Münir AKTOLGA
-EVET, BUGÜN İÇİN BUNUN ŞEKLİ AK PARTİ-CHP KOALİSYONU OLARAK GÖRÜNÜYOR, AMA KÜRTLERİN TALEPLERİNİ DE KUCAKLAYARAK!...
Kendileri bunun farkında olmadılar -hala da değiller- ama, aslında başlangıçta AK Parti’nin kendisi fiilen bir tür “Tarihsel uzlaşma”- koalisyonu olarak ortaya çıkmıştı!...
İç dinamikler açısından, arkasına halkın desteğini de alan Anadolu burjuvazisi, eskinin Devletçi büyük burjuvalarının da -en azından sessiz kalarak- desteklediği burjuva anlamda “tarihsel bir uzlaşmayı”, devrimci bir koalisyonu temsil ediyordu...
AK Parti’nin başı çektiği -küresel süreçlerle bütünleşmeye yönelik- “Yeni Türkiye” yürüyüşü, eskinin içe kapalı Devletçi-tekelci düzeninde bunalan Anadolu burjuvaları için bir tür hayatta kalma öpücüğü rolünü oynarken, Özal’la birlikte dışarıya açılarak küreselleşen dünyada kendi varoluş koşullarını daha iyi gerçekleştirebileceklerini gören Devletçi büyük burjuvalar için de çekiciydi. İşte, o dönemde burjuvazinin birliğini sağlayan dinamikler bunlar olmuştu. Bu dinamikleri arkasına alan AK Parti iktidarı, içerdeki Osmanlı artığı Devletçi-tekelci düzenden bunalan bütün çalışanlar için de umut kaynağı olarak onları da peşine takınca “Yeni Türkiye” yolunda büyük bir “tarihsel uzlaşmayı” hayata geçirme yoluna girdi...
Dış dinamik olarak küresel demokratik devrim rüzgarını da arkasına alarak yola çıkan bu AK Parti koalisyonu kısa zamanda Türkiye’ye neredeyse çağ atlattı! Düşünebiliyor musunuz, Cumhuriyet’in kuruluşundan AK Parti’nin iktidara gelmesine kadar Türkiye’ye giren küresel sermaye miktarı 20 milyar dolar kadarken, AK Parti iktidarıyla birlikte bu rakam ortalama olarak her yıl ülkeye giren küresel sermayeye denk düştü... Türkiye, AK Parti iktidarı altında on yılda üçe katlandı...
Ama sonra bu koalisyon, bu “Tarihsel uzlaşma” platformu bozuldu. Çünkü zamanla, AK Parti’nin içinde Anadolu burjuvazisinin bir kanadını temsil eden jakoben bir uç ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunlar, “madem ki bu işin önderliğini biz yapıyoruz, eski satatükoyu deviren biz olduk, o halde bu işin kaymağını da büyük burjuvalar değil biz yemeliyiz, eski Devletçi düzenin destekçileri olan büyük burjuvalar hele şöyle biraz geri dursunlar” diyerekten bindikleri “tarihsel uzlaşma” dalını kesmeye başladılar.
Bütün bunları, bu sürecin adım adım nasıl geliştiğini son iki yıldır yazıp duruyorum. 10 Ağustos Seçimine kadar ki süreçte, AK Parti içindeki dengede gittikçe jakobenler ağır basıyor durumda olsalar da, Erdoğan ağırlığını tam olarak bu tarafa koyana kadar mevcut durum bir ölçüde devam edegeldi. Ama ne zaman ki Erdoğan da jakobenlerin tarafına geçti (en azında 10 Ağustos’a kadar görünüş böyle değildi), işte o andan itibaren bütün dengelerin değiştiğini görüyoruz. Bu andan itibaren AK Parti koalisyonu, bu koalisyona hayat kazandıran yüzü “Yeni Türkiye’ye” yönelik “Tarihsel uzlaşma” anlayışı bozulmaya başladı. Süreç, “Türk tipi başkanlık” adı altında burjuvazinin içindeki bir kanadın hakimiyetini gerçekleştirmeye yönelik bambaşka bir nitelik kazandı!...
