Eyüphan KAYA
Malum 16 Nisan günü 'evet’in galibiyeti sonucu ülke yönetiminde yeni bir sisteme geçildi, ancak bununla birlikte vatandaş olarak birçok açıdan kendimizi bu sisteme adapte etmeliyiz, bu yeni sistemle cedelleşerek vakit öldürmenin bir anlamı yok bence. Seçim yasasından başlamak üzere paketi yaşanır hale getirmeliyiz, eğer yine muhalefet uzakta durup ucuz eleştiri yapmaya devam ederse yazıklar olsun.
Kırk haramiler uyarılmalı, ilginçtir bazı aç gözlü vatandaşlarımız devletin ihale ve ödeneklerine göz dikiyorlar.
Üç liralık işi beş liraya yapıp iki lirayı aralarında bölüşen haramzadeler olduğu gibi, beş liralık işi üç liraya alıp, tahakkuk yetersizliğinden dolayı işi yarım yamalak yapanlar var, ucuz malzeme kullanarak sahtekarlık yaparlar. Elhasıl her iki durumda da hayatın tadını kaçırırlar. Bundan dolayı ben nükleer enerjiyi hayatım boyunca savunurken, bir noktada dikkatli olmak lazım, santralın ihalesini Türkiye müteahhitlerine vermemeye dikkat edilmelidir diyorum, tabi dürüst insanları tenzih ederin. Yeni Türkiye’de artık bu tür kimselerin yeri olmamalıdır.
Rüşvetçiler ve iş bitiriciler ayağını denk atmalı, bazı kendini göz açık gören vatandaşlarımız var birilerine rüşvet vermeyi marifet sanarlar, birilerinden de para alıp iş yapmayı adet haline getiriler, bu insanları uyarmak gerekir diye düşünüyorum, çünkü bunların yaptığı işler sonucu genellikle haksızlık meydana gelir, adalet zedelenir, bir toplumda adalet zedelendi mi vatandaşın huzuru kaçar kanaatimce. Bu tür insanları gerekirse deşifre etmek lazım.
Şehir eşkıyaları ve çetelerin kulağı çekilmeli,kapkaç ve hırsızlık çetelerinden tutun haraç çetesine, çek senet mafyasına kadar değişik değişik çeteler var toplumumuzda, bunların çoğunu devlet adına yasal bir kurum olarak çalışan emniyet biliniyor, artık bunlara “yeni sistemde yerlerinin olmadığı” açıkça anlatılmalıdır.
Kıskanç vatandaşlık hevesleri artık son bulmalı, ilim, mal ve kudret insanlar arasında farklı farklı dağıtılarak kimisi hamd etmekle, kimisi de şükür etmekle imtihan olduğunu belirtmek gerek.
Vatandaşa bazı meziyetler verilmişse onu avantajlı görebileceğimiz gibi dezavantajlı olarak da değerlendirebileceğimizi bilmeliyiz, zengin bir insan malını helal dairede kullanmıyorsa vay haline, bedenen sağlam olan bir kimse eliyle ayağıyla günah işliyorsa, gözünü harama dikiyorsa teessüfler ona değil mi? Yani varlık da yokluk da bir imtihandan ibaret olduğunu unutmamak lazımdır diye düşünüyorum.
Sefil sersem hayat tarzı, ot gibi yaşamdan vazgeçilmeli, kimi vatandaşlarımız ibadetten, edepten yoksun bir hayat yaşarlar, düzenli bir aile hayatları yoktur, helalıyla iktifa etmezler, bir çok kişinin koynuna girer çıkarlar, ömrünün ileriki yıllarında cazibeliklerini kaybedince de ortada dostsuz kalırlar, ellerinde bir şey kalıyor, İslam’a ve Müslüman’a saldırıyorlar.
Behey merhametsiz herifler! huzurlu insan görmek istiyorsanız hele gidin Endonezya’ya bakın genciyle yaşlısıyla nasıl da mutludurlar, varlık karşısında “Şükür”, yokluk karşısında “Hamd” etmeyi bilen bir millettir, nüfusu da 257 milyon civarındadır onu da söyleyeyim. Bir defasında İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında Endonezya temsilcisi demişti ki, “benim ülkemde 300 dil konuşuluyor ve hayat bir armoni şeklinde akıp gidiyor.”
Irkçılık tuzağından kurtulmanın yolları aranmalı,uzun zaman hamasi duygularla Türk vatandaşlarımızı oyuna getirdiler, onları bir kenarda tutup Türklük adına toplumda sıkıtı oluşturdular, kimse demedi ki “ağır ol arkadaş” bu zulmü benim adıma yapamazsınız.
“Bir Türk dünyaya bedeldir” ,
“Ne mutlu türküm diyene”,
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” vs.
Kimse demedi ki “yahu bütün bunlar böyle olsa dahi benim eğitimime, ekonomime, sanaime, dünyama, ahretime ne faydası var?”
Cennet misal bir yarım ada olan Anadolu topraklarında, Mezopotamyanın verimli hilali üzerinde yaşıyoruz, üç tarafım denizlerle çevrili, ama dünyanın şu son yüzyılda gösterdiği performansı bir türlü gösteremedik.
