Seçimlerin etkisini hâlâ atlatamadık. Belli ki her birimiz fazlasıyla öfke biriktirmişiz. Üstelik mevcut siyasi tablodan bu öfkenin soğuması, normalleşebilmek için beklentilerimizin karşılanabilmesi pek mümkün görünmüyor.

Elimizde kırmızı kalem, desteklediğimiz partilerin “olmazsa olmazları”nı belirliyor, verilecek en ufak tavizde kendi partimizi üstünü çizmekle tehdit ediyoruz.

Peki, ne olacak?

Yolsuzlukların üstüne gidilmesi, hukuk alanında adımların atılması, Erdoğan’ın anayasal sınırlara çekilmesi gibi ezberlediğimiz dertlerin dışında muhtemel koalisyondan ne bekliyoruz?

“Unutursak kalbimiz kurusun” diyerek twitter profillerimizde fotoğraflarını biriktirdiğimiz trajediler hakkında fikri takip yapanımız var mı gerçekten?

Ağzımızdan düşürmediğimiz Soma katliamını konuşalım mesela!

301 madencinin, patron üç kuruş fazla kâr edebilsin diye katledilmesinden sonra neler oldu bu ülkede?

Ocak ayında en az 128 işçi, Şubat ayında en az 85 işçi, Mart ayında en az 139 işçi, Nisan ayında en az 133 işçi, Mayıs ayında ise en az 161 işçi yaşamını yitirdi.

2015 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinde tespit edilebilen en az 646 işçi can vermiş oldu.

Soma’nın iki katından fazla…

Biliyorum, evlerimize ateş düşüren Özgecan cinayetini asla unutmayacağız.

Peki, sokaklarda “bir daha asla” diye bağırdığımız esnada arka sokaklarda neler yaşanıyor?

İHD’nin 2014 ‘Kadına Yönelik Hak İhlalleri’ raporuna göre geçtiğimiz yıl 575 kadın erkek şiddetine maruz kaldı. 282 kadın ise hem taciz hem tecavüze uğradı. 257 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü.

Son 15 yılda kadına tecavüzden 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu ve 45 gardiyan tecavüz suçundan yargılandı. Ancak hiçbiri ceza almadı.

Daha geçenlerde TRT Diyanet Tv’de Nuretin Yıldız “Erkek kadını dövmezse rahatlamak için başka yollar bulur ve kadın o zaman delirir. Kadınlar delirmemek için yatıp kalkıp Allah erkeklere kendilerini dövme hakkı verdiği için şükretmelidir” diye konuşuyordu.

Adalete intikal etmeyen binlerce vaka olduğu hâlde hâkim karşısına çıkabilen dosyalar hakkında birkaç örnek vereyim:

–Karaman’ın Ayrancı ilçesinde 2012 yılında 15 yaşındaki Z.C’ye tecavüz ettikleri iddiasıyla açılan davada yargılanan yaşları 17’den küçük sekiz sanık beraat etti. Davaya bakan mahkeme, olayın 15 yaşındaki kızın “gönül rızasıyla” gerçekleştiğine hükmederek bu kararı verdi. (Mart 2015)

–16 yaşındaki kız çocuğu E.A’nın sekiz uzman çavuşun cinsel istismarına maruz kaldığı davada verilen “rıza var” kararının bir benzeri Ç.Y. davasında yaşandı. Mahkeme aynı gerekçelerle 4 sanığın beraatına karar verdi. (Mayıs 2015)

–Diyarbakır’da bir kişi, kendini subay olarak tanıtıp, 14 yaşındaki üç kız çocuğunu evine götürdüğü, esrar içirdiği ve porno film izletip cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 150 yıl hapis istemiyle yargılanmaya başladı. Fakat savcı “rızası var” ve “basit cinsel istismar” diyerek sanığa 10 yıl ceza verilmesini istedi. (Mayıs 2015)

–Elazığ’ın Karakoçan İlçesi’ne bağlı bir köyde yaşayan S.A. sekiz yaşındaydı. Yedi yıl boyunca yüzlerce kez 20 erkeğin tecavüzüne uğradı. Annesi bile onu suçladı. Tüm köyün sessiz kaldığı vahşetle ilgili sanıklara 22 yıla kadar hapis istendi. (Mayıs 2015)

(Kaynak: İHD)

Bitmedi ne yazık ki; Cumartesi devam edeceğim.

[email protected]

Twitter:@haykobagdat