İsmet Berkan
Ekonomi, fizik, kimya, biyoloji gibi bir bilim midir, felsefi bir tartışmanın konusu. Ama ekonomiyi bir pozitif bilim yapma çabasındaki düşünür ve bilimcilerin çok sayıda neden-sonuç ilişkisini ortaya çıkardığını biliyoruz.
Artık defalarca kanıtlanan ve “kanun” haline gelen neden sonuç ilişkileri içinde, faizin neden enflasyonun sonuç olduğu yazılı değil; illa bir ilişki varsa tam tersi neden sonuç ilişkisi, yani enflasyon olduğu için faiz var, faiz olduğu için enflasyon yok.
Ancak son 30 yıla varan sürede Nobel ekonomi Ödülü’nün üç kez “Davranışsal Ekonomi” adı verilen, iktisatın yeni bir kolunda çalışan bilimcilere verildiğini, bu yeni dalın büyük bir hızla geliştiğini unutmayalım.
“Davranışsal ekonomi”nin ortaya attığı ilk büyük tezlerden biri, toplumdaki enflasyon beklentilerinin gelecekteki enflasyon üzerinde önemli ölçüde etkide bulunduğu teziydi.
Yani, bizler, hepimiz gelecekte fiyatların artmasını bekliyorsak, fiyatları da sahiden arttırıyorduk.
Bir örnek vereyim:
Bir esnaf düşünün, dükkanında 1000 liralık mal stoku olsun. Planı, bu 1000 liraya aldığı malı üzerine makul bir kazanç da ekleyerek, mesela 1250 liraya satmaktır esnafın.
Ancak ülkede fiyatlar artmaktadır, dolar kuru yükselmektedir ve esnafımız kendisine maliyeti 1000 lira olan malı 1250 liraya satacak olursa, aynı miktarda malı yeniden rafına koyabileceğinden, yani ticaretine devam edebileceğinden kuşkuludur.
O yüzden malın kendisine olan maliyetinin üzerine, gelecekte olmasını beklediği enflasyonu da ekler, ve malını ilk düşündüğü gibi 1250 liraya değil 1500 liraya satar.
Yani, gelecekte gerçekleşecek enflasyonu şimdiden yaratır.
Satıcının fiyatı daha şimdiden arttırdığını gören üretici de, maliyetinin gelecekteki olası artışını da göz önüne alarak fiyatı arttırır ve enflasyon sarmalı başlar.
***
Satın alacağı ev için faizli banka kredisi kullanıp kullanmamayı fıkıh alimlerine (en çok da Hayrettin Karaman’a) danışan esnafımız acaba bugünlerde her gün ve her mal için yaşamak zorunda kaldığı bu fiyatlama davranışını da fıkıhçılara sormayı düşünmüş müdür?
Deposunda/rafında duran, bedeli çoktan ödenmiş malın fiyatını arttırmanın adı, esnafa göre “Kendini enflasyondan korumak”tır ve bence esnaf haklıdır ama acaba bu yaptığının İslam dininde yeri nedir? Faiz yasağını getiren nass bu konuda ne demektedir?
***
İslam diniyle ilgili bilgim son derece sınırlı olduğu için faiz yasağı mutlak bir yasak mıdır, yoksa günün şartlarından kaynaklanan bir yasak mıdır tartışması yapmaya ehil değilim.
“İslam akıl dini midir, değil midir” konusuna ise hiç giremem ama tarihte bir “Allahın kelamını ve peygamberimizin sünnetini aklımızla kavrayıp kendimizi günün şartlarına uyarlayabiliriz” görüşü olduğunu, buna karşılık “Allahın kelamı ve sünnette yasak olan şeylerin yasak olduğunu anlamak için akıl yürütmeye gerek yok” diyen görüşün sonunda galebe çaldığını bilirim.
Kabul edelim ki, zaman geçiyor ve modern gündelik hayat, inancını Allah’ın kitabına ve peygamberin sünnetine göre yaşamak isteyenleri zaman zaman zorluyor. Fıkıh alimleri tam da bunun için varlar. Ve bana soracak olursanız o fıkıhçılar düpedüz akıl yürüterek dini yorum yapıyorlar, yani “Akıl yürütmene gerek yok, ne yazıyorsa onu yap” görüşü onlar için geçerli değil. (Örneğin Hayrettin Karaman, “Eğer ailenin içinde oturacağı evse, ilk ve tek evse, bankadan faizle kredi alınabilir” fetvasını kitaptan okumadı, bu görüşe akıl yürüterek ulaştı.)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine koymaya çalışın kendinizi. Her gün ve gün içinde de defalarca inancı ile karşısına çıkan sorunlar arasında tereddüt yaşıyor olmalı. Herhalde o da, inancıyla karşısına çıkan sorun arasında bir çelişki gördüğünde ya bir fıkıhçıya danışıyor ya da kendi bilgisine güveniyor ama her şart altında bir akıl yürütme devreye giriyor.
Faizin dinen yasak olduğunu bu hafta yeniden hatırlattı Cumhurbaşkanı, dinin bu açık emri için “Ben ne oluyorum” diyerek kendi boynunun da kıldan ince olduğunu açıkça söyledi.
Söyledi ama devlet tarafından belirlenen faiz hala yüzde 15. Yani, teorik olarak siz bir banka olsanız Merkez Bankası’na gidip yüzde 15 faizle bir haftalık borç alabilirsiniz. (Pratikte bu faizle Merkez’den para alan kimse yok, daha üç gün önce Merkez Bankası 1 haftalık vadeyle 69 milyar lirayı yüzde 17,32 faizle bankalara verdi.)
Belli ki dinin emrettiği faiz yasağını faizin hiç olmaması olarak yorumlamıyor Cumhurbaşkanı; o yüzden Merkez Bankası’nın ilan ettiği oran yüzde 0 değil. Peki o zaman neden yüzde 15 de, mesela 22-23 değil?
***
Baştaki esnaf örneğime geri döneyim: Depoda duran malın fiyatını arttırmak bir anlamda “peşin faiz” uygulamak sayılır mı? Gelecekte ortaya çıkacak enflasyonu önlemek için peşinen faiz arttırmakla esnafın depodaki malının fiyatını arttırması neden birbirinden farklıdır?
Acaba fıkıhçılar bu konularda ne düşünüyor?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
18.10.2025
17.10.2025
11.10.2025
6.10.2025
3.10.2025
2.10.2025
30.09.2025