Hırt pırt darbeler,
Muhtıralar,
Makbul vatandaş yetiştire projeleri,
Tek tip insan yetiştirme çalışmaları bilemem ne?
Tek tip denen de sözüm ona Laik, Kemalist bir topluluk yetiştirmek istediler, peki yetiştirebildiler mi? “nah yetiştirdiler” Kürt yine Kürt, Alevi yine Alevi kaldı değil mi? Yaptıkları hata şuydu devlet laik olacaktı herkes dinini diyanetini yaşayacaktı, huzur ve sükunet içinde adalet ışığında ülke kalkınacaktı. Bak sana son birkaç yıldır hükümet bu belalardan uzak durduğu için nispeten bir kalkınma var, ama adalette yetersiz kalınıyor niye derseniz? çünkü elimizde “beşeri sermaye” yok, Artık bu sosyal ve siyasi hastalığı bir kenara atma zamanı geldi de geçiyor, dolayısıyla
*Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti,
*Meclisi Türkiye Büyük Millet Meclisi,
*Biz de Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarıyız.
Bunun dışındaki arayışlar akla ziyan, zaman kaybı ve dedikodu siyasetinden ibaret kalır, buna ayıracak zamanımız da yoktur, olmamalı.
Kürt meselesi “ama” sız çözüme kavuşturulmalıdır. Ey vatandaşım, ey Türk yoldaşım, Tarihdaşım, Yurttaşım Kürt sorunu diye bir şey yoktu, bir ceberut devlet, kime hizmet ettiğini bilmediğimiz karanlık güç Anadolu insanının dinine, örfüne, adetine, kültürüne saldırdı, tepki gösterenlere de zulmetti, işkence etti, idam etti. Bu cümleyi olduğu gibi doğru kabul etmezsek sittin sene gitse yine ülkemiz huzura kavuşmayacak bilesiniz. Kürt çocuklarına Türkçe öğrenmeyi direteceğine ve Kürtçe konuşmayı yasaklayacağına iki dilli öğretim yapsalardı böyle mi olacaktı?
1921 anayasasını çıkaran kurucu meclis neden feshedildi? hiçi düşündünüz mü? gerçekten ciddi bir gerekçesi var mıydı?
1924 anayasası hazırlanırken neden ladini bir anayasa hazırlandı? Asıl sıkıntın cevabı burada saklıdır.
1924 anayasasının “Türkiye’nin yönetim şekli cumhuriyettir” maddesi dışında Anadolu’da kabul görmemişti, ülkenin dört bir yanından bir heyet oluşturup, Anakara’ya itiraz edilecekti, ama olmadı, daha belirlenen tarihe iki ay kalmıştı ki Şeyh Sait hareketi kimi sinsi kışkırtmalarla başladı.
Peki soruyorum durup dururken 1921 anayasasını değiştirenler mi haksız? Yoksa bu yasayı neden değiştirip hzur bozucu bir yasa yaptınız diyen Şeyh Sait ve arkadaşları mı yanlış? Halbuki Şeyh Sait hareketi yanlış yapan Sultana “dur” demiştir İslami literatürde buna “hurucu alassultan” denir. Sultan yanlış yaptı mi Sultana “dur” demesini bilmek lazım.Ama inkılap tarihi böyle anlatmıyor, işte sorun burada.
*Bu yalan yanlış tarihten öncelikle kurtulmamız lazım.
*Bir an evvel isteyen vatandaşlarımız için iki dilli eğitime geçmemiz lazım.
*Nerde bir “Türk” kavramı yasa ve yönetmeliklerde, tüzüklerde geçiyorsa yetine “Türkiye” bırakmamız lazım.
*Devlet olarak Kürt vatandaşlarımıza verdiğimiz sıkıntıdan dolayı özür dilememiz lazım.
*“Kürt yoktur” yalanından ve kendini aldatma safsatasından kurtulmamız lazım.
*Şu anda Hükümetin uygulamaya koyduğu cazibe merkezi projesiyle dezavantajlı bu bölgelere pozitif ayrımcılık yapmamız lazım.
*Bölünme fobisinden kurtulmamız lazım,
Türkiye Kürtleri Anadolu ile öyle bir hemhal oluşlar ki dünya istese ayrılmaları mümkün olmadığı gibi ne zaman anket yapılışsa %85 beraber yaşamdan yana, diğerlerinin çoğu çekimser bir kıs mı da ayrı yaşamak istiyor durum bu.
Benden bu kadar dahasını siyasiler, sosyologlar şekillendirsin ne dersiniz?
Daha dün Reis kongrede “ben yanlış yapsam bana da dur demesini bilmeniz lazım” diye bir beyanatta bulunmadı mı?
Bu yeddi açıdan zihniyet değişikliği çalışmaları yapılmalıdır, yoksa “eski tas yeni hamama uymuyor”, uydurmakla kendimizi aldatıyoruz. haberiniz ola.
Selam ve selamette kalın.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
26.08.2019
20.08.2019
17.06.2018
17.04.2018
11.03.2018
25.10.2017
16.10.2017