İşte 7 Haziran, AK Parti’nin jakobenlerinin bozduğu bu koalisyona-“tarihsel uzlaşmaya” karşı gene o koalisyonun bir parçası olan çeşitli kesimlerin verdiği cevaptır...
AK Parti-MHP Koalisyonu AK Parti’yi iyice MHP’lileştirir ve tümden bitirir!
Bu kadar basit bir gerçeği görememek için insanın gerçekten ideolojik anlamda kör olması gerekir!... Çözüm sürecini gündeminden çıkaran bir AK Parti’nin halka, kitlelere vereceği tek bir mesaj vardır: “ Afedersiniz, MHP başından beri haklıymış, çözüm süreci denilen bu süreç bir hataymış, bunlara –Kürtlere- güvenmekle hata ettik, ama bunu bizim iyi niyetimize verin”!!... Hatırlarsınız, “Paralellere” karşı mücadele sürecini de böyle açıklamıştı AK Partililer! Bunu da, “saflığımıza, iyi niyetimize verin” diyerek geçiştirmişlerdi!... Bu durumda o halk da, “e, kardeşim, o zaman biz de bundan sonra başından beri doğru yerde duranı destekleriz” demeyecek mi!.. AK Parti, kendi jakobenlerinin vesayeti altında kendi ipini çekmeye hazırlanarak adeta “her ağacın kurdu kendinden olur” atasözünü ispat etmeye çalışıyor!...
Bu yol çıkmaz bir yoldur, aklımızı başımıza toplayalım!...
Panikle karışık tam bir paranoya hali!.. AK Parti’nin jakobenlerinin kafası şöyle çalışıyor: “Suriye’nin kuzeyinde, Amerika’nın da desteğiyle bir Kürt devleti kuruluyor. Bu nedenle, başka çare yoktur Suriye’ye gireceğiz”!. “Artık tek başına bir AK Parti iktidarı söz konusu olmadığına göre de bunun şu an tek bir yolu var, MHP ile bir koalisyona girmek; nasıl olsa onlar da milliyetçi bu işe hayır demezler”!!.. Söylenilen budur!... E, peki sonra??
Kürtleri ve Amerika’yı -“koalisyonu”- ikna etmeden, onlarla birlikte hareket etmeden Türkiye Suriye’ye –Carablus muydu neydi oraya- girdi diyelim. Ya peki sonra? Orada kim var; IŞİD! Bu durumda isteseniz de istemeseniz de IŞİD’le direkt olarak bir çatışmaya gireceksiniz, öyle değil mi?. Bu bir! Ama o kadar mı? Eğer işler sizin dediğiniz gibi ise, yani orada ABD’nin, “Batı”nın” da içinde olduğu Kürtlerle birlikte kurulan bir “kumpas” varsa, o zaman eninde sonunda Amerika ile birlikte PYD-PKK da çıkacak karşınıza!... E, PKK ile Suriye’de çatışırken Türkiye’de de ortalık süt liman kalmaz herhalde!... Oradaki ortam aynen Türkiye’nin içine de yansır!... Yani, bir yandan IŞİD’in uyuyan hücreleri harekete geçerken, diğer yandan da PKK ile savaş başlar!...
Hadi bunu da bir yana bırakalım. Suriye’de siz bir işgal gücü olarak görüleceksiniz. Araplar ve Esed yönetimi de size karşı savaşacaklar!... Dört bir yanınızın “düşmanlarla” çevrili olduğu bir ortamda nasıl uzun süre kalacaksınız orada?... Bu durumda, içerden ve dışardan her gün şehit haberlerinin geldiği bir Türkiye nereye gider biliyor musunuz?... Uyuyan o darbeci hücreler de uyanmaya başlayınca, “al sana başka bir tiyatro”! “Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak” diye buna denir her halde!... Derken, işin içine bu sefer gerçekten “dış güçler” girecekler... Ve “başka alternatif kalmadı, barışçı yol tükendi” falan diyerekten “al sana o çok korkulan ‘bölünme’ senaryoları”!!... Bu türden şeyler gündeme gelecek o zaman. Tabi birileri de Miloseviç’in pozisyonuna düşerek Lahey’i boylayacaklar!...
