Mensur Akgün
Hiçbirimizin elinde geleceği okuyan tılsımlı kristal küre yok. Bizi nasıl bir geleceğin beklediğini detaylarıyla öngörmemiz imkânsız. Yine de dünya siyasetindeki bazı değişmezleri dikkate alarak, eğilimlere bakarak, rasyonalite varsayımına dayanarak ve biraz da imgelemimizi kullanarak tahminde bulunmamız mümkün.
Ben de bugün birkaç tahminde bulunarak geleceğin geçmişten daha iyi olma olasılığından, muhtemelen daha müreffeh, daha demokratik ve çok daha güçlü, etkili, siyasi anlamda sözü daha geçer bir ülkede yaşayacağımızdan bahsedeceğim. Ama önce bizi bekleyen beş önemli tehlikenin, bu tehlikeleri yönetmenin öneminin altını çizmem gerek.
İlk tehlike jeopolitik ya da ekonomik değil. Tamamiyle çevresel daha doğrusu iklimsel. Çoğumuz farkında olmasa da sıcaklıklar sürekli artıyor ve artışı endüstri öncesine göre 1.5 ile 2 derecede tutmak giderek imkânsız hale geliyor. Bu dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye için de daha çok orman yangını, daha çok sel felaketi, belki yakın gelecekte denizlerin taşması demek.
İklim değişikliği ayrıca içinde geleneksel tarımsal üretimde düşüşü, turizm endüstrisinde değişimi, su kaynaklarında kıtlığı, iklim göçlerini ve ne yazık ki iklim savaşlarını da barındırıyor. Türkiye’nin hemen her alanda hazırlık olmasını, yeni master planlar yapmasını, zarar kontrolü için şehir planlamasından yangın söndürme aracına kadar pek çok konuda ciddi çalışmasını gerektiriyor.
İkinci büyük tehdit ise deprem. Yaşadığımız tüm büyük depremlere rağmen hala daha da büyüğüne hazır değiliz. Marmara’da kırılabilecek bir fay hattının doğurabileceği insani, iktisadi ve siyasi sonuçları doğru okuyamıyoruz. Uzmanların bazen iyimser bazen de kötümser tahminleri arasında gidip geliyoruz. Özellikle İstanbul’un yapı stoğunun yenilenmesinin aciliyetini hafife alıyoruz.
Üçüncü büyük tehlike yapay zekâ. Bu yarışın içinde olmakla birlikte çok gerisindeyiz. Üstelik giderek artan bir şekilde yapay zekâ uygulamalarına teslim oluyoruz. Bunun bir yandan güvenlik açığı demek olduğunu diğer yandan da işsiz kalmamıza yol açabileceğini, pek çok meslek kolunu ortadan kaldırabileceğini, insanı sonunda gereksiz kılabileceğini unutuyoruz.
Dördüncü büyük sorunumuz nükleer savaş tehdidinin her geçen gün daha da artması. Çünkü hem nükleer silahlanma eğilimi güçlenmekte hem de bu silahların bir çatışmada kullanılma olasılığı. Teknolojik gelişmeler, karşılıklı caydırıcılık dengesinin çökmesi ve İsrail’in yaptığı gibi soykırımın dahi “makul” bir mücadele aracı haline dönüşmesi bölgesel ve küresel nükleer savaş ihtimalini güçlendiriyor.
Ukrayna savaşının Alaska buluşmasına rağmen sona ermemesi ihtimali, savaşın kapsam ve alanın genişlemesi taktik de olsa nükleer silahların kullanılması olasılığını arttırıyor. Bu, tarafı olmasak dahi çatışmadan etkilenmemize, radyoaktif kirlilikten nasibimizi almamıza yol açabilecek, son yıllarda kurduğumuz tüm jeopolitik dengeleri sarsabilecek bir gelişme olur ve bizi derinden etkiler.
Son tehlike, daha doğrusu risk ise Türkiye’nin bölgesel çatışmalara doğrudan taraf olması, itidalden vazgeçip etik, insani ya da iç siyasi nedenlerle bölgesinde savaş boyutunda bir çatışmaya girmesidir. Ben bu ihtimali Gazze konusunda benimsenen yönteme bakınca, son birkaç yıldır izlenen politikaları dikkate alınca düşük buluyorum. Fakat daha öncesini düşününce de riskin varlığını görüyorum.
Tüm bunlara karşın iyimser olmamı getirense bu tehlike ve risklerin bazılarını yönetebilme kapasitesine ve galiba iradesine sahip olmamız. Askeri teknolojideki atılımlarımız, dünya dengelerindeki değişimler de Türkiye’yi her geçen gün tehlikenin gelebileceği “Batı” açısından vazgeçilmez hale getiriyor, Türkiye’yi Avrupa’ya jeopolitik anlamda yakınlaştırıyor.
Böyle bir dünyada Türkiye’nin Akdeniz’deki, Ege’deki çıkarlarını, Irak, Suriye, Libya ve daha pek çok yerdeki kazanımlarını koruması kolaylaşıyor. İklime, depreme ve jeo-sismik sarsıntılara fikren ve fiilen hazır olursak geriye en büyük sorun olarak demokrasi açığımız, hukukun üstünlüğünü sağlayamamamız, aşındırdığımız insan hakları standartlarımız kalıyor ki onlarda bile umut vaadeden gelişmeler var.
Her şeyden önce muhalafetin direnci, baskı karşısında pes etmemesi gelecek açısından önemli bir gösterge. İkincisiyse PKK’nın silah bırakması ve eş zamanlı olarak Kürt sorununun çözümü yolunda kaydedilen ilerleme. Sürmesi için demokratikleşme, hukukun üstünlüğünün sağlanması -zamanla daha iyi idrak edeceğimiz gibi- olmazsa olmazlar arasında. Son olarak da hiçbir iktidarın sonsuza kadar sürmeyeceği gerçeği…
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.10.2025
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025
13.08.2025
27.07.2025
23.07.2025