Celal BAŞLANGIÇ
Kemal Kılıçdaroğlu 944 delegenin imzasıyla CHP Genel Başkanlığına aday gösterilmişti.
Ancak imza verenlerin bir kısmı oy vermedi ve Kılıçdaroğlu 740 oy aldı.
Muharrem İnce’nin arkasındaki imza desteği de 177’ydi.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için imza veren delegelerden 290’ı oy vermedi.
800’e yakın oy alarak parti başkanlığına seçildi Kılıçdaroğlu.
İnce de 177 olan imza sayısını 415 oya çevirmişti.
2014 kurultayındaki verilerdi bunlar.
Gelelim 2016 kurultayına.
Tek aday Kılıçdaroğlu’ydu. Arkasında binden fazla delegenin imzası vardı.
Çünkü hiçbir aday yeterli imza sayısına ulaşamamıştı.
O gün kurultay sonuçlarını şöyle değerlendirmiştim:
“Tek aday olmasına rağmen oy kullanan delegelerden ancak 990’ının oyunu alabildi Kılıçdaroğlu. Tam 248 oy geçersiz kullanılmıştı. Tek adaylı bir seçimde geçersiz oy kullanabilmek için insanın hayli çaba sarfetmesi gerektiği gözönüne alınırsa ortaya şu sonuç çıkar; sayıları 300’e yakn delege ya oy kullanmayarak ya da geçersiz oy kullanarak genel başkana karşı tepkisini en yalın biçimde dile getirdi. Hatta bir ara kulislerde ‘iptal oyu kullananların greçek sayısının 480 olduğu, ayıp olmasın diye hokus pokusla 250’nin altına indirildiği’ yolunda hayli iddia dolaştı.” (19 Ocak 2016, Haberdar)
Geldik 2018’e...
Kılıçdaroğlu 1081 imzayla aday gösteriliyor, aldığı oy 790.
İnce’nin ise tartışmalara neden olan 165 imzası vardı, 447 oy aldı.
Demek ki Kılıçdaroğlu ve ekibi iki kurultaydır yaşanan bu imza sakilliğinden bir ders almamış, üçüncü kez aynı hatayı yapmışlardı.
Oysa 150-200 sembolik imza bütün bu tartışmaları bitirir, Kılıçdaroğlu da topladığı imza sayısı kadar oy alamayan bir genel başkan durumuna üçüncü kez düşürülmezdi.
İşin bir yanı bu. Gelelim diğer yanına.
Sandık sandık seçim bölgelerine bakınca ilginç bir tablo çıkıyor.
Partinin daha çok milletvekili çıkardığı, belediye başkanlarını daha çok kazandığı kentlerin delegeleri çoğunlukla Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş ağırlıkla.
Milletvekili çıkaramayan ya da çok az çıkaran, belediye başkanlıklarını büyük ölçüde kaybeden kentlerin delegelerinin ise görünür bir şekilde Muharrem İnce’ye yöneldiği ortaya çıkıyor.
Örneğin 8 nolu Balıkesir, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu delegelerinin sandığında Kılıçdaroğlu’nun 26 oyuna karşılık İnce’nin 24 oyu var.
Sakarya, Samsun, Siirt, Sinop, Sivas, Şanlıurfa delegelerinin oy kullandığı 23 nolu sandıkta ise Kılıçdaroğlu 22 oy alırken İnce 29 oy aldı.
Ama İstanbul sandıklarında Kılıçdaroğlu İnce’ye açık ara fark atmış 43’e 8, 42’ye 7 gibi...
Özellikle seçim kazanamayan, milletvekili ya da belediye başkanlığı yüzü görmeyen kentlerin delegelerin oyları İnce’ye gitmiş.
Bunlar son CHP kurultayının “zarf”ı. Biz bir de “mazruf”a bakalım.
AKP, 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidarını kaybetmişti ilk kez.
Seçim sonuçlarını yok sayıp, kan revan içersinde, büyük bir şiddet ortamında bir erken seçim oyunu sahneye koymaları gerekiyordu.
MHP, koalisyon görüşmelerini reddederek, CHP yönetimi de kabul ederek, AKP’nin yanında “en iyi yardımcı erkek oyuncu” rolünü üstlendi.
“Anayasaya aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz” ilkesizliğinden hareket ederek milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP’ye destek verdi CHP yönetimi.
Açtıkları bu yol sadece HDP eş genel başkanlarının ve bazı milletvekillerinin tutuklanmasıyla sınırlı kalmadı, sonunda kendi milletvekilleri de bu “evet”in yüzünden tutuklandı.
100’den fazla DBP’li belediye başkanı görevden alınırken “gık” demeyen CHP yönetimi sonunda kendi belediye başkanlarının da görevden alınmasının yolunu açtı. Sonuç olarak CHP’li belediye başkanlarını da görevden uzaklaştırma sürecini başlattı AKP.
16 Nisan referandumun tartışmalı sonuçlarına itiraz eden kitlelerin önünü keserek AKP’nin “YSK hilesi”ne göz yuman da CHP yönetimiydi..
Türkiye’ye “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli” gibi ne idiğü belirsiz bir sistem dayatılmasında AKP’ye koltuk derneği oldular sonuçta…
Kimin ya da kimlerin hangi amaçla girişimde bulunduğu bugün bile anlaşılamayan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, hem de iktidar Olağanüstü Hal ilan etmişken, muhalefet bayrağı açacağı yerde “Yenikapı ruhu”na katılıp AKP’yle ve MHP’yle aynı hizaya getirdi partinin yönetimi CHP’yi.
Sınır ötesi operasyonlara, haklılığı ve meşruluğu hala tartışılan Afrin harekatına destek vererek Erdoğan’ın “yurtta baskıcı, cihanda savaşçı” politikasına destek verdiler.
İşte hafta sonu yapılan kurultaya CHP, temel politikalarda AKP’ye teslim olmuş bir yönetimle gidiyordu.
Normal şartlar altında böyle bir parti yönetiminin kurultayda değiştirilmesi, yerine daha tutarlı, daha etkin muhalefet yapacak bir parti başkanının ve yönetimin gelmesi beklenir.
Ancak, bu da Türkiye’de siyasetin bir cilvesi olsa gerek, AKP karşısında bu kadar etkisiz kalmış yönetimin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi görece olarak CHP’nin daha solda kalacağı, İnce’nin seçilmesi ise partiye ulusalcıların hakim olacağı, yönetimi parti içi sağın ele geçirmesi anlamına gelecekti.
İşte CHP’nin “sol”u da bu, “sağ”ı da bu.
Gerçi daha önceki kurultaylara göre daha “sol”dan bir parti meclisi seçildiğini söylemek mümkün. Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu da kendi listesi için direksiyonu biraz “sol”a çekmişti.
Geçen kurultayda Kılıçdaroğlu daha “sağ”dan bir anahtar liste yapmıştı. Delege neredeyse yarısını budamıştı Kılıçdaroğlu’nun listesini.
Bu kez listesini eskisine göre biraz daha parti içi “sol”a dayayan Kılıçdaroğlu az bir fireyle çıktı kurultaydan.
Ama görünen o ki, bu yapısıyla Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinden AKP iktidarına, hukuksuzluğuna, zulmüne karşı parti liderliğinden gelecek bir etkin muhlefet beklemek hayal.
Parti içinden ve daha da önemlisi parti dışından geniş halk kitlelerinin, toplumsal dinamiklerin arkadan itmesiyle ancak CHP doğru bir ana muhalefet çizgisine oturabilir, bir ihtimal iktidar alternatifi olabilir.
Kısaca durum şudur; iş başa düştü demektir, kendi yapabileceğinden fazlasını CHP’den bekleme.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021