Cihan AKTAŞ
Uğur Mumcu suikastından bu yana geçen yıllar içinde “bir kısım” medya tarafından suçlu olarak işaretlenen ve hâlâ da bu işaretlemelerin bedelini ödemeye devam eden insanların haddi hesabı yok. Masumiyetlerini kanıtlamış olmaları, medya infazından kurtuldukları anlamına gelmiyor. Haber ve fikri takip konusunda ısrarlı gazete okuru, bir azınlık maalesef.
Metin Kaçan ve ailesinin bunca yıl boyunca maruz kaldığı medyatik savcılığın yıkıcı sonuçlarını Uğur Mumcu suikastı kurbanları kadar kim anlayabilir... Ortak noktaları, operasyonel manşet servisine açık bir medya tarafından hedef tahtasına yerleştirilmiş olmaları. Twitter’da konuyu tartışmaya açtığımda, beni Kaçan’ı aklamakla suçlayanlar oldu. Oysa tartıştığım önkabullü bir masumiyet değil, önkabulle atılan manşetin yol açtığı infaz ortamı. Kanunen tecavüz suçunu işlemediği kanıtlanan Kaçan, manşet infazı yüzünden üzerine gelen bir dünyanın yükünü taşımaya daha fazla güç yetiremedi.
“Kara manşet” infazı çocuk, yetişkin tanımıyor, geri dönüp hukuken kendini aklayana da bir özrü borç bilmiyor.
Manşetin zorladığı utancı sadece infaz edilen kişi yaşamıyor. Okula giden çocuğu, eşi, annesi babası, sığ düşünceli ahalinin garip sorularına cevap vermek zorunda bırakılıyor. Bu ise sadece bir başlangıç, gerisi geliyor. Evler, mahalleler, hatta ülkeler terk ediliyor manşet kâbusu yüzünden. İnsanlar işlerinden oluyor. Aileler parçalanıyor. Bir kadın, Hanım Tosun, 1995 yılından bu yana evinden çekip götürülen ve bir daha geri gelmeyen eşi Fehmi Tosun’un izini sürüyor.
Kara manşet, izi yitirilende değil, yepyeni yitimlerde arıyor ustalık işini.
Gerçeği telaffuzun bedel ödemeyi gerektirdiği zor durumlarda “devlet sanatçıları”ndan Zola rolünü üstlenmelerini ummuyoruz. Ayten Gökçer, asker postalının eksik olmadığı bir sanat evrenine çağırmadı mı bizi yenilerde... “Halk özgürlüğünü asla akılcı bir biçimde kullanamaz diyenlerle, estetik beğeninin sıradan insanların yetkinlik alanı dışında olduğunu söyleyenler aynı kişilerdir”, diyen Rancière ne kadar haklı!
“Sıradan” sayılan insan özgürlüklerden söz etmekle kalmıyor, bir de halkın egemenliğinden söz ediyorsa, kara manşet de vazifeye çağrılıyor. “Hrant Dink’in katledilmesi elbette okey oynayan üç beş çocuğun işi değildi” diye yazıyordu Berat Özipek, Dink cinayetindeki operasyon kurgusuna irdelediği“Biz hâlâ buradayız Ahparig” başlıklı yazısında. (Star, 17 Ocak 2013) AK Parti hükümetini hedef alan darbe senaryoları, seçilen isimleri hiç rastlantı olmayacak şekilde manşetlere taşıdı yıllarca. Dink cinayetinin bütün yönleriyle aydınlanması AK Parti hükümetinin sadece Dink ailesine değil, alnı açık bir Türkiye umuduna ve adalete de borcu.
Uzaklarda vatan hasretiyle vefat eden manşet haber yorum kurbanlarından biri, rahmetli Esat CoşanHoca. Ahmet Kaya için de gelecek, bir dönüş mutluluğu sunacak kadar uzun olmadı. Fethullah Gülen Hoca’nın Türkiye’ye dönmesi önündeki endişelerin benzeri bir manşet teröründen etkilenmediğini kim söyleyebilir...
Kara manşet tehditleri, feraset sahibi okurun direnci ve gerçeğe sadık gazeteciliğin cesaretiyle bazen ve kısmen hedefini şaşırabiliyor.
MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu Cezaevleri Söyleşileri’nin konuğu, Uğur Mumcu suikastı iddiasıyla haksız yere yıllarca hapis yatan Abdülhamit Çelik’in eşi Tuba Çelik’in anlattıklarını okurken bile insan dehşete kapılıyor, bir de Tuba Hanım’ın çocuklarıyla birlikte yaşadıklarını düşünün. Ailenin sabah namazı vakti uğradığı baskınla başlıyor “Umut Operasyonu” ve evi dolduran sayısız polis, saksıları bile dökerek içlerini arıyor. Komşuların ne düşünmesi beklenir? Eşine yapılan ilk suçlama “bombayı koyan kişi” şeklindeyken, suikastın olduğu gün, aynı saatlerde düğün törenlerinin gerçekleştiği basına yansıyınca, bu suçlamanın tezlikle değiştirildiğini dile getiriyor Tuba Çelik. Bir kanıt bulunamazken ve daha sonra masum olduğu da ortaya çıkacakken, Abdülhamit Çelik sekiz gün işkence görüyor, beş buçuk yıl hapiste yatıyor. Kurguya bakar mısınız... Polisler, Mumcu suikastının gerçekleştiği gün düğünlerinin yapıldığını kanıtlayan davetiyeyi basına yansıttığı için, Tuba Çelik’e çok kızıyorlar.
Operasyonel haberciliğin manşet tarzı, oluşturduğu etki nedeniyle olağan gazeteciliğin bünyesine de sızabiliyor ne yazık ki... Manşet ya da sürmanşet şok etkisi oluşturmak için ille de küçük kıyametler kopartacak bir içerikle atılmalıymış gibi... Müslüman’ca duyarlık, mahremiyet ve kul hakkı anlayışı, özel hayatları yerli yersiz ortalığa saçılan belgelerle, ekrandan teşhirlerle deşifre eden soruşturma süreçlerinde de bir sınavdan geçiyor.
Gelecek bazen uzun sürüyor adalet konusunda ve yine, adalet sözkonusu olduğunda geçen her gün fazlasıyla kısa...
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016