İbrahim Kahveci
Finansal kriz aşamasını adeta “bizde kriz yok” diyerek geçirdik. Ekonomiye ciddi anlamda doping uyguladık.
Bugün bir bakıma o suni müdahalelerin acısını çekiyoruz.
Zamanında yapılması gereken reel adımları atmadığımız için yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek kur dengesinde çırpınıyoruz.
Aslında işin çok daha derininde günahlar çok daha büyük.
Bol para döneminde yatırımsız bir ekonominin sonuçları bunlar. Hiç kimseyi suçlu ilan edemeyiz.
Bütün sorumluluk bizde.
Düşünsenize, 2012-2013 yıllarında ülkemize sadece ve sadece iki yılda 146 milyar dolar yabancı para girişi gerçekleşmiş. Sahi ne yaptık biz o paraları?
Bugün 3-5 milyar doların yolunu gözler olduk.
N’oldu bize!
***
Dolar kuru hızla yükseldiğinde geçen ay bir denklem verdim:
“Ne kadar reel kriz= o kadar azalan finansal kriz”
Reel kriz derinleştikçe, iç talep düştükçe finansal sarsıntılar azalacaktır dedim. Geçiş döneminde elbette kısa vadede hemen dalgalanma gerçekleşmez ama orta vadede sonuç bellidir.
Size bir örnek verdim: 2008 krizi başladığında faizler yüzde 16 seviyesinden hızla yüzde 25’e çıktı. Ama krizin ortasında kredi talebi öyle kesildi ki, Mart 2009’da faizler yüzde 12-13’lere düşmüştü bile.
Hatta Ağustos ayı ödemeler dengesinde yıllarca alıştığımız cari açık yerine, cari fazla bile verebileceğimizi yazdım.
Ben ekonomide bir dengelenme dönemi bekliyorum. Veya biraz daha farklı ifade edecek olursam: Son iki yılı aşkın süredir yaşadığımız finansal krizin yerini reel krizin alabileceğini ama bu sefer de finansal krizin dengeleneceğini açıkladım.
O nedenle dövizde artık çok sert hareketler beklemediğimi, hatta faizlerde de açıklanan YEP kısmen gerçekleşse bile orta vadede düşüş beklediğimi ifade edeyim. Tabii ki bunların karşılığında ödenecek olan bir reel kriz faturası vardır.
***
Şimdi fatura ödeme zamanı. İç talep elbette ciddi şekilde azalma gösteriyor. Artan kur ve faizler bir çok şirketi mali açıdan azalan iç taleple beraber daha da ciddi zorluyor.
Hem üretim maliyeti (ya da ticari maliyet) hem de finansal maliyetler ciddi oranda artış gösterdi.
Hatırlayın... İspanya örneğini çok defa verdim. Küresel krizi öncesi kamu borcu çok düşük olmasına karşın, özel sektörün yüksek dış borcu nedeniyle çok ağır kriz yaşamıştı. Sadece iki yıl içinde ödenemeyen dış borçlar nedeniyle bankalar üzerinden kamu borç oranı yüzde 35’den yüzde 85’e çıkmıştı.
Ne oldu orada?
Şirketler borçlarını ödeyemeyince, banklalar zora girdi. Ve bankalar kamu tarafından kurtarıldı.
Biz de benzer açıklamalar var. Bankalar zora girerse devlet yardım edecek diyor Bakan.
Ya şirketler?
Özellikle kilit noktada enerji sektörünü görüyorum. Ülke için olmazsa olmaz denilen bir alan. O şirketler mali olarak zora girince ne olacak? İlla bankalar mı beklenecek?
İnşaat sektörü...
İhracatçılar...
Yani devletten 200 milyar lira alacağı olan şirketlerin-sektörlerin batması mı beklenecek? Bankalara borçlar ödenmeyince mi devlet yardım edecek?
Haftasonu ASO Başkanı Nurettin Özdebir gazetecilere açıklamalarda bulunmuş. Gerçi AA’da geçen metinde “maaşları kamu ödesin” bölümünü görememiştim. Ama asıl önemli nokta “Devlet KDV alacaklarımız karşılığında tahvil versin” diyordu.
O haberi görünce aklıma önceki yıl bu konuyu gündeme getiren dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal geldi. Ve onun çalışmalarını habere ekledim.
Ne yapıyordu Naci Ağbal?: Şirketlerin kamudan alacaklarını ödeyecek bir KDV reformu hazırlamıştı. Bugün sanayicilerin şikayetlerini, ta o günden çözüyordu.
Meğer yasa Meclise bile gelmiş. Plan Bütçe Komisyonundan vs geçmiş. Ama Mecliste yine AK Partili başka vekillerin önergesi ile çekilmiş.
Düşünebiliyor musunuz?
Yok yok... Düşünmeyin.
Şimdi şirketler kurtarılacak ama nasıl? Önce batacaklar ve sonra el değiştirerek mi? Yoksa alacakları ödenerek mi? Bilmiyoruz tabii.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025