Yani, gerçekten, korkunç bir şey! Bu kadar kör nasıl olunabiliyor anlaşılması zor bir durum!...
Kardeşim, hani siz Osmanlı’yı restore falan etmeye çalışıyordunuz, galiba ona razı olacağız bu gidişle!!.. Osmanlı, kendi içinde bir sürü eyaleti falan barındırmıyor muydu... E, siz Suriye’nin kuzeyindeki bir otonom bölgeyi bile hazmedemezken, nasıl Osmanlı olupta bütün o eski Osmanlı mülkünü kucaklayacaksınız?... Bakın aynı paranoya eskiden Barzani için de yaratılmıştı, sonra ne oldu? Bugün Barzaniyle can ciğer olduk!
Yapılacak tek bir şey vardır paradigma değiştirmek!... Osmanlı artığı antika Devlet anlayışını- o eski paradigmayı bir yana bırakarak 21. yüzyıl gerçeklerine uygun adem-i merkeziyetçi yeni bir vizyon, yeni bir birlikte yaşam anlayışı geliştirmek...
Ya AK Parti CHP Koalisyonu, o nasıl bir “uzlaşma” zemini yaratacak?
Şu an varolan alternatifleri değerlendirirken bu değerlendirmelerin artık AK Parti’nin temsil ettiği ve sonra da gene kendisinin bozduğu eski dengenin mevcut olmadığı gerçeğini temel aldığını unutmayalım! Şu an tartıştığımız şey, eski durumun yerine nasıl yeni bir dengenin -“uzlaşmanın”-mümkün olduğudur. Devam ediyoruz:
Böyle bir Koalisyonun neden gerekli olduğunun en önenmli gerekçelerinden birisi, AK Parti + CHP etkileşiminin dış politikada her iki tarafın da uç noktalarını törpüleyerek daha sağlıklı, hayatın gerçeklerine daha uygun bir yolun bulunmasına katkıda bulunabileceği ihtimalidir. Ben bu konuya çok önem veriyorum. Çünkü bugün artık iş öyle bir noktaya geldi ki, tek başına AK Parti ve onun dış politika anlayışı esasa ilişkin bazı sorunların çözülmesi için yeterli olmaktan çıkmış görünüyor. Ben bunu daha önce de hep yazdım. Türkiye’nin Mısır politikasını ele alalım: Tamam, darbeye karşı çıkmak, Mursi’nin arkasında durmak doğru idi; ama buradan yola çıkarak iki devlet arasındaki ilişkileri sıfır noktasına indirmek yanlıştı… CHP ile kurulacak bir koalisyon AK Partili jakobenlerin bu türden ideolojik çıkışlarını törpüleyerek daha sağlıklı bir zemine oturmamızı sağlayabilir. Bakın Kılıçdaroğlu ne diyor:
„Dış politikayı biz değiştiririz. Davutoğlu Mısır’a gidemez ama biz gideriz. Yanı sıra, biz batıya gittiğimiz zaman (örneğin Avrupa Birliğine) daha ağırlıklı olur bizim söylemlerimiz, daha güçlü, inandırıcı olur… Orada da bir güven sorunu var“.
Aynı şey İsrail politikası için de geçerli aslında. Evet, orada da „One Minute“ doğruydu, Mavi Marmara çıkışı doğruydu, ama, adamlar özür dilediler sonra, tazminatı da kabul ettiler, geriye kaldı Gazze meselesi… Burada da, ilkelerden taviz vermeden, biraz daha esnek davranarak devletler arası ilişkileri düzeltmenin mümkün olabileceğini düşünüyorum ben…
Bu arada eğer Türkiye, Suriye’li Kürtlerle, PYD ile olan ilişkilerini de gözden geçirerek bundan böyle Suriye politikasında Kürtlerle birlikte hareket etme kararı da alabilirse, sadece bu bile çok büyük bir kazanım olarak düşünülmelidir. Bu durumda Türkiye, halen varolan otonom Kürt bölgelerini (“Kantonları”) tanıdığını ilan ederek, “uçuşa yasak bölge” projesinin Kürtlerle birlikte hayata geçirilmesi için harekete de geçebilir... Sayıları 2,5 milyonu bulan mültecilerin yerleştirilmesini de gerekçe gösteren Türkiye bu bölgenin imarını üstlendiğini de ilan ederek böyle bir projeye pekale BM nezdinde meşruiyet de sağlayabilir...
Ekonomiye gelince; tabi bir de işin içine eğer K.Derviş girerse, Derviş-Babacan- Şimşek birlikteliği Türkiye’nin ihtiyacı olan ekonomik rasyonaliteyi daha kısa zamanda kalıcı bir şekilde sağlayabilir… Düşünebiliyor musunuz, Derviş küresel sermaye çevreleriyle ve TÜSİAD’la ilişkilerde bir referans olurken, Babacan+Şimşek de hem küresel dinamikleri, hem de Anadolu burjuvazisinin dinamiklerini harekete geçirebilecek bir kaldıraç rolünü oynayabilirler… Türkiye’nin ihtiyacı olan da budur zaten…
Ama gerçekçi olalım, böyle bir projeye AK parti’nin “tamam” diyebilmesi için önlerinde duran kuyuya artık jakobenlerin uzattığı iple inilemeyeceğini görmüş olması gerekir!... Tabi öte yandan, CHP açısından da, aynı şekilde, başka çarenin olmadığının anlaşılması gerekir...
Dervişin fikri neyse zikri de oymuş derler, hayırdır inşallah!!...
Şimdi isterseniz biraz da işin teorik yanına girmeye çalışalım:
Bu Site’de 12.3. 2014 tarihinde “Tarihsel Uzlaşma” başlıklı bir yazım yayınlamıştım.
http://www.marmarayerelhaber.com/Munir-AKTOLGA/23202-Tarihi-Uzlasma-.
Sonra, 7 Haziran Seçimi’ne giderken 22.4.2015 Tarihinde “Yeni bir toplum sözleşmesi ancak tarihsel uzlaşmayla mümkündür” başlıklı bir makale daha yayınladım.
Aşağıdaki satırlar 7 Haziran Seçimine giderken ilk yazıdan alıntılarla başlayan 22.04.2015 tarihli ikinci yazıdan:
„Biliyorsunuz, „Arap Baharı“na sahne olan bütün Arap ülkeleri hep Osmanlı'ya dahildiler.. Bu nedenle, bunların tarihsel gelişme süreçleri arasında büyük benzerlikler vardır. Bu ülkelerdeki „batılılaşma“ ve „kültür ihtilali“ süreçleri hep aynı diyalektiğe tabi olmuştur.. Hepsinde de, eski Devletçi yapıya bağlı olarak yukardan aşağıya doğru gelişen ve ona -bu eski Devletçi yapıya- eklemlenen Devletçi bir kapitalizm (Batı’daki gibi bir „devlet kapitalizmi“ değildir bu!) vardır.. Ve de tabi, bu ülkelerin hepsinde, bütün bu süreçlerin diyalektik anlamda inkarı olarak -İslami bir şemsiye altında da olsa- aşağıdan yukarıya doğru gelişen burjuva anlamda „demokratik devrimci“ bir halk hareketi vardır.. Bunlar hep ortak olan yanlar..“
“Buralarda, yeni ile eski arasındaki sınıf mücadelesi de bu verili koşullar altında kültürel mücadelelerle içiçe geçerek gelişir.. Bir yanda eski statükoyu temsil eden Devlet sınıfı ve ona eklemlenen Devletçi burjuvazi -ki bunlar kendilerini Batı kültürüyle yoğrulmuş „modernler“ olarak görürler- diğer yanda ise, aşağıdan yukarıya doğru “islamcı” bir kültürel reaksiyonla birlikte-onunla içiçe gelişen burjuva anlamda demokratik bir halk devriminin güçleri.. Mücadele böyle-bu iki cephe arasında başlar ve devam eder hep.. Türkiye’de de, Tunus’da da, Mısır’da da olan budur aslında..
“Arap baharıyla“ birlikte, Türkiye’deki „AK Parti devriminin“ açtığı yoldan yürüyen Arap ülkelerinde de o eski statüko devrilince, bugün Türkiye’de olduğu gibi buralarda da bir yol ayrımına gelinmiş oldu ve bir „yeniden doğuşa“ giden süreçte birden fazla yol çıktı ortaya!..
Birincisi için tipik örnek Mısır’da Mursi'nin liderliğini yaptığı hareketin izlediği yoldur!...
Bunlar -yani Mısır’lı „devrimciler“- her ne kadar bir seçimle zaferlerini taçlandırmış olsalar da, sürecin henüz daha kalıcı bir şekilde “Tarihsel uzlaşma” zemininde demokratik parlamenter bir zemine oturmadığını, yaşanılanın özünde halâ islamcı ideolojinin önderlik ettiği bir geçiş dönemi süreci olduğunu dikkate almadan -bütün demokrasi güçlerinin oy birliğiyle oluşan demokratik anayasal bir platform ortaya çıkmadan- tek başlarına iktidarı alarak yola devam etmek istediler..Sonuç ortada!..(Dikkat, buradaki "demokrasi güçleri" kavramı -bizde olduğu gibi- farklı görüşlere, yaşam biçimlerine sahip oldukları halde Devlet sınıfına ve darbeciliğe karşı olan herkesi kapsıyor..)
Suriye’yi, Libya ve Yemen’i falan hiç saymıyorum. Buralarda olup bitenler ayrı bir konu, bunu daha önce ele almaya çalışmıştık!..”
”İkinci yol ise, Tunus’da Gannuşi'nin önderligini yaptığı "uzlaşmacı" yoldur!..
Buradaki kilit kavram o "Tarihsel uzlaşma” kavramı tabi!.. Kimle, neyle uzlaşmıştı acaba Gannuşi ve onun-yani Tunus’un „devrimci“ güçleri?.. Eski statükoyla uzlaşarak ona teslim olunmadığı açıktı!.. Sanıyorum, uzlaşının çerçevesini demokratik parlamenter sistem ve herkesin katıldığı bir süreçle hazırlanan -böyle bir sistemi temel alan- yeni bir anayasa oluşturdu.. Böylece, herkesin eşit haklarla siyaset yapabildiği, ileriye doğru ucu açık yeni bir platform ortaya çıkıyordu... 217 kişilik parlamentoda, 200 kişinin evet oyu verip birbiriyle kucaklaşarak kabul ettiği anayasayla birlikte yeni bir süreç başlıyordu Tunus’da!..“
”Türkiye’ye gelince;
Türkiye'deki süreç de özünde aynıydı aslında.. Yani, Türkiye’de yaşanılan da zamana yayılarak gelişen bir burjuva-halk devrimi süreci idi; ama tabi Türkiye’de Mısır’a ve Tunus’a göre çok daha fazla gelişmiş bir kapitalizm vardı.. Ve, 12 Eylül 2010 Referandumu’yla birlikte devrimin birinci aşaması bizde tereyağından kıl çeker gibi barışçı- parlamenter bir zeminde tamamlandı; ama nedense Türkiye bir türlü o “ikinci aşamaya” geçemedi! Civciv kabuktan çıkmasına çıkmıştı belki ama, bir türlü kendi yolunda gitmeyi beceremiyordu! Devrimin jakoben ruhu kabuk kırıcılığa o kadar alışmıştı ki, şimdi 7 Haziran seçimine giderken aradan neredeyse 5 yıl geçti, ama halâ kabuk kırıcılıkla uğraşmakla vakit geçiriyoruz!!..”
Sonra şöyle devam etmişiz:
“Bu açıdan bakınca ne yapılması gerektiği de açıktır sanırım: „Hemen şimdi, Yeni Türkiye’den yana olan herkese, darbeciliğin her türlüsüne (ittihatcı, Kemalist biçimine de, İslamcı paralel Devletçi şekline de) karşı olan bütün toplumsal kesimlere-sınıf ve tabakalara, sivil toplum örgütlerine demokratik parlamenter sistemi temel alan yeni bir anayasanın hazırlanması için çağrı yapılmalı, en kısa zamanda bugün içinde bulunduğumuz anlamsız kutuplaşmaya bir son verilerek tarihi bir uzlaşma için herkes kollarını sıvamalıdır“...
„Burada tarihi uzlaşmadan kasıt, hiçbir şekilde eski ile yeniyi, eskinin güçleriyle yeninin güçlerini uzlaştırmak değildir!! Bugüne kadar -hatta bugün, şu an bile- bir yanlarıyla, eski paradigma içinde birbirleriyle kıyasıya mücadele içinde olsalar da, diğer yanlarıyla, maddi varoluş koşullarını 21. yüzyılın küreselleşme koşullarına uygun olarak „Yeni Türkiye konsepti içinde yeniden üretebilen herkesin ortak bir zeminde biraraya gelebilmesidir tarihsel uzlaşma...”
Peki ne oldu sonra? 30 Mart’ı 10 Ağustos takip etti ama bir türlü bu “çağrı” ruhu oluşmadı. Tam tersine, “Türk tipi bir başkanlık sistemiyle” uğraştık bu arada. Bir de “Kürt sorunu falan yoktur” diyerek eldeki kazanımları da heba ettik!... Sonuç 7 Haziran oldu!... Gerçekten, ne istediğini çok iyi bilen devrimci bir halkımız var bizim!...
AK Parti CHP Koalisyonu neden günün koşullarına uygun bir “uzlaşma” zeminidir...
Evet, şu anın gerçekliği içinde görünen en sağlıklı çözüm yolu bir AK Parti-CHP koalisyonudur. Böyle bir girişim, yeni bir anayasa yapımı etkinliğine paralel olarak (bu aşamada CHP yeni bir anayasa yapımına karşıyım diyemez!) , Kürt Sorunu’nu da içine alan yeni bir toplumsal sözleşme çağrısı (gene bu aşamada CHP, AK Parti ile girişilecek bir işbirliğinde onun gerisinde kalarak çözüm sürecine karşı olduğunu da söyleyemez!), HDP’yi ve bütün diğer Kürt sivil toplum potansiyelini de içine alacak, iki parti arasında imiş gibi görünen koalisyon gerçekte -bu aşamadaki güçler dengesine özgü- “tarihsel bir uzlaşmanın” zemini haline gelecektir…
Dikkat ederseniz, son iki yıldır yazılarımda hep yeni Türkiye’nin kuruluşuna ilişkin yeni bir toplum sözleşmesinin ancak burjuvazinin ve işçi sınıfının -çalışanların birliği- ittifakı zemininde mümkün olabileceğini söylemeye çalıştım. Türkiye’nin zamana yayılarak gelişen bir burjuva devrimi sürecinde devrimin birinci aşamasını geride bıraktığını, ikinci aşamanın yeninin kuruluşu aşaması olduğunu, bunun ise ancak;
1- varoluş koşullarını küresel dinamiklerle birleştiren, modern üretici güçler olarak burjuvazinin ve başta işçi sınıfı olmak üzere çalışanların birliği zemininde,
2-tarihsel olarak oluşan bütün kültürel kimlikleri kucaklayarak, adeta bir Doğu-Batı buluşması zemininde mümkün olabileceğinin altını çizmeye çalıştım.
Benim bu söylediklerim birçok kişi için hep hayal gibi geldi!… Düşünün, o kavga, kutuplaşma ortamında siz „tarihsel uzlaşmadan“ bahsediyorsunuz!!.. En yakınımdakiler bile anlayamadılar bu duruşu… Ama görüyorsunuz, 7 Haziran’da halkımız „ben anlıyorum, hem de çok iyi anlıyorum“ dedi ve noktayı koydu!..
Bakın, TÜSİAD’dan sonra MÜSİAD’da bir AK Parti-CHP koalisyonu istiyor!
Bunu şöyle de ifade edebilirdik: Eskinin Devletçi büyük burjuvaları ve Anadolu burjuvaları en nihayet kendi aralarındaki sınıf içi çelişkileri bir yana bırakarak daha büyük çıkarları için yeni bir toplumsal uzlaşma zemininde biraraya gelmenin kaçınılmaz olduğunu ilan ediyorlar…
Cansu Çamlıbel’in MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’la yaptığı röpörtajda şöyle deniyor: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29346308.asp
„Son aylarda TÜSİAD’la kamuoyu önünde yaşadıkları gerilimler bir yana, iki kurumun 7 Haziran sonrasında oluşan yeni siyasi denklemden çıkması gereken formüle ilişkin analizleri oldukça benzeşiyor. MÜSİAD Başkanı Nail Olpak ile Ankara temaslarının ardından İstanbul’da buluştuk. Seçim sonuçlarına ilişkin teşkilat içinde yaptıkları samimi analizleri paylaşmaktan kaçınmadı. AK Parti’ye yakın duruşlarına rağmen yolsuzluk iddiaları, Cemaat ile ilişkiler gibi dikenli alanlarda sözünü sakınmadı.
- MHP’ye ne oldu?
Telefonuma ilk çıkan MHP’ydi “Genel Başkanımıza iletelim. Bir yoğunluk içindeyiz, biz sizi arayacağız” dediler. Şu ana kadar oradan bir geri dönüş olmuş değil.
- TÜSİAD ile görüştüler ama değil mi?
Görüştüler. TOBB ve diğer grupla da görüştüler. İlk olarak Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemizin etkisi var mıdır, inanın bilmiyorum.
- Tura çıkarken TÜSİAD ve TOBB’un sizinkine benzer bir girişim içinde olduğunu biliyor muydunuz?
Hayır bilmiyorduk. Kendi aramızda bir koordinasyonumuz olmadı. Herkes kendine göre bir yol tutturdu, öyle gitti.
- Sizin tabanınızın da ‘Belki daha zor ama daha kapsayıcı ve uzun ömürlü olabilir’ diye düşündüğü AK Parti-CHP koalisyonu anlıyoruz ki TÜSİAD içinde de favori formül. Ama bunu açık açık dile getirmediler henüz.
En açık dile getiren biz olduk (gülüyor).
- Bu formülün savunucuları sadece ekonomik istikrar için değil son yıllarda kutuplaşan toplum kesimlerinin birbirine yaklaştırılması ve gerginliklerin giderilmesi için en ideal formül olduğu görüşünde. Katılır mısınız?
E bakın bizim ifademiz de çok farklı değildi. ‘Zor ama tabanı daha geniş ve uzun ömürlü olabilir’ şeklindeki tespit aynı şeyi ifade ediyor bana kalırsa…“
Peki ya işçi sınıfı, o nerede? Onlardan niye hiç ses yok!
Aslında yıllardır bu sorunuz cevabını arıyoruz, öyle değil mi!!.. Benim vardığım sonuç şu oldu: TÜSİAD nerede duruyorsa şimdiye kadar işçi sınıfımız da orada durdu!... Ama sadece işçi sınıfı mı?; onu temsil ettiğini söyleyen „solcu sendikalar“ ve diğer „solcu“ örgütler de şimdiye kadar TÜSİAD’la aynı yerde durmadılar mı! (Hay Allah, kırk yıl düşünsem akıl edemezdim; ne dersiniz, eski „solcu“ yol arkadaşlarıyla da yakınlaşıyor muyuz ne!!..) Bu nedenle, TÜSİAD’ın duruşunu onları da içine alacak yeterli bir duruş olarak kabul edebiliriz sanıyorum!... Bunun neden böyle olduğunu daha önceki çalışmalarda yeteri kadar ele aldığımız için işin bu yanını uzatmıyorum. İsteyen örneğin şu linke bakabilir:
Ne dersiniz çok mu iyimserim!! Şunu unutmayın, devrimin ikinci aşamasına giden yol bir şekilde „tarihsel uzlaşmadan“ geçiyor… Türkiye gibi iki farklı kültürün, farklı birçok etnik kimliğin bir arada yaşamak zorunda olduğu bir ülkede bunun başka yolu yoktur!..
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023