İbrahim Kahveci
Merkez Bankası’nın “Ödemeler Dengesi” verileri 1975 yılından bu güne kadar olan süreyi kapsıyor.
Türkiye, 1975-2002 arası 28 yılda; 40 milyar 179 milyon dolar cari açık verdi.
Oysa, 2003-2016 arası 14 yılda; 494 milyar 522 milyon dolar cari açık verdik.
Süre 28 yıldan 14 yıla düşüyor
ama cari açık tam 12,3 kat artıyor.
Bunu bir kenara not edin ve devam edelim.
***
Ülkemizin 1975-2002 arası 14’er yıllık büyüme oranlarına baktığımızda da karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. (Kalkınma Bakanlığının 1998 fiyatları ile TÜİK verilerinden yola çıkarak oluşturduğu tarihi Milli Gelir serisine göre veriyoruz)
1975-1988 arası 14 yılda %83 reel büyüme yakalamışız.
1988-2002 arası 14 yılda ise %57 reel büyüme yakaladık
2002-2015 arası 14 yılda ise tam %92 reel büyüme elde etmişiz.
(Not: Türkiye’nin bir dönemine damga vuran Turgut Özal ile geçen 80-93 arasında ise ülkemiz tam %92 reel büyüme sağlamıştır. Bu büyüme sürecinde verilen cari açık ise sadece 20 milyar dolardı.)
Şimdi ise büyümeye dolar bazında bakalım:
1975-1988 arası GSYH’mız 49.746 milyon dolardan 121.667 milyon dolara; yüzde 145 artış gösteriyor.
1988-2002 arası ise dolar bazında %89 büyüyerek 230.494 milyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ulaşıyoruz.
Asıl ilginç rakam ise 2003-2015 arasında ortaya çıkıyor. Eski yıllarda reel büyümenin yaklaşık iki katına yakın dolar bazında büyüme sağlanırken, 2003-2015 arası işin rengi değişiyor.
2003-2015 arasında Türkiye %92 reel büyümeye karşılık dolar bazında %266 büyüme gerçekleştiriyor. GSYH’mız 230.494 milyon dolardan 719.620 milyon dolara yükseliyor. Eğer 2013 dolar bazlı ekonomik büyümeyi baz alsaydık karşımıza çok daha ucube bir rakam çıkacaktı.
2013 yılında 823 milyar dolar olan ekonomik büyüklüğümüz sadece doların değer kazanması nedeniyle 2015 yılında 720 milyar dolara geriledi. Buna rağmen 2003-2015 büyüme sürecinde dolar bazında ortaya çok büyük fark çıkıyor. Yüzde 92 reel büyüme ama %266 dolar bazlı büyüme gerçekleşiyor. Reel büyümenin yaklaşık 3 katı oranında dolar bazında büyüme oluşuyor.
***
Şimdi gelelim işin bir başka boyutuna.
Büyüdük, ama ne ile? Veya büyüdük ama bize kim baktı?
Türkiye, 1975’den 2003 yılına kadar adeta kendi parası ile bu büyüme oranlarını yakaladı. Yurtdışından doğru dürüst bir para gelmedi. Dedim ya 28 yılda 40.179 milyon dolar cari açık verdik ama gelen para sadece 38 milyar 407 milyon dolardı.
Adeta kendi kendimize bakarak büyüdük.
2003 yılına kadar bize yabancı hiç bakmadı.
Ama olay 2002’den sonra değişti. Türkiye adeta yabancıların parasına boğuldu. Her yerden dolar aktı... Sanki musluklardan bile dolar akacak gibiydi.
Kimdi bize bu kadar dolar akıtan? Bizi boğazımıza kadar dolara boğanlar kimdi? Bize bu kadar büyük kredi açanlar kimdi?
Dünkü yazımda da belirttim: 2003-2016 arasında bizim ülkemize YABANCILAR tam 557 milyar 490 milyon dolar PARA getirdi. Hatta bu yabancılardan kaynağı belirsiz şekilde de 98 milyar 146 milyon dolar daha geldi.
YABANCILAR 2003-2016 arasında bizim ülkemize tam 655 milyar 636 milyon dolar PARA getirmişler.
***
Biz, TÜRKİYE olarak yakın tarihimizde hiçbir şekilde eşine rastlanmayacak bir yabancı para bolluğu ile sefa sürdük. Evet, evet sefa sürdük.. Çünkü gelen paranın büyük kısmı ile yedik- eğlendik; yan gelip yattık. Yabancının parasını yerken adeta üretimi de unuttuk. Üreten toplumdan, tüketen topluma geçtik. Sanayinin ekonomideki payını yüzde 20’lerden yüzde 15’lere düşürdük.
Bu dönemde yabancı bize bizden fazla güvendi. Bizim ülkemize 173 milyar 787 milyon dolarlık doğrudan yatırımda bulundular. Şirketler satın aldılar; yeni tesisler kurdular. Bize tam 299 miyar 932 milyon dolar da borç verdiler.
Biz de yüzde 266 oranında artan ekonomik büyüklüğümüz ile düşman çatlattık. Ne kadar muhteşem büyüdüğümüzde bahsettik... Örnek ülkeyiz diye dünyaya meydan okuduk. Ama kimin parası ile...
Evet, biz yabancının parası ile büyüdük, yedik-harcadık. Ama sorun başladığı anda da yabancıları düşman ilan edercesine “bizim ekonomimizi çökertmek istiyorlar” dedik.
Sahi bizi kim büyüttü?
2003’den bu yana bize 655 milyar doları kim verdi de şimdi düşman oldu? Lütfen sorunu kendimizde arayalım. Sorun da çözüm de bizde. Bakışımız değişmez ise daha çok düşman yaratırız. Sayın Ahmet Taşgetiren’in dediği gibi “bize düşman lazım düşman”.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025