Markar ESAYAN
AK Parti’nin 16. kuruluş yıldönümü münasebetiyle dün yazdığım yazıda, bu hareketin herhangi bir siyasi parti, hatta başarılı siyasi bir parti özelliklerinin ötesine geçtiğini ve bir fenomen niteliği kazandığını belirtmiştim.
Burada kilit nokta, 2002 tarihi itibarıyla Türkiye demokrasisinin normal akışı içinde seyretmediği ve çift kanallı bir mücadelenin hep var olduğu olsa gerekir. Aktüel siyasi aktörlerden bağımsız olarak, vesayet ile millet iradesini temsil edenler arasında bir mücadele hep vardı ve bu mücadele millet iradesinin aleyhine darbelere maruz kalmıştı.
Bu darbe ve şüpheli müdahalelerin neticesinde, millet iradesini önceleyen ve vesayeti karşısına alanların AK Parti’den farkı, yenilmiş, tasfiye edilmiş olmalarıydı.
Dolayısıyla, belirli bir zaman kesitine değil, Türkiye’nin tarihine damga vuran bir mücadeleydi bu. Tek bir siyasal aktörün ömrü, bu mücadeleyi sonuçlandırmaya yetmiyordu. Ancak, onlar tasfiye edilseler de, milletin kendi iradesini sahiplenme eğilimi tasfiye edilemiyordu. Millet terör istemiyordu. Millet, meşru, güçlü, barışçı aktörler aracılığıyla vesayetin sonlanmasını bekliyordu. Böyle bir aktör ortaya çıktığında da ona destek vermekten imtina etmiyordu.
Kendisini layıkıyla temsil edecek, meşru çizgiden ve kendi sözünden sapmayacak, cesur, ancak şiddete meyil göstermeyecek, itibarlı, rasyonel, başarılı, dik duran ama diklenmeyen bir aktör, her zaman milletin desteğini aldı.
Bu milletin sağduyusunun siyaset tarifidir.
Sayın Erdoğan ve AK Parti’nin öncüllerinden farkı ise, beklentileri kahir ekseriyet karşılamış olması kadar, bu değişimi istikrarlı hale getirmiş ama en önemlisi, yenilmemiş, şapkasını alıp gitmemiş olmasıdır. Kahramanlıklarla dolu yenilgi hikayeleri bizleri etkiler ama onlara duyduğumuz sempati ihtiyaçlarımızı karşılamaz.
AK Parti, kendi koyduğu başarı çıtasını yükselte yükselte bu günlere geldi ve tek siyasi rakibi de kendisi oldu. Çıta şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yüzde 50+1’e gelmiş durumda.
Vesayet ittifakıyla mücadele veren bir hareketin tek desteği millet olduğu için, seçimlerin ve alınan sonuçların AK Parti için hesaplaması farklıdır. Bu fark, Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi özdeş hale geldiği oranda daha da kritik olmuştur. Yani AK Parti, seçimi birinci olarak göğüslemeyi başarı sayamaz. 7 Haziran’da olduğu gibi, bizim olağanüstü şartlarımızda bu mümkün de değildir. AK Parti, oylarını ülkeyi tek başına idare edebilecek, aynı zamanda bir önceki seçimden de öteye taşıyacak oranlara ulaştırmalıdır. Çünkü bir önceki seçimden daha fazla oy almak, vesayet odaklarını dizginleyen yegane güçtür. Böylelikle millet, vesayet odaklarına “Ben değişimden yanayım ve AK Parti’yi korumama alıyorum” mesajı verir. Ancak, 7 Haziran’da olduğu gibi, bu milletin AK Parti’ye ne olursa olsun mahkum olduğu anlamına gelmez. Burada karşılıklı güvene ve icraata dayalı bir sözleşme söz konusudur.
O yüzden Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Erdoğan, 2019 seçimleri için işi sıkı tutmakta, kritiklerini kamuoyu önünde yapmaktadır. Bu şu demektir: “Bu parti milletin partisidir. Kaderimize millet karar verecektir ve bu kader, onun taleplerini ne ölçüde karşılayabildiğimizle ilgili olacaktır.”
AK Parti hakkında ciltler dolusu analiz yapmak mümkün. Ancak, temel meselelerin bunlar olduğunu düşünüyor, 16. yıldönümümüzü tekrar kutluyorum.
Nice senelere…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019