Gülay GÖKTÜRK
"Peki ne verildi de silah bıraktılar" diye sorup duran ve verilen cevaptan asla tatmin olmayanlar, "özgür siyaset yapma" vaadinin ne kadar büyük bir hak ve ne muazzam bir imkan olduğunu bir türlü algılayamıyorlar.
Aslında sadece onlar değil; şu anda pek az insanın, özgür siyaset vaadinin anlamını, kapsamını ve çapını tam olarak algılayabildiğini düşünüyorum ben.
Siyasetin bütün ön kabullerini altüst edecek; kullanageldiğimiz birçok kavramı tarihin çöp sepetine yollarken yeni kavramları, yeni bakış açılarını gündeme getirecek; rejimin temel paradigmaları dahil her şeyi tartışma alanına sokacak büyük bir değişimden söz ettiğimizin tam olarak bilincinde değiliz henüz.
Evet, bundan böyle hiçbir siyasi proje silah tehdidiyle dayatılamayacak bu ülkede. Ama eğer özgür siyaset olacaksa, elde silah varken bile ortaya konmaya cesaret edilemeyen radikallikle projeler sökün edecek siyaset meydanına...
Mesela...
Özgür siyaset yapmak dediğinizde, üniter yapıyı değişmez bir veri olarak ortaya koyamayacak, birilerinin kalkıp başka türlü idari yapılar önermesine tahammül edeceksiniz.
Özgür siyaset dönemi başladığında, birileri federasyonu da, bölünme fikrini de siyasi bir proje olarak ortaya getirip halkın desteğini isteyecek; sınırları da tartışmaya açabilecek. Nasıl, bir zamanlar Mustafa Kemal ve arkadaşları kafalarındaki Cumhuriyet için "Misak-ı Millî" diye adlandırdıkları yeni bir sınır hayal ettilerse, bugün başkalarının da Türkiye ya da bölge için yeni sınırlar hayal etme, bu hayalleri ortaya koyma ve savunma hakkı olacak.
Özgürlüğün lafı bile yetti
Özgür siyaset dönemi henüz başlamadı ama geleceğimize ilişkin hayallerin-projelerin ufak ufak ortaya konmaya başlaması için özgürlüğün lafı bile yetti.
Aslına bakarsanız daha şimdiden, Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun gelecekte alacağı şekle ilişkin birçok hayal dillendirilmeye başladı bile. Daha önce sadece birtakım düşünce kuruluşlarında ya da kimi siyasi mahfillerin kapalı toplantılarında konuşulabilen şeyler şu anda kamuoyu önünde açıkça konuşuluyor. Kimisi sadece flu bir düşünce ya da vizyon olarak, kimisi yarı hayal-yarı proje olarak, kimisi ise oldukça olgunlaşmış ve şekillenmiş projeler olarak ortaya konuluyor.
İşte, onlardan biri... Dengir Mir Fırat'ın Akşam'a verdiği söyleşide Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasında Ortak Pazar türü bir birlik öngörüyor:
"- Irak'taki Kürt bölgesi bağımsızlığa kavuşursa, Türkiye ile "gevşek federasyona" geçilmeli tezleri de var. Siz nasıl bakıyorsunuz geleceğe?
- Zannetmiyorum, öyle bir federasyon olmaz ama AB ile olan Ortak Pazar gibi bir birlik olabilir. Bundan beş sene önce Kürdistan'da kişi başına düşen milli gelir 300 dolardı, şu anda 10 bin dolar civarında. Beş yıl içerisinde 50 bin dolara çıkacağı öngörülüyor. Yani Türkiye'nin çok çok üstünde bir milli gelire sahip olacaklar. O zaman vizeleri ve sınırı kaldırır, Ortak Pazar kurabilirsiniz."
Ve bir başkası... Altan Tan Ortadoğu'nun geleceğine ilişkin kendi vizyonunu şu sözlerle ortaya koyuyor:
"Ortadoğu'ya yeni bir sistem lazım. Türkler'in, Kürtler'in, Süryaniler'in, Ermeniler'in birlikte yaşayabilecekleri, entegrasyonun olacağı, gümrüklerin, sınırların kalkacağı, belki eyaletler birliği gibi bir Ortadoğu lazım. Türkiye'de demokratik bir devlet olursa, inanın sadece Kürtler değil, Halep'teki, Şam'daki Araplar da bu federasyona bağlanmak isteyecektir."
Bunun gibi -henüz ifade edilmiş ya da edilmemiş- daha nice proje olduğunu biliyoruz. (Erdoğan, Davutoğlu ya da Öcalan da birçok defa kendi hayallerini ya da projelerini ortaya koymadılar mı?)
İşte demokratik siyaset bütün bu projelerin siyaset meydanında serbestçe rekabet ettiği; birbirini etkilediği, dönüştürdüğü ve nihayetinde hangi projenin -ya da nasıl bir sentezin- hayata geçeceğine halk oyunun karar verdiği bir süreçtir.
Herkes bundan on yıl sonra nasıl bir Türkiye, nasıl bir Ortadoğu olacağına dair spekülasyon yapabilir. Ama sonuçta ne olacağını kesinlikle kimse bilemez.
Demokratik siyasetin açık uçlu bir süreç olmasının anlamı da zaten budur.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015