Hadi ULUENGİN
MALÛM, bozkırı tutuşturan meşru ve haklı kıvılcım Taksim Gezi Parkı projesinde, yani bir mimari tasavvur ekseninde çaktı.
O hâlde bugün otoritarizm- tuğla ilişkisinden başlamak istiyorum.
Zaten tuğla kelimesini de bir metafor olarak kullanıyorum.
Bunu teknik evrime göre kerpiç, taş, beton vs. gibi sözcüklerle de değiştirebilirsiniz.
Kastettiğim şeyi, bir yönetim tarzının şöyle veya böyle otoriterleşmesine paralel olarak “tarihe iz bırakacak eser” atılımlarının da aynı ölçüde yoğunlaşması oluşturuyor.
Fakat burada illa totalitarizm gibi büyük ve vahim bir sıfat kullanmaktan da kaçınalım.
***
TAMAM, yukarıdaki olgu bu tür rejimlerde zaten mutlaka ve mutlaka devreye giriyor.
Nitekim Hitler’in sabah akşam tasarladığı ama savaş başladığı için ancak 1936 Berlin Olimpiyatları Stadı’nda hayata geçirebildiği “delirium mimarisi”nden, Stalin’in Moskova ’ya ek olarak bütün Doğu Avrupa başkentlerine de metazori “hediye ettiği” (!) hilkat garibesi ve psödo-barok kulelere, modern zamanlar diktatörlükleri daima böylesine projeler ürettiler.
Tabii bunlara bir de faşist İtalya’nın ta Somali ve Habeşistan’lara bile taşıdığı o gerçekten öncü ve fütürist yapı üslubunu eklemek gerekiyor.
Ancak yine de “görkemli mimari” ihtirası illâ totaliter olmayan, hatta yönetimin nispeten kişiselleşmesine imkân tanıyan demokrasilerde dahi ön plana çıkabiliyor.
***
ÖYLE ve nitekim bunun en son ve en somut örneği Mitterrand Fransa’sıdır!
İktidarı döneminde Tanrı lâkabıyla anılan sosyalist cumhurbaşkanı bütün itirazlara ve bütün protestolara rağmen Paris’in o çok meşhur ve çok saygın Louvre Sarayı’na inanılmaz ölçüde gudubet bir piramit ekledi ki, adı bu defa Firavun’a çıktı!
Üstelik unutmayalım, sözkonusu Paris’in bugünkü mimarisi dahi hemen tümüyle, tam bir despot olmasa bile yine de otoriterliği su götürmeyen 3. Napolyon’un muhtemel isyanları bastırmak için şehri baştan sona yıktırıp yeniden düzenlettiği Haussmann’ın imzasını taşır.
Aynı olgu bir o kadar otokrat Belçika Kralı 2. Leopold’un Brüksel’i için de geçerlidir.
Dolayısıyla, tekrar başa döner ve barut fıçısını niçin Gezi Parkı projesi fitilinin ateşlediğini sorgularsak, buradaki tuğla- otoritarizm ilişkisini, yani Başbakan Erdoğan’ın iktidarı kişileştirme atılımlarıyla, yine onun mimari açıdan “tarihe geçecek görkemlilik” tasavvurları arasında yoğun bir paralellik olduğunu tekrar saptamamız gerekiyor.
***
İŞİN aslına bakarsanız Gezi Parkı dahi cim karnında nokta kalıyor.
Çünkü zaten insanların kaç çocuk yapması, nerede içki içmesi yahut metroda nasıl davranması gerektiği konusundaki pederşahi muhafazakârlığı bile artık açıkça zaptiyeliğe dönüştüren AKP lideri bu siyasi ve sosyolojik otoriterliğini tırmandırdıkça, Trakya’ya kanal, Boğaz’a köprü, Çamlıca ve Taksim’e camii, kuzeye havaalanı, şuraya veya buraya AVM falan, tuğla otoritarizminde de gradoyu tırmandırıyor.
Başka bir deyişle, giderek kişiselleştirdiği iktidarı düz bir güzergâhta tutmak istediği ölçüde, yine giderek kişiselleştirdiği gönyeyle planşa düz bir perspektif çiziyor.
Kabul, tabii ki yukarıdaki bütün projelerin yanlış ve yersiz olduğu iddia edilemez!
Tamam da, o kanalı, o köprüyü, o camiyi, o havaalanını, o AVM’yi kullanacak yurttaşın fikrini sormak ve uzlaşma aramak bir yana, Erdoğan’daki tuğla otoritarizminin özünde siyasi otoritarizminuzantısı ve tezahürü olduğu yine aynı yurttaşın gözünden kaçmıyor.
Ve işte nihayetinde de vahamet Gezi Parkı’ndaki tuğla- bomba kavgalarına varıyor.
Oysa varsın mütevazı olsun; varsın “mimari tarihe iz bırakmasın”; varsın görkemli addedilmesin, demokrasiler ancak tuğlaların ortak dizildiği yapılar üzerinde sağlamlaşıyor!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015