Murat AKSOY
Katil, Hrant’la beş-on dakika konuşsaydı, onun kullandığı Türkçe’nin daha çok Anadolu olduğunu, konuşmasına yansıyan geçmişin acılarını ve kendisinden daha çok Türkiye aşığı biri olduğunu fark edip yeniden düşünebilirdi.
Hrant Dink beklenmedik(!) bir anda, İstanbul’un en kalabalık caddesinde vuruldu. Taksim’den Osmanbey’e trafiğin en yoğun olduğu ve otobüs durağının 15-20 metre ilerisinde Sebat Apartmanı’nın önünde arkadan açılan 4 el ateşle. Katil hem yaya hem de araç trafiğinin en yoğun oluğu bu caddeden elini kolunu sallayarak uzaklaştı. Ve ardında yüzüstü yatan, sağ ayakkabısının altı delik 53 yaşında bir demokratı bırakıp gitti. 18-19 yaşında olduğu söylenen katil, Hrant’ın belki sadece resmini görmüştü, kendisini görmemiş ve konuşmamıştı belki de. Çünkü eğer katil, Hrant’la çok değil 5 ya da 10 dakika konuşsaydı, onun kullandığı Türkçe aksanının kendi kullandığı aksandan daha öz Türkçe olduğunu, konuşmasına yansıyan geçmişin acılarını ve kendisinden daha çok Türkiye aşığı biri olduğunu fark edip yeniden düşünebilirdi. Belki o zaman kendisine anlatılanların gerçekliğinden kuşku duyabilirdi. Ama o da bütün piyonlar gibi, sadece şartlanmış olarak yapması gerekeni yaptı ve tanımadığı belki düşüncelerini bile bilmediği Hrant’ı alçakça katletti.
Ama suç onun mu? Değil. Suç, Hrant’ı ve onun gibi düşünen sivili demokrat, özgürlükçü insanları son birkaç yıldır kamuoyunda, “Misyoner çocukları”, “Soros’un çocukları”, “AB uşakları”, “bölücüler” gibi sıfatlarla toplumun gözünden düşürmeye çalışanların. Ki ne diyordu son yazısında Hrant, “her seferinde ‘Türk düşmanı’ olarak biraz daha meşhur ediliyorum. Ne yazık ki artık eskisinden daha fazla tanınıyorum. ‘A bak, bu o Ermeni değil mi’ diyen bakışları daha çok hissediyorum”. Evet o bakışların sahipleri değil mi, daha bir yıl önce Etyen Mahçupyan’a Karaköy alt geçidinde bıçak çekenler. Peki ne istiyorlar? Hrant’dan, Perihan’dan, Murat’tan, Orhan’dan ve diğer sivil, demokrat ve özgürlükçülerden ne istiyorlar? Hrant, Perihan, Murat, Orhan ve diğerleri sadece daha sivil, daha özgür, daha demokrat bir Türkiye istiyor. Emin olun ki, kendileri için bir şey istemiyor bu insanlar. Dünkü gazetelere bir kez daha bakın, Hrant’ın üstü örtülmüş cesedine. Sağ ayakkabısına iyi bakın, ayakkabısı delik bir demokrat o. Kamuoyuna sunulduğu gibi ne misyoner, ne Soros’un çocuğu ne AB uşağı. O sadece bir Türkiyeli.
BURADA ERMENİ, ORADA TÜRK
Geleneksel olarak her yıl Nisan ayı yaklaştıkça Ermeni meselesi dış siyaset aracı olarak Türkiye’yi sıkıştırmak için kullanılır. Ancak son iki yılda farklı bir gelişme oldu. Bu kez Türkiye meseleyi içerde konuşmaya başladı. Konuşmak isteyenler bunun Türkiye’nin iç meselesi olarak tartışılmasını, hataları ve sevapları ile konuşulmasını; Hrant’ın deyimiyle bir “helalleşme” yaşamasını istiyorlardı. Bunun için Ermeni konferansı düzenlenmek istendi ancak bir gün kala Adalet Bakanı düzenleyenleri Türkiye’yi arkadan hançer saplamakla itham edip, konferansın ertelenmesini sağladı. Düşünceyi ertelemek güçtü, nitekim konferans Eylül ayında gerçekleşti. Ve o konferansa Hrant ne söylemişti biliyor musunuz, bu topraklarda gözü olduğunu söylemişti. Bu topraklarda gömülmek için gözü olduğunu Sivas’ta doğup Fransa’ya göç etmek zorunda kalan Ermeni bir yaşlı kadınının hatırasından anlatmıştı; “Birkaç yıl önce Sivas’tan yaşlı bir Türk’ün kendisini telefonla arayarak, köylerinde bir Ermeni kadının öldüğünü belirterek yakınlarını bulmasını istediğini söyledi. Yakınlarını buldum ve giderek anlattım. Kızı bana annesinin Fransa’da yaşadığını, zaman zaman Türkiye’ye gelip İstanbul’a hiç uğramadan doğduğu köye gittiğini anlattı. Yaşlı kadın sonunda kadın her sene ziyaret ettiği memleketi Sivas’ta öldü. Kızı Sivas’a cenazeyi almaya gitti ve oradan beni telefonla aradı. O’na, ‘Ne yapacaksın cenazeyi buraya mı getireceksin?’ diye sorduğumda, bana, ‘Buradaki amca’ deyip ağlamaya başladı. Amcayı telefona aldım, ‘Niye O’nu üzüyorsun?’ diye sordum. Amca bana, ‘Ben hiçbir şey demedim, sadece sen bilirsin ama bırak annen burada kalsın, su çatlağını buldu’ dedim deyince ben de artık çöktüm. Evet itiraf ediyorum. Ermenilerin bu topraklarda gözü var ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların dibine girmek için.” Sizce Hrant’ın bu topraklara sevgisi bizden daha mı az?
Ermesi meselesi bağlamında son iki yılda yaşanan süreç iki ismi, Hrant Dink ve Etyen Mahçupyan’ı hem kimlikleri hem de pozisyonları bağlamında öne çıkardı. Ama bu insanlar için durum o kadar kolay değildi. Çünkü onlar Türkiye’de Ermeni, Ermeni Diasporası’na Türk’tüler. Dışarıda Türkiye’yi sonuna kadar savundular, içerde düşüncelerini açıkça ifade edebilmenin mücadelesini verdiler. Birlikte katıldıkları bir TV programında neredeyse tehdit edilmedikleri kaldı. Onlar ne yazık ki dertlerini çok az insana anlatabildiler. Bu satırların yazarı olarak kendimi şanslı sayıyorum. Çünkü hem Hrant’la tanışmış, sohbet etmiş onu yakından tanımış biri olmanın hem de Etyen’le tanışmanın ötesinde birlikte çalışma, seyahat etme, uzun uzun konuşma, Adana, İzmir, Diyarbakır, Trabzon’un salaş lokantalarda yemek yeme ve onun demokratlığını, düşünce yapısını kendine rehber edinmiş biri olmaktan gurur duyuyorum.
KOMPLO ÇOK UZAKTA DEĞİL
Belki de tam bu yüzden şimdi, sivil, demokrat ve özgürlükçü bir ülke için daha çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Şimdi önümüzdeki hedef öncelikle sivil, demokrat, özgür bir Türkiye’nin önündeki barikatları kaldırmak olduğunu düşünüyorum. Siyasetin sivilleşmesi, yasaların sivilleşmesi, demokrat ve özgür bir Türkiye için daha çok talep etmeli ve siyasete daha çok katılmamız gerektiğini düşünüyorum Hrant’ın öldürülmesini bir komplo ile okumak mümkün. Bunun için çok gerilere gitmeyelim. Geçtiğimiz yıl CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Danıştay saldırısı sonrasında mealen şöyle demişti; Türkiye’de siyasi cinayetler dönemi yeniden başladı. Evet geçtiğimiz yıl önce Cumhuriyet gazetesine yapılan art arda iki saldırı ardından Danıştay düzenlenen baskın sonrasında gözler hükümet çevrilmiş ve cenazede hükümet üyelerine yönelik fiziki tepkiler kamuoyuna açık biçimde yansımıştır.
Bu dönemde yazdığım yazıda konuyla ilgili bir tehlikeye dikkat çekmiş ve şu satırları yazmıştım. “… şu çok açık ki, Cumhurbaşkanlığı için temel kriter “kimlik” yani “Laik/Türk” olmasıdır. Yani cumhurbaşkanı laik kesimden olacak ve erkek olacaksa da eşi de modern yani başı açık olacaktır. Sistemin bu konuda dikkate alacağı tek referans bu olacaktır. Ve zaman daraldıkça bu yöndeki çağrılar yükselecek ve bu çağrılar AK Parti tarafından cevapsız kaldıkça da istemediğimiz manzaraları daha çok göreceğiz. Bu durumda yaşanacak olan yeni bir 28 Şubat mı, yoksa post-postmodern bir darbe mi ona sonra ad vereceğiz.”. Ve bu sürecin esas taşıyıcılarının CHP’nin başını çektiği Cumhurbaşkanlığı seçimlerini rejim tartışması olarak sunanlar olduğunu ifade etmiştim.
Şimdi başka bir noktadayız. Geçtiğimiz yıl ile bugünü karşılaştırdığımızda değişen bir şey var mı diye sorduğumuzda, buna vereceğimiz cevabın evet olacağı açıktır. Karşımızdaki manzara her zamankinden daha karışıktır. İç siyasette Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yol açtığı gerilim ne yazık ki dinmiş değil. Aynı şekilde dış siyasette genel olarak Irak ve özel olarak da Kuzey Irak, Kerkük eksenli tartışmalar karışıklığı daha da arttırmıştır. Ve bu dönemde yaşanacak bir provakasyon hükümeti daha da zorda bırakablilir. İşte Hrant’a yönelik cinayet biraz bunu hatırlatması açısından komplo teorilerini anmamıza yol açmıştır.
Biliyoruz ki Hrant yakın çevresine Türkiye’den temelli ayrılmasa bile en azından Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde gitmesinin iyi olacağını, çünkü ülkeye yönelik provokasyonlar olabileceğini ve kendisinin de hedeflerden biri olabileceğini söylemiştir. Kim bilir belki de tam bu konuda karar vermek üzereyken öldürüldü Hrant. Siz olsanız bu manzara da komplo aramaz mısınız?
AK PARTİ’NİN GÖREV VE SORUMLULUĞU
Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra sivil, demokrat, özgür bir Türkiye isteyenlerin gözü hükümette. Çünkü hükümet her zamankinden daha dikkatli davranmalı, katil ve varsa arkasındaki güçlerin yakalanması için daha fazla çaba göstermeli. AK Parti’ye düşen sadece katili ve arkasındakileri yakalamak değil tabi. Daha sivil, demokrat ve özgür bir Türkiye için bazı somut adımlar atmak. Başbakan’ın ilk adımı Hrant’ın cenazesine katılmak ve TCK’nın 301. maddesinin kaldırılması olabililr. Sonraki adım kendi içindeki demokratlığı tescil edecek şekilde bir iç temizlik yapması ve topluma söz verdiği özgürlükleri yerine getirmesidir. Çünkü AK Parti şunu bilmelidir, Türkiye’de hızlı bir cepheleşmeye doğru ilerliyor. Bir tarafta sivil, demokrat ve özgürlükçü Türkiye isteyenler var, diğer tarafta ulusalcılık adıyla milliyetçiliği savunanlar var.
Yani bir tarafta özgürlük, diğer tarafta güvenlik var. AK Parti bu sarkaçta yerini bir kaz daha düşünmelidir. Güvenlik adına özgürlüğü feda etmemelidir. Çünkü bilmelidir ki güvenlik anlayışın “ilk kurbanı” kendisi, sivil, demokrat, özgür bir ülkede “ilk kazanan” kendisi olacaktır..
Son olarak herkes şunu bilmelidir; demokratlar, sivil ve özgür bir ülkede yaşamak istiyorlar. Onların ne ülkeyi bölmek ne de satma niyetleri var.
Not: Bu yazı 21 Ocak 2007 tarihinde Yeni Şafak’ta yayınlanmıştı
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018