Murat BELGE
Devlet Bahçeli’nin herkesi şaşırtan bir atak yaparak araladığı kapıda bir trafik