Markar ESAYAN
Ve pek tabii ki, internet yasa tartışmalarını, içinde bulunduğumuz 17 Aralık ve seçim sürecinden ayrı düşünmeyeceğiz. Dün özetlediğim 'Düşman ne yaparsa karşı çık' şablonu dışında, İnternet Yasası'ndaki değişikliklere bu şiddetli itirazın ve Sayın Gül'e tam saha presin stratejik bir anlamı var.
Şüphesiz, 17 Aralık sonrası tabloyla altı daha kalın çizilen bir 'sanal vahşet sorunu' var. Hükümete, 'Daha önce aklınız neredeydi' türünden alışıldık, basit ve haklı bir soruyu sormaya ve eleştirmeye hakkımız var. Ancak yasanın hazırlanma süreci, sanılanın aksine, Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık sürecinden önce başlamış. Yasayla ilgili hazırlık çalışmalarının iki yılı aşkın bir süredir devam ettiği biliniyor. Bu süreçte İnternet Geliştirme Kurulu, sektörden 40'ı aşkın kurum ve kuruluştan görüş alarak, önerileri Nisan 2013'te Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na iletmişti.
Yani Gezi krizinden de önce, kasetlerle CHP ve MHP'nin dizayn edilmeye çalışılmasından ise sonra...
Öyle veya böyle, bugün 35 milyon insanın kullandığı, lakin 77 milyon insanın her an etkilenebileceği sanal dünyanın 'gücünü' keşfetmiş durumdayız. Aslında gerçek hayat ile sanal hayat arasında o kadar büyük bir fark yok. İnternetli hayat, dünya için de yeni bir kavram ve özgürlük/güvenlik oranı da çok hassas. Ama gerçek hayatta da öyle değil mi? TMK neden kalksın diyoruz mesela? Çünkü sınırı bireysel özgürlüklerin aleyhine daraltıyor. Ama kadınlara çocuklara yönelik işlenen şiddet, taciz ve cinayetlere, işçi ölümlerine daha caydırıcı cezalar talep ediyoruz. Demokrasi ise, güvenliğin özgürlüğe, özgürlüğün de güvenliğe tercih edilmediği türden bir derinlik talep ediyor.
Hükümet, sanal dünyayı düzenleyen bir değişikliğe gidiyor. Makyajlı itiraz ise özgürlükler... Çok ilginçtir ki, yasayla korumaya alınan özel hayatın mahremiyeti, karakter suikastları, kişilik haklarına saldırı, dezenformasyon gibi konuların özgürlükleri doğrudan tahrip eden etkisi göz ardı ediliyor. Mesela siz, kamuya açık bir alanda, bir şahsın özel görüntülerini film haline getirip yayımlayabilir misiniz? Bir kişiyi ölümle tehdit edebilir, en ağır şekilde taciz edebilir misiniz? Hayır... Yaparsanız kanunları karşınızda bulursunuz. Sanal dünyada buna engel olunmasından daha doğal ne olabilir ki!
Ama dert o değil, çünkü 30 Mart ve sonrasındaki seçimler sürecinde, muhtemelen elde biriktirilen, çoğunluk yasadışı görüntü, tape ve bilgiler internet yoluyla dağıtıma sokulacak. Şu ana kadar olduğu gibi... Algıları Ayarlama Merkezi, seçimleri etkileyeceği, karakter suikastları yapacağı, belki sokak hareketlerini başlatmayı umacağı böyle sınırsız bir imkanlar dünyasını kaybetmek istemiyor. Bu müdahale sürecinde ellerindeki en önemli koz.
Tabii ki bu yasa, bu kadar açık izah edilerek kamuoyu önünde savunulamaz.
Medyada her türlü kepazeliği yapan, basılmamış yazıları sansürleyen, gazeteleri operasyonla ele geçiren, yazabileceği en az bir düzine gazete varken sırf 'Ben işsizim' piarını yapabilmek için operasyonel sitelerde vicdan kuaförlüğü yapan, Fatih Altaylı gibi bir ismin üzerinden medyanın bittiğini ilan eden bir işlevsel akıl, interneti de hedef aldığı demokrasi adına savunabilir ancak.
Sanki medyamız hesap vermemiş en kirli öznelerden değilmiş gibi, büyük şaşkınlıklar içindeyiz.
Şimdi de, Sayın Gül üzerinden ağlak bir kampanya var yasanın veto edilmesi için. Hani o kadar zeka ile dolular ki, arka planı bir kendilerinin gördüğünü düşünüyor olmalılar, ya da çaresiz... Sanki Cumhurbaşkanı Gül, yasanın içeriğini anlamaktan, değişikliğin üzerine oturduğu siyasi bağlamı fark etmekten aciz.
Yasa mı? Bakın yine içeriğe giremedik yol temizliği yapmaktan. Ama biraz olsun özetleyelim.
Yasa değişikliği,
Hapis cezaları kaldırılıyor, hürriyeti bağlayıcı cezalar para cezasına dönüştürüyor. Erişim Sağlayıcılar Birliği oluşturulmak suretiyle tedbir kararlarının sivil inisiyatif tarafından uygulanması usulü benimseniyor, internet kafeler vb. ailenin ve çocuğun korunması hususlarında denetim süreçlerine dahil ediliyor, suçun önlenmesi ve suçlunun tespiti yönündeki tedbirler etkinleştiriliyor, erişim engelleme kararının, süresiz olmak yerine, belirli bir süre ile sınırlı verilmesine imkan tanınıyor, internet üzerinden kişi hakkı ihlallerinin (özel hayatın gizliliğinin ihlali başta olmak üzere) çok kısa süre içerisinde etkin olarak giderilmesi sağlanıyor, ama bu tedbir mahkeme kararı ile 24 saat içinde desteklenmek zorunda, erişim engellenmesi tedbiri kararlarının yalnızca hakkın ihlalinin gerçekleştiği içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verilebileceği, ancak son çare prensibi çerçevesinde mecburiyet durumunda sitenin erişiminin engellenmesine karar alınabileceği düzenleniyor. Yasanın şu halinde ise, sitenin tamamen ve süresiz kapatılması şeklinde uygulanıyor.
İnternet trafiğindeki kişisel verilerin 6 ay ile 2 yıl arasında saklanması ise, AB'nin konuyla ilgili direktifinin birebir aynısı, pek çok Batılı ülkede bu süreler çok daha uzun.
Acil durumlarda Adalet Bakanı'nın erişim engelleme yetkisi isabetli bir kararla tasarıdan çıkarılmış durumda.
İşte böyle...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları




























































































Erol Başarık
Murat Bey yazısının birinci paragrafında verdiği bilgi birçoğumuzun tarih bilgilerinden silindi. Bizlerin Karlofça ve Pasarofçanın yarattığı moral çöküntüsünün halen tesiri altında Avrupa hayranlığı duyduğumuza inanamam. İkinci paragrafı hiç kabullenemem. Pasarofdan tam iki yüzyıl sonra 1. Dünya harbi bitmiş ve akabinde Atatürk inanılmaz bir morali milletimize hediye etmiştir. Cumhuriyeti kuran Büyük Ataya nankörlük edeceğimize izinden gitseydik bugün Avrupa gerimizde kalırdı.