Hasan CEMAL
Sabah gazetesinin dünkü birinci sayfasına Erdoğan’ın sözleri koskocaman oturmuştu:
Yiğit arkadaşlarım,
sizlerle gururluyum!
Manşetin spotu şöyleydi:
“Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı’nda subaylara seslendi:
Sizler gibi yiğit, cesur, eğitimli,
bilgili, dirayetli
ve sadakatli mesai
arkadaşlarıma sahip olduğum için
ne kadar iftihar etsem azdır.
Erdoğan’ın subaylara dönük bu sözlerini okuyunca aklıma takıldı:
Kim değişti?..
Erdoğan mı, asker mi?..
Kim teslim oldu?..
Erdoğan mı, asker mi?..
2008’in mayıs ayı başlarıydı.
AKP hakkında asker-yargı işbirliği ile açılan kapatma davasında sona yaklaşılıyordu.
Genel beklenti, AKP’nin kapatılacağı yönündeydi.
Başbakan Erdoğan da pek farklı düşünmüyordu.
O günlerde kendisiyle bir akşam yemeğinde buluşmuştuk.
Bir ara baş başa kalınca kendisine sormuştum:
“Askere teslim olacak mısınız?”
Erdoğan hiç duraksamamıştı:
“Teslim olmam.”
Ben şöyle devam etmiştim:
“Demirel altı kere gitmekle, yedi kere geri gelmekle övünür. Doğru, darbelerle devrildi, her seferinde gitti geldi seçimle... Ama aynı Demirel sonra ne yaptı? Kürt sorunu, Kıbrıs, demokratikleşme, asker meselesi, askeri vesayet... Demirel seçim kazanıp geldi ama bu temel sorunlara el sürmedi. Askerin ‘kırmızı çizgileri’ne razı oldu, yani askere teslim oldu Demirel... Asker sizi de, ya tasfiye etmek ya da teslim almak istiyor. 2002 yılı sonundan beri asker içinde tertipler yapılıyor size dönük, ya tasfiye ya teslim diye...”
Tayyip Erdoğan bana o kendine özgü dik bakışlarından birini atıp yine aynı yanıtı vermişti:
“Teslim olmam.”
Sonra şöyle devam etmişti Başbakan Erdoğan:
“Teslim alamazlar beni. Partimi kapatsalar da, beni yasaklasalar da yoluma devam ederim. Bu da demokrasi yoludur.” (*)
Erdoğan, 2003-2005 arasında olduğu gibi, 2008 sonrasında da demokratikleşme, askeri vesayet ve sivilleşme, Kürt sorunu konularda önemli somut adımlar atmıştı.
Ama sonra durdu.
Geri dönmeye başladı.
Demokrasiden çark etti.
Hukukun üstünlüğünü boşladı.
Avrupa Birliği’ne sırtını döndü.
Amerika’ya her Allah’ın günü çatmaya başladı.
Askeri vesayeti geriletmeye ilişkin sivilleşme adımlarını yarıda kesti.
Bu açıdan yapılması gereken kurumsal değişiklikleri savsakladı.
Askeri harcamaların Sayıştay tarafından tam anlamıyla denetlenmesi, yargıda çift başlılığa yol açan Askeri İdare Mahkemesi’nin kaldırılması, Genelkurmay’ın Savunma Bakanlığı’na bağlanması, askeri ders kitaplarının gözden geçirilmesi, sivilleşme ve Jandarma meselesinde adımlar atılması gibi konularda her hangi bir ilerleme yapmadı.
“Kürt sorunu yoktur!” diyerek çözüm süreci dosyasını kapattı ve 1990’lara benzer bir çatışma dönemini yeniden açtı.
28 Şubatçılar’ın 2002 sonrasında kendisine karşı yaptıkları ‘darbe tezgahları’nın üstünü sanki hiçbir şey olmamış gibi örttü.
Ergenekon’u, Balyoz’u kapattı.
“Bizi paralel aldattı” dedi.
Ya da darbecilere, Jitemciler’e “Siz sütten çıkmış ak kaşıksınız” demeye getirdi.
Faili meçhul cinayetleri unuttu gitti.
Kürt sorunu ve PKK konusunda Ergenekon’la uzlaştı ya da kol kola girdi.
Erdoğan’ın sicil özeti işte böyle.
Şimdi yine soruyorum:
Erdoğan mı değişti, asker mi?
Asker mi Erdoğan’a teslim oldu?
Yoksa Erdoğan mı askere teslim?..
Söz uzamasın, yanıtları siz verin.
* Hasan Cemal, Türkiye’nin Asker Sorunu, Doğan Kitap, 2010, sayfa 442-443.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024