Erol KATIRCIOĞLU
Türkiye toplumunun cemaatlerine sarıldığı şu günlerde, cemaatçiliği aşan söylemiyle HDP’ye yapılanların ya da yapılmaya çalışılanların bugün bu ülkede yaşayan herkesi düşündürmesi gerekiyor. Gerekiyor, çünkü belki de ilk defa yalnızca Türk ve Kürt değil, bütün farklı kimliklerin bir arada yaşamasının imkanlarını yaratmak üzere gerçek bir demokrasi arayışını ifade eden bu partiye karşı yapılan saldırılar aslında demokrasimiz için bir tür turnusol işlevi görmeye aday. “Cemaatçi siyaset” ya da bir başka ifadeyle “kimlik siyaseti”, kimliklerin sorunlarını gündeme getirmesi bakımından gerekli bir siyaset olmakla birlikte; aynı zamanda, toplumları “parçalayıcı, bölücü” bir siyaseti de içinde barındırır. Diğer bir kimliği ötekileştirerek bir anlam dünyası yaratan bu tarz-ı siyaset biçimsel olarak demokratik siyasete benzese bile, (mesela seçimlerin olması gibi), demokratik siyasete tümüyle karşı bir siyasettir. Bugün bizde liderlerin birbirlerini “hainlikle” suçlayabilecek kadar çıtayı düşürmüş olmaları da, varolan siyasi gerilimin her geçen gün ciddi bir iç savaşa işaret etmesi de bu siyasetin sonuçlarıdır. Diyorlar ki AKP’nin oyu bütün bu yolsuzluk söylemlerine rağmen azalmıyor, aksine artıyor, toplum Erdoğan’a da demokrasiye de sahip çıkıyor. Türkiye gibi bir cemaat toplumunda bundan doğal bir şey olabilir mi? İslami kimlik, bütün cemaatçi toplumlarda olduğu gibi dışarıdan bir saldırı gibi gördüğü “Gülen cemaatinin” saldırıları karşısında “şef”inin etrafında toplanmayacaktı da ne yapacaktı? Bu tavır, bu coğrafyada hala hakimiyetini sürdüren “cemaat” anlayışıyla uyumlu değil mi? O nedenle de yolsuzluk iddialarına rağmen meydanları dolduran kalabalıkların varlığı bizi yanıltmasın. Bu kalabalıkların dertlerinin “demokrasiye” değil “Erdoğan’a” sahip çıkmak olduğunu, bunun da “cemaatçi” bir siyasetin gereği olduğunu bilmemiz gerekir. Bu nedenle de seçimlerde yolsuzluk iddiaları üzerinden Erdoğan’a yüklenmek bana doğru bir siyaset gibi gelmiyor. Erdoğan’ı, İslami bir kimlik siyaseti yaptığı, bunun da dertlerimize deva olmak yerine dertlerimizi daha da artıracak olduğu üzerinden eleştirmek çok daha önemli ve etkili olur diye düşünüyorum. Örneğin, dün Urfa’da “Siyasi Kürtçülük” ve “Hizmet Kürtçülüğü” gibi ne anlama geldiği belli olmayan ve fakat özünde Kürt halkını kendi içinde “bölmek” amacı taşıyan bir sloganı fütursuzca kullanması Erdoğan’ın bu “bölücü ve parçalayıcı cemaatçi siyasetine” iyi bir örnek oldu. Böyle bir siyasetin ne demokrasiyle ve ne de “çözüm süreciyle” bağdaşması da mümkün değildir. AKP’ye ilişkin getirilen eleştirilerden biri de demokrasiyle ilgili sorunlu olduğudur. Bu eleştiriye, “AKP demokratik bir parti değildir, ama AKP’nin vesayet rejimine yönelik mücadelesi Türkiye’de demokrasinin gelişmesine neden olmuştur” diyerek, benim de benimsediğim yorumu yapanların bugün bir çoğunun, aynı AKP’den demokrasi mücadelesi yapan siyasi bir parti çıkarmış olması ise ibretlik bir durumdur. Çünkü, AKP’nin vesayet rejimiyle mücadelesi, ülkedeki demokrasinin gelişmesinden çok, İslami kimliğin özgürleşmesi yönünde bir mücadeleydi. Bunu küçümsüyor değilim ama bu mücadelenin ülkedeki diğer kimliklerin de özgürleşmesi gereği ortadayken yalnızca kendi kimliğiyle sınırlı olması bu siyasetin zamanını doldurmuş bir siyaset olduğunun da kanıtıdır. Galiba bu günlerde, Refik Durbaş’ın şiirini biraz bozarak söylersek, “Demokrasi mücadelesi hep bize mi düşer usta?” sorusundan gocunmadan, bu ülkede demokrasiden yana olan herkesin bu “cemaatçi” siyasete karşı “Evet, yine bize düşüyor!” demesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025