Ergun BABAHAN

PKK, eylemsizlik kararı açıklamalı!
23.05.2018
1304

 Ekonomi çökmüş durumda…

Döviz kurları aldı başının gidiyor. Ekonomisi dışa bağımlı bir ülke için bu felaket habercisi. Artan döviz kuru, başta enerji olmak üzere tüm girdilerin ve sonuçta hayatın pahalanmadı anlamına geliyor.

Türkiye’nin 400 milyar dolar dış borcu var. Dolar ve Euro’daki her artış bu borcun Türk Lirası cinsinden katlanması demek. Yani ekmekten elektriğe, makarnadan deterjana kadar her ürüne zammı ifade ediyor.

Yoksulluğun, işsizliğin artacağı bir döneme giriyoruz. İktidar, bu dönemi uluslararası piyasalardan tefeci faiziyle borç alarak idare etmeye çalışıyor ama artık onun da sonu gelmiş görünüyor.

Bu haber Ahval’den…

Edinburgh Üniversitesi Profesörü Russell Napier, finans tarihçisi ve uluslararası yatırım fonlarına danışmanlık yapıyor. Napier, İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung’la yaptığı söyleşide Türkiye’nin borçlarını ödeyemeyeceğini ve iflasın başladığını ileri sürdü.

Napier, küresel piyasalarda 1980'lerin yeniden yaşanacağını ve Türkiye’yi büyük bir krizin beklediğini kaydederek, ‘Türkiye’nin iflası başladı’ dedi. Napier, en geç seçimlerden sonra, Türk Lirası’nın muazzam ölçüde değer kaybedeceğini belirterek şunları söyledi:

‘Türkiye’nin 400 milyar doları bulan borcunu ödeyemeyecek duruma geldi. Bunun yaratacağı krizin en çok Fransız ve İtalyan bankalarını vuracak. AB bu bankaları kurtarmak zorunda kalacak.’

Böyle bir tabloda AKP’nin halka vereceği bir umut yok. Yolsuzluk, cehalet, kof bir tarih övünmesi, israf, kişisel zenginleşme dışında amacı olmayan bir güruhun elinde parti.

Siyasi İslam’ın çapsızlığının, aç gözlülüğünün çarpıcı bir örneği. Siyasi İslam’ın geri gelmemek üzere gitmesi gerektiğinin kanıtı. Ülkeyi, doğayı ve insanını bir yağma alanı olarak gören bu anlayış Türkiye’yi iflas noktasına getirdi.

Doların beş liraya dayandığı, öğretmenlere para ödeyemediği, satacak kamu malının kalmadığı bir dönemde Erdoğan ne yapacak?

En iyi bildiği işi elbette…

Savaş, kan ve nefret saçıp tabanını biralarda tutmaya çalışacak.

7 Haziran seçimlerinden sonra başta Deniz Baykal olmak üzere CHP içindeki ulusalcılar ve MHP ile işbirliği içinde yaptığı tam da buydu...

Seçim sonuçlarını kabul etmeyerek yeniden Kürtlere savaş ilan etti ve 1 Kasım seçimlerine gitti.

Suruç’ta, Ankara’da bombalar patlatıldı. Çok sayıda masum insan öldürüldü.. Bu kanlı saldırıların ardından çıkan haberler, ihmalin ötesinde bir plan olduğunu gösterdi bizlere.

Erdoğan şiddet, savaş politikası ile toplumun demokratik talebini bastırdı ve muhaliflerini büyük oranda susturdu. Bu seçimde şiddet argümanın Erdoğan’ın elinden alınması gerekiyor.

Seçimler yeni bir başlangıç yapmak ve siyaset alanı açmak için zorlukları olsa da fırsatlar sunuyor. O yüzden dün de belirttiğim gibi, liste tartışmasını bırakıp AKP’yi alaşağı etme üzerine odaklanmalı herkes.

Kolay değil…

Devlet, medya, maddi imkanlar, polis ve asker şiddeti AKP’nin elinde. Özellikle Kürt illeri kırsalında neler yaşanabileceği, herkesin malumu. Şartlar eşit değil ve zorlu.

Ama herkes bu zorlukları bilerek seçime gidiyor. O zaman herkesin üzerine düşen sorumluluklar var.

Yaşanan bunca haksızlıklar karşısında Kürt hareketinden bir şey istemek haksızlık gibi gelebilir ancak demokrasi, özgürlük ve barışa ulaşmanın yolu karşı tarafın oyununu bozmaktan geçer.

Bu dönemde şiddet ve savaş argümanını AKP ve Erdoğan’ın elinden almak görevi PKK’ye düşüyor. PKK derhal eylemsizlik kararı ilan etmelidir çünkü:

1- Erdoğan’ın elinden ‘ülkemize saldırı var’, savaştayız’ yalanını almak gerekiyor.

2- Seçim sürecinden AKP karşısındaki tüm muhaliflerin elini güçlendirmek ve demokratik siyasete alan açmak şart.

3- Bu sayede Kürt coğrafyasında HDP başta olmak üzere siyasi partiler daha rahat çalışacaktır. Bir rahatlama ve gevşeme sağlanacaktır.

4- Eylemsizlik ‘mücadele edersek Erdoğan gidecek’ diyen kesimlerin umudunu artıracaktır.

5- Eylemsizlik, yeni dönemde kutuplaşmış toplumun yeniden yan yana gelmesine, yeni kapıların açılmasına ve tekrar barış masasına dönülmesine ciddi katkı sunacaktır.

6- Erdoğan tarafından öcüleştirilmiş HDP’ye yeni alanlar açacaktır.

Bu zorlu bir dönem ama dün de belirttim bugün ideal olan makule ulaşmak. Türkiye, Nazi benzeri bir dönemden geçiyor. Her kurum bu dönemin geride bırakılması için üzerine düşeni yapmalı.

Ayrıca, eylemsizlik kararı alındığı zaman STK, aydınlar, siyasetçiler de bir sorumluluk üstlenmelidir. Barış sadece Kürtlerin sorunu değil, hepimizin sorunudur.
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar