Hakan Albayrak
Biraz da George Floyd cinayetine tepki sayesinde ABD Başkanı seçilebilen Demokratik Partili Joe Biden, Cumartesi günü yaptığı zafer konuşmasında, ülkedeki sistematik ırkçılığın kökünü kazımayı vaat etti.
Yapabilir mi yapamaz mı ayrı konu; ama 1970’li ve -80’li yıllarda Güney Afrika’daki “apartheid” rejimine karşı mücadelesiyle temayüz eden bir siyasetçinin ağzından çıktığı için genelde samimi bulunan ve ciddiye alınan bir vaat bu.
ABD hükümeti 1986’da Güney Afrika’nın içişlerine karışmayacağını, kendi çözüm yahut tercihlerini Güney Afrika’ya dayatmayacağını ilan edince, dönemin dışişleri bakanı George Schultz’a Senato’da bağıra bağıra şöyle diyen adamdan bahsediyoruz:
“Güney Afrika’da (dayatacağımız) tercihlerimiz var: Çirkin beyaz bir rejimin ezdiği insanlar!... Bizim sadakatimiz Güney Afrika’ya değil Güney Afrikalılara. Ve Güney Afrikalıların çoğunluğu siyah. Ve bunların derileri yüzülüyor. Salak kukla bir yönetime, Afrikaaner (Hollanda kökenli beyaz azınlık) rejimine sadakatimiz yok bizim!”
Ne yazık ki Biden aynı hassasiyeti Filistin’deki ırkçı Siyonist işgal rejimi konusunda göstermedi.
Bilakis, İsrail’i ilk ziyaret ettiği 1973 itibarı ile daima bu rejimin bekasını gözetti.
Yine 1986’da Senato’da, İsrail’e yıllık 3 milyar dolar askerî yardım konusunun görüşüldüğü bir oturumda dedi ki mesela:
“İsrail’e desteğimizden ötürü özür dilemeyi bırakalım artık… 3 milyar dolara bundan daha iyi bir yatırım yapamayız. Eğer bir İsrail olmasaydı, Amerika Birleşik Devletleri’nin o bölgedeki çıkarlarını korumak için bir İsrail icat etmemiz gerekecekti.”
Olmasaydı bile olmalıydı diyecek derecede İsrail’ci bir siyasetçi.
Bununla beraber, İsrail’in Batı Şeria’da -uluslararası hukuka göre (de) illegal- yerleşim birimleri kurmasına daima karşı çıktı Biden.
Donald Trump’ınkinden daha ‘hallice’ bir Filistin siyaseti izlemesi beklenebilir.
Filistinlilerin uluslararası hukuk çerçevesindeki haklarının eksiksiz teslimi, yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında öngörüldüğü gibi “1967 Sınırları”nda (Doğu Kudüs’ü de içine alan) bağımsız bir Filistin Devleti’nin tesisi için ağırlığını koyması ise beklenemez.
“Birleşik ve bölünmez Kudüs”ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararını iptal etmesi de beklenemez.
En “ılımlı” ABD başkanları arasında sayılan Demokratik Partili Bill Clinton bile Filistinlilerin Doğu Kudüs’süz (Doğu Kudüs’ün sadece bir dış mahallesini içeren) ve Batı Şeria’daki başka bazı bölgelerden de mahrum, üstelik kendi ordusu olmayan ve hava sahası ile deniz sahası İsrail tarafından kontrol edilen bir devlete razı olmasını istemişti.
Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Batı Kudüs’e taşımayı hep arzu ettiğini, fakat barış sürecini baltalamaktan çekindiği için bundan geri durduğunu da söylemişti Clinton.
İsrail’e gelmiş geçmiş en büyük askerî yardım paketinin (38 milyar dolar), Clinton gibi en “ılımlı” ABD başkanları arasında sayılan Barack Obama döneminde imzalandığını da hatırlayalım.
Ve Obama’nın, 4 Haziran 2008 tarihli bir konuşmasında “Kudüs İsrail’in başkenti olarak kalacak ve bölünmemiş olarak kalmalı. Bunun kolay olmayacağını elbette biliyorum.” dediğini...
Cumhuriyetçiler gibi Demokratların da gönlünde yatan aslan, öteden beri, Kudüs’ü bütünüyle gasp eden İsrail’in bu cürmünü meşrulaştırmaktı.
Risklerden çekindikleri için atmaktan imtina ettikleri o adım hazır atılmışken ve hatırı sayılır bir uluslararası tepki çekmemişken, niye geri adım atsınlar ki?
Trump’ın Kudüs’teki oldubittisini Biden’ın hükümsüz ilan edeceğini ummak, menfi manada saflık olur.
***
Türkiye ile ilişkilere gelince:
ABD yönetiminde üslup değişse de Washington-Ankara hattı büyük ölçüde eski hamam eski tas olarak kalır herhalde.
Biden’ın PYD-YPG yahut Doğu Akdeniz gibi konularda Türkiye ile didişmeye tıpkı Trump gibi mütemayil olduğunu biliyoruz.
Yeni dönemde Halkbank meselesinin canlanması da sürpriz olmayacaktır.
Ve müttefiklik ilişkisinin bütün krizlere rağmen bir şekilde sürdürülmesi…
***
Irkçılıkla mücadele gibi asil duygularla kendisine oy verenlerin beklentilerinin karşılanmasını dilemekle beraber, Joe Biden ABD Başkanı oluyor diye sevinçten göbek atacak değiliz; ama faşistlerin medar-ı iftiharı olan, alenen Müslüman düşmanlığı yapan, “Birleşik ve Bölünmez Kudüs”ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan, ülkemizin cumhurbaşkanını “Aptal olma!” diyerek aşağılayan, ekonomimize saldıran ve bununla övünen Donald Trump’ın başkanlığı sona eriyor diye kahrolan kardeşlerimizin hâli de hal değil.
Hiç değil.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021