Etyen MAHÇUPYAN
Otuz yıllık savaşın, birikmiş karşılıklı husumet ve öfkenin ardından çözüm sürecine girilebilmesi kolayca öngörülebilir bir durum değildi. Hele öncesinde çatışmaların epeyce üst noktalara tırmandığı, açlık grevleri üzerinden gerilimin toplumsallaştırıldığı düşünülürse… Ama taraflar bu sağduyuyu gösterdiler. Gözlemciler ise haklı olarak tavır değişikliğini rasyonel bir çerçeveye oturtma ihtiyacı duydu. Her iki taraf için de mesele ilkesel bir tercihten ziyade, savaşı kazanma ihtimali olmadığının idrak edilmesi ve çözümden kazançlı çıkılabileceği öngörüsünün yapılması ile ilgiliydi. Bunun bir ‘kazan/kazan’ durumu olduğu tespiti yaygın kabul gördü ve hayat da bu tespiti doğruladı.
Ancak mesele ‘kazanmanın’ ötesinde, hayalindeki kazancı gerçekleştirmek olunca süreç kırılganlaştı. Hükümet Kürt meselesini demokratik bir sıçrama sayesinde normalize etmeyi, etnik niteliğinden sıyırarak vatandaşlık temeline oturtmayı hedefledi. Süreç ilerledikçe kendiliğinden bu sonuca yaklaşılacağını, Kürt hareketinin bu dönüşüme adapte olmak zorunda kalacağını öngördü. PKK/BDP ise süreci zorlayarak çıtayı adım adım yükseltebileceğini, sonuçta etnik temelli bir özerk yönetimi mümkün kılabileceğini tasarladı. Ne var ki bu simetrik bir denklem değildi. Hükümet sürecin hızını ve niteliğini belirleme gücüne sahipti ve Kürt hareketinin buna karşı atabileceği barışçı adımlar sınırlıydı. Dolayısıyla hükümetin kazan/kazan dengesini kendi lehine esnetme ihtimali Kürt cenahı için korkutucu bir ihtimale dönüştü. Öcalan hızlanmayı, bir an önce müzakere safhasına geçilmesini isterken bu tehdit algısının farkındaydı. Ama hükümet kendi temposunu fazla bozmadı. Savaşı zorlayanın kaybedeceği, Kürt hareketinin barışa ‘mahkum’ olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Sinirlerin gerildiği bu ortamda Rojava’nın özerkliği denklemi yeniden kurdu. Kürtler için hayallerdeki ‘kazanç’ somutlaşmış, tarihin ebeliğinde önlerine altın tepside sunulmuştu. Buna sahip çıkmak, ne olursa olsun korumak ‘milli’ olmanın ötesinde varoluşsal bir meseleye dönüştü. Hükümet ise özerk bir Kürt bölgesinin Suriye’deki kargaşadan yararlanılarak empoze edilmesinin kendi hayalindeki denklemi bozduğunu gördü. Sürecin temposu da, içeriği de artık farklı bir çerçeve içinde ele alınmak durumundaydı… Türkiye için yanlışın maliyeti giderek arttı.
Derken ortaya IŞİD çıktı ve söz konusu denklem bir kez daha aksi yöne doğru eğildi. IŞİD saldırısı PKK’nın bir özerk bölgeyi taşıyabilecek askeri yeteneğe sahip olmadığını göstermekle kalmadı. Hayalleri süsleyen Rojava ‘devriminin’ ne denli zayıf ve kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, ne kadar kolayca buharlaşabileceğini gösterdi. Hükümet muhtemelen Kürt hareketinin bunu idrak ederek karşısına çıkmasını istedi. Ama karşı cenahta olay siyasi bağlamı aşmış, psikolojik bir sıkışmaya dönüşmüştü. Kazan/kazan dengesi böylece anlamsızlaştı çünkü Kürtler zaten kaybetmekteydiler. Kaybedecek bir şeyin kalmadığı, Rojava’nın yaşayamadığı bir dünyada Türkiye’deki demokratik düzenle mutlu olmanın mümkün olamayacağı duygusu hakim oldu.
Bu atmosferde Kürt hareketi bir yandan paniğe kapılırken, diğer yandan da Türkiye’yi cezalandırma arzusuyla doldu. Kandil’in taktiksel zorlaması ile barış fikrine entegre olmakta zorlanan genç kuşağın öfkesi buluştu ve HDP içinde de destek buldu. Demirtaş’ın temsil ettiği sağduyu bu gerilimde ezildi. Sonuç Kürt hareketinin kazançlı çıkamayacağı belli olan bir hamlenin akıldışı bir şekilde hayata geçirilmesiydi. HDP’nin çağrısıyla onlarca Kürt öldü, bir Kürt iç savaşı potansiyeli hortladı ve bunun Kobani’ye hiçbir yararı olmadı. Bu kadar kısa sürede böylesine stratejik bir zafiyeti Kürt hareketi ilk kez yaşadı. Ancak Kürt hareketinin kaybı hükümetin kazancı anlamına gelmedi. Belki bazıları yüzeysel bir bakışla Kürtlerin ‘burnunu sürtmesinin’ hayırlı olacağını düşündüler. Ama tarihin ironisi öyle ki, kaybeden bir Kürt hareketi Türkiye’nin de kaybedeceği bir ortamı kolayca üretebilir. Çünkü Kürt ‘meselesi’ sadece siyasi aktörler arası bir gerilim değil… Sınırların sallandığı bir dünyada, zedelenmiş onuru gözetilen geniş bir toplumsal grubun kalıcı bir birliktelik projesinin asli sahibi kılınması…
Bu gereklilik sosyal alana uzanmayı, ona dokunmayı gerektiriyor. Hükümet bu konuda son derece yetersiz kaldı. Kürt hareketinin ise ‘tarihsel hakkaniyet’ kolaycılığına sığınmaktan vazgeçerek siyasi sorumluluğu paylaşması gerek.Kaybet/kaybet dengesi gerçekte ortak yetersizliğimizin göstergesi, bir kaçış ve intihar yoludur… Hayat her iki tarafı da daha mütevazi, gerçekçi ve olgun olmaya davet ediyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024