016