Cengiz AKTAR
Akademisyenin biri 'kibir' diyor, öbürsü 'sinik', beriki 'kullanışlı aptal', bir diğeri 'vatan haini', bir başkası 'bundan sonra ebediyen susmaları gerektiğini' emrediyor, 'sersemler' diyeni var, kibar olanları 'naiflikle' itham ediyor. Kabahatli belli, memleketin başına istisnasız ne geliyorsa, 2010 referandumunda 'yetmezamaevet' diyen, ama sayısı Baskın Oran’ın 2007’de aldığı 31 bin 133 oyu geçmeyen bir 'kitle'nin gafleti yüzündengeliyor. Kanaatlere tesir etme katsayıları ne olursa olsun… Memleket insanının, en okumuşundan en okumamışına, sorunlara daima tek bir kaynak gösterme huyunun nevzuhur ve kullanışlı sürümü.
Yetmezamaevetçiler yüzünden yargıya el koyma fırsatı elde eden iktidarın önü referandumdan sonra açılmış ve böylece bugünkü fiilî duruma kadar gelinmiş. Ama bu bir yol kazası değilmiş zira temelde iflâh olmaz İslâm varmış,yetmezamaevetçiler İslâm’ın demokrasiyle asla bir araya gelemeyeceğini atlamışlar, unutmuşlar, bilememişler…
Oysa referandumun öncesinde 2002-2005 arasında aynı İslâmcılar çokpartili dönemin tarihinde görülmemiş kadar reformu gerçekleştirmiş. Önceki koalisyon hükümetinin (1999-2002) başlattığı yapısal ekonomik ve politik reformları sadık bir şekilde sürdürmüş. AB ve İMF esinli reformlar Mecliste anamuhalefetin desteğini almış. Sünnî İslâm ile Kürdlerin 1983’ten itibaren kudretlenmeleriyle oluşan toplumsal dinamikler ve genişleyen siyaset alanı bireye, topluma, ekonomiye görülmemiş perspektifler sunmuş. (O kadar ki bugün hâlâ o sabık dönemin artıklarını tüketiyoruz.) İttihat ve Terakki döneminden intikal eden yapay ulus, efsaneler ve ezberler bu reformlar sonucu sorgulanır olmuş. “Ermeni soykırımı” yani bu topraklardaki kötülüklerin anası konusundaki farkındalık o dönemde başlamış. Betondan ulusun, varlıklarını reddettiği tüm etnik ve dinî unsurlara yönelik “açılımlar” 2009’da başlamış. Ama bütün bunlar takiyyeymiş, İslâmcılar memlekette muazzam bir değişim dalgasını sağlayan reformların arkasına gizlenerek sinsice esas hedeflerine yani dinî diktatörlüğe ulaşmaktan vazgeçmemişler. Diğer bir deyişle, bireyler ve toplum bu reformlar sayesinde değişmiş ama İslâmcılar hiç ama hiç değişmemiş.
Yetmezamaevet diyenler referandum esnasındaki siyasî konjonktür üzerine, ben dâhil ziyadesiyle yazdı, konuştu. Uzun uzadıya tekrara gerek yok, arşiv orada duruyor. Şu hususların altını çizmekle yetinelim. 12 Eylül 2010 referandumu, zamanlaması, içeriği ve iddiası itibariyle bir siyasî hakikate karşılık geliyordu. 2002-2005 reformlarının arkasından esen AB rüzgârı artık yoktu. Türkiye kabuğunu kendisi yırtmaya çalışıyordu. 2007’deki anayasa hamlesi sonrasında AKP’nin reform iştahı da kapanmıştı. Özbudun heyeti anayasası bir çırpıda kadük olmuştu. AKP’nin, “demokrasisiz kalkınma modeli”nin dayanılmaz cazibesine kapılmaya başladığı yıldır 2007. İçeride devletin ve paranın tadına varmaya başladığı dolayısıyla iktidarının konsolidasyonuna odaklandığı, dışarıda dünya devletliğine soyunmaya başladığı dönemdir. Keza Hrant’ın katliyle devletin deriniyle tanıştığı ve sonuçta ona dokun(a)madığı nazik bir dönemdir.
Referandumun Venedik Komisyonu onaylı ve AB uyumu iddialı içeriği darbe anayasasının vesayetinden kurtulma şantiyesiydi; arkadan gelecek yeni anayasaya öncü mahiyetindeydi. Baş kaldıran Ergenekon, Malatya Protestan katliamı, AKP’ye kapatma davası ve diğer darbe iddia ve davalarıyla birlikte okununca, İttihatçı dönemden bu yana akıp gelen bir zihniyetle 12 Eylül darbecilerinin yargılanması üzerinden bir nebze olsun hesaplaşma amacını taşıyordu. Referandumla HSYK’da yapılan değişikliklerin, hemen akabinde istismar edilmesi ve zaman içinde geri alınması ise referanduma evet denmesinden bağımsızdı. Bu tezgâh referandumsuz da gerçekleşebilirdi.
Gelelim referandum sonrasına. 2011’de, Cumhuriyet tarihinde ilk kez toplumun büyük bir hevesle kolları sıvadığı yeni anayasa yapım süreci başlamış, sonuç vermese de dört partili Uzlaşma Komisyonu ezber bozucu tartışmalara, tarihî tekliflerin kayda geçmesine fırsat tanımış, ama yetmezamaevet takıntılı için bunlar önemli değil. Kör, topal, eksik, temelsiz de olsa ateşkes ve ilk ciddî barış inşa olasılığı ortaya çıkmış, bu da önemli değil. Yine bu dönemde iktidarın kimyasını bozan Gezi süreci yaşanmış ama ilgisiz. Yine arada iktidarın kimyasını tamamen bozan 17/25 Aralık ifşaatı yaşanmış ama o da ilgisiz. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013’ten sonra gayet bariz bir siyasî beka sorunu ortaya çıkmış, o da belirleyici değil. Yine arada Suriye’deki hatalı ve tehlikeli politika çökmüş, korkunç sonuçları misliyle memleketin üzerine boca edilmiş, ama o da önemli değil. Ne ters gidiyorsa yetmezamaevetçiler yüzünden olmuş. Kefaretlerinin haddi hesabı yok.
Onlara sayıp söverek memleket meselelerini de çözümlediklerini sanarak rahatlayanlara üç kelâm edeyim:
İlkin “İslâm ile demokrasi asla bağdaşmaz, siz ne zannediyordunuz”, güdük özcü aklın şamatasıdır. Erken Rönesans’tan bu yana süzülüp gelen “İslâm’ın kâinatla uyumsuzluğu” şablonu. Carî anayasanın değişmez maddeleri misali! Bu akıl tutulması İslâmın ve dolayısıyla her toplumsal verinin “verili” olduğuna, dönüşmeyeceğine hükmeden, o ölçüde insan zekâsına hakaret eden tarihdışı ve anti-sosyolojik bir determinizmdir. Oysa ve hele günümüz dünyasında aslolan melezlik ve sürekli dönüşümdür. Aynı düz mantık uyarınca Türkiye’nin siyasî İslâmcılarına bir “İslamî üstakıl” atfetmek, onların iflâh olmaz saplantılarına tarihdışı bir anlam yükleyerek sanki Batı dışı bir icraatta bulundukları anlamına gelir. Erdoğan ve AKP ideolojisi, Batı icadı iktisadiyat ve ulus pratiklerinin en ilkel sürümleriyle dayatılan berbat bir taklitten ibarettir.
Bugün Batı’da, altüst olmuş Arap ve Müslüman memleketler ile Erdoğan sultasındaki Türkiye, “değişmezlik, bağdaşmazlık” şablonunun değirmenine su taşıyor. Buna rağmen Müslümanlar inançlarıyla modernliği birlikte yaşamanın yollarını aramaya devam edecek. Laikleşme yerine sekülerleşecekler, birbirlerini katletmeden birlikte yaşamayı düşe kalka ve çok uzun zaman da alsa öğrenecekler. Esas bunun aksi mümkün değil.
İkincisi, yetmezamaevetçilere öfkelenenlerin atladığı temel bir olgu var: Liderlerin belli bir zaman ve mekân diliminde bir toplumun istikbaline vurdukları damga. Tamamen tesadüfîdir! Lenin yaşasaydı, Stalin yerine Troçki olsaydı, Erdoğan değil de Gül olsaydı… Bu bağlamda referandumdan 3 yıl önce, yetmezamaevete hakaret eden taifeye dâhil olan bir hizip 367 kuralı denilen zırvayı dayatmasa ve Erdoğan cumhurbaşkanı seçilebilseydi bugün böyle mi olurdu?
Üçüncüsü, değişimi siyasete tahvil etme konum ve sorumluluğunu taşıyan siyasî kadroların tasarrufları onların birikimleri, becerileri ve ellerinin altındaki iktisadî imkânlar kadardır. Memleketin ana ideolojisi olan İttihatçılıkla yoğrulmuş bir siyaset dünyasıyla, İbn-i Arabî felsefesinin 18. yüzyılda terk edilmesinden bu yana dökülen, son 200 yıl da Batılılaştırılma sonucu iyice kavruklaşmış Sünnî İslâmla, diğer taraftan soykırımdan geçmiş bir toprakla anca bu kadar olur! Kaldı ki memlekette hangi iş bir seferde ve sıfır hatayla yapıldı, yapılıyor ve yapılacak ki?
Seküler demokratlar dün AKP için ne kadar “kullanışlı” oldularsa, elini hiçbir taşın altına koymadan her gayridemokratik icraattan onları sorumlu tutan ve devamlı söylenenler için de bugün o kadar kullanışlılar.
Özeleştiri bekleyenlere de şu söz: AKP iktidarını 2006’dan bu yana, yani AB işlerini savsaklamaya, başka yerlerde boncuk aramaya ve iktidarını pekiştirirken siyaset alanını daraltmaya başladığından beri eleştiriyorum. Yapabildiğini not ederek; yapmadığını, yapamadığını, tersini yaptığını ve son dönemdeki kâbus faşistleşmeyi faş etmeye çalışarak… Sadece siyaset değil, kalıcı tahribatının her veçhesini. Bizlere hakaret ederek hafifleyenlerin çoğunun farkında bile olmadığı vicdanlardaki, doğadaki, çevredeki, toplumsal dokudaki, komşularımızdaki tahribatı!
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020