İbrahim Kahveci
Çünkü para Türkiye’ye gelmiyor ama diktatör Sisi’nin ülkesi Mısır’a gidiyor.
2012 yazında Mursi’ye karşı El Sisi darbe yapmıştı. Daha o yılın sonunda bile ülke döviz krizine girmişti. BBC Türkçe 2012 aralık haberi: “Mısır başbakanı, ekonominin canlanmasında hayati önem taşıyan 4,8 milyar dolarlık borç alınabilmesi doğrultusunda ülkesinin Uluslararası Para Fonu IMF’le görüşmeler yaptığını söyledi. Merkez Bankası ise ülkedeki döviz rezervlerinin ‘kritik’ seviyelere indiğini açıkladı. Merkez Bankası ayrıca kurumsal müşterilerin günlük çekebileceği nakit miktarının 30 bin dolarla sınırlandırıldığını açıkladı. Buna ek olarak banka, satın alınan dövize %1 ila 2 oranında komisyon uygulanacağını söyledi.”
***
Mısır 2016 yılında IMF ile 12 milyar dolarlık bir anlaşma yapıyor. O güne kadar resmi kur ile serbest kur arasında yüzde 50 civarı fark oluşmuştu (resmi kur 8,5 paund/dolar; serbest piyasa 12,65 paund/dolar). Sonra piyasa serbest kurun dediğine bırakıldı.
Gelelim bu günlere...
Yani dünyada parasal genişleme sonucu sermayenin gidecek adres aradığı döneme..
2018 sonunda 1 dolar 17,90 Mısır Paundu seviyesinden işlem görüyordu. Şimdi ise 1 dolar 15,8 Mısır Paundu ediyor.
Aynı tarihlerde 1 dolar 5,28 TL ediyordu. Şimdilerde ise 1 dolar 6,15 TL ediyor.
TL dünyanın bol para döneminde yüzde 16,5 değer kaybediyor.
Ama Sisi’nin Mısır’ının para birimi yüzde 13,1 değer kazanıyor.
Galiba durumu TC Ticaret Bakanlığı internet sitesindeki şu haber açıklıyor. Olduğu gibi aktarıyorum:
“Mısır Merkez Bankası (CBE) çarşamba günü yaptığı açıklamada, Eylül 2019’da 45,12 milyar dolar olan Mısır’ın net döviz rezervinin Ekim ayında 45,25 milyar dolara yükseldiği, bunun Mısır’ın tarihindeki en yüksek döviz rezervi olduğu ve sekiz aylık mal ithalatından da fazla olduğu belirtildi. Mısır’ın 2011 yılında yaşanan Devrim öncesi döviz rezervi, ülke turizm ve dış yatırımları olumsuz yönde etkileyen siyasi ve ekonomik kargaşa dönemine girmeden önce yaklaşık 36 milyar dolara ulaşmış, ardından, Mısır’ın net yabancı para rezervleri Ekim 2016’da tarihi bir düşüş yaşayarak sadece 19 milyar dolara kadar inmişti. Bunun üzerine Mısır, Kasım 2016’da enerjideki sübvansiyonlara uygulanan kesintilerine ek olarak KDV’nin hayata geçmesi ve dalgalı döviz kuruna geçişi de içeren IMF destekli ekonomik reform programını kabul etmişti.”
***
Bu haber akışını neden aktardım?
Yaklaşık iki hafta önce Londra merkezli bir fon yöneticisinin özel görüşmede arkadaşıma anlattığı bilgilerden hareket ediyorum. Kısaca şöyle anlatmış: “Fonların ülke gruplarına ayırdıkları sermayeler var. Bir bakıma Türkiye’ye gitmesi gereken bir payımız var ama maalesef Türkiye hiç öngörülebilir bir ülke değil. Bu nedenle o paralar Mısır ve Nijerya’ya gidiyor.”
Bu hafta sonu ülkemizde ekonomi dünyası Merkez Bankası’nın rezervlerini gündeme taşıdı. Bir ayda net rezervlerin 9,5 milyar dolar azaldığı ve 25 milyar doların altına düştüğü ortaya çıktı.
Oysa Sisi’nin Mısır’ı bu dönemde rezerv bolluğu yaşıyor. Resmi rezervleri rekor kıran bir Mısır var karşımızda.
Acaba Batı sermayesi bir diktatör mü destekliyor, yoksa öngörülebilir, kuralları belli olan yatırım adresi mi arıyor?
Mısır’da yatırımı olan bir kaç iş insanı ile görüştüm. Özellikle AK Partili olarak anılanlar dahil Mısır’ın demokratik olmadığını ama kurallarının belli olduğunu söylüyorlar. Bir bakıma Çin ile karşılaştırma yapılıyor.
İyi ama “Türkiye’de demokrasi var ama” dediğimde ise, “Evet demokrasi var ama kurallar hiç belli değil. Her an fiili durumda malınızın başına bir şey gelebilir” diyorlar.
Kısaca öngörülebilir bir ülke olmak açısından oldukça gerilere düşmüş durumdayız. Hatta darbeci diktatör Sisi’nin Mısır’ından bile geri düşmek insana acı veriyor olsa gerek.
tr.tradingeconomics.com/ sitesinden son verileri karşılaştıralım:
Büyüme TR 0,4 MSR 5,6
İşsizlik TR 13,3 MSR 8,0
Enflasyon TR 12,15 MSR 7,2
Faiz oranı TR 10,75 MSR 12,25
Galiba Mısır daha düşük enflasyon ve daha yüksek faiz oranı ile faiz lobisi tarafından yönetiliyor. El Sisi’nin danışmanlarını değiştirmesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025