Murat AKSOY
Bugünlerde Türkiye’nin en büyük korkusu İdlib' yapılacak bir operasyon. Abdülkadir Selvi’nin deyimiyle; “Türkiye’nin eli yüreğinde.” Çünkü olası bir operasyonda Türkiye’ye başlaması muhtemel yeni ve büyük bir göç dalgası söz konusu.
olarak kabul ediyor.
ABD bu operasyona görünürde mesafeli dursa da, engellemek i
ABD-RUSYA’NIN ORTAK OLDUĞU NOKTA
İsterseniz bu noktada bir ayıklama ile devam edelim.
Rusya ve ABD, Suriye’nin geleceği konusunda farklı noktada dursalar da ortak oldukları konu, Radikal İslamcı grup, hareket, görüş ve yaşam tarzına izin vermedikleridir.
Bunun için her iki ülke için de seküler Kürtler vazgeçilmezdir.
ABD, Suriye’nin gelecekte federatif olmasını savunurken, Rusya Kürtlere belli özerkliklerin verildiği Esad liderliğinde bir üniter Suriye’yi savunuyor görünüyor.
Bu tablonun görünmez ülkesi İran ise, ülkede elde ettiği kazanımları, Rusya ve Türkiye’yle işbirliği sürecine girerek meşrulaştırma ve koruma çabasında.
Rusya, başından beri Esad’ı destekleyerek bölgede var olan nüfuzunu güçlendirirken, ABD ile ilişkileri gerilen Türkiye’yi yanına alarak kendi açısından stratejik hamle üstünlüğü elde edeceğini düşündü.
HEM ESAD’A HEM KÜRTLERE KARŞI
Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonu ise daha karmaşık. Başından bu yana Esad karşıtlığını gizlemeyen siyasi iktidar, bu süreç i
Nitekim ABD ile olan gerilimli ilişkinin önemli bir nedeni de ABD’nin Suriye’de Kürtlerle olan yakınlığı. Ama unutmayalım ki, ABD kadar açık olmasa da Rusya da Kürtlerle yakın.
Siyasi iktidar Astana Süreci’nde Rusya ve İran’a yakınlaşmasını ABD’ye karşı koz olarak kullanmak kadar, Suriyeli Kürtlerin ülkedeki nüfuz alanını daraltmak istedi. Türkiye, ABD’nin açıkça desteklediği Kürtlerin alanını daraltmak için Esad’ın garantörü olan Rusya ile yan yana geldi.
KARMAŞIK SATRANÇ
Görüldüğü gibi karşımızda, her ülkenin ulusal çıkarını maksimize etmek istediği bir Suriye satrancı var.
Bu satrançta her ülkenin gücü, ahlaki olarak haklı olmasına değil, siyasi olarak güçlü olmasına bağlı.
Türkiye, Suriye savaşının ilk döneminde ABD’nin başını çektiği Batı’nın parçası iken, Suriye ve Irak’ta ortaya çıkan radikal İslamcı gruplarla birlikte Batı’ya mesafe aldı.
Ama gelinen noktada bir tercih yapmak durumunda.
Bugün yapılacak Tahran Zirvesi’nde Türkiye, Rusya ve İran yine "yan yanayız" pozu verseler de, sahada işler ne yazık ki, bu fotoğrafın gösterdiğinden farklı gelişecek.
Bu üç ülke, Suriye’nin geleceğinde ortak fotoğrafta olsa da, ger
HAKLI KORKU
Bugünlerde başlaması düşünülen İdlib operasyonu, bölgede bulunan radikal İslamcı savaşçılar kadar, savaştan kaçıp bölgeye sığınan 2,5-3 milyona yakın sivilin de yaşadığı bir bölgeye yönelik olacak. Bu siviller, uzunca bir süredir El-Kaide’nin bir türevi olan Hayat Tahrir el-Şam (HTS) yönetimi altında yaşıyor.
Bu açıdan siyasi iktidarın “elinin yüreğinde olması” anlaşılabilir. Bugün yapılacak zirvede siyasi iktidarın tek gündem maddesi bu operasyonu ertelemek olacak gibi görünüyor.
Görünen o ki, ABD operasyon konusunda bazı sınırlar çizse de (kimyasal silah kullanma gibi) ’de bu operasyona karşı çıkmayacak görünüyor.
Burada bir kez daha, siyasi iktidarın Suriye konusunda başından bu yana izlediği yanlış politikaya geliyoruz.
GERÇEKLE YÜZLEŞME ZAMANI
Başından bu yana iktidarın, siyasi olarak “Esad gitsin, bize yakın olanlar gelsin” pozisyonu yanlıştı. Bu yanlışın bedelini ülke olarak ödedik, ödemeye devam ediyoruz.
Başından bu yana, siyasi iktidar, ülkede iç barışının sağlanmasına katkı sunmak yerine, bu savaşta bir taraf olmayı seçti. Suriyelilerden daha çok Suriyeli olmayı seçti. Bunların hepsi yanlıştı. Bu politikalar iflas etti.
İdlib’e yönelik operasyon bu politikanın iflasını bir kez daha göstermekten başka bir şey olmayacak. Bir kez daha şunu gördük ki, Esad Rejimi ve Rusya kazandı. Ülkenin parçası olan Kürtler, siyasi olarak varlıklarını sürdürmeye devam edecekler.
Şimdi şapkayı öne koyup düşünme ve gerçekle yüzleşme ve gerçeğe dönme zamanı.
Bu noktada siyasi iktidar için en rasyonel çözüm, Esad karşıtlığından kurtulup, Suriye gerçeklerini kabullenerek, iki ülke arasında Barış için adım atmaktır. Aksi takdirde Türkiye, Esad’la barışmaya daha çok taviz vererek oturmak zorunda kalabilir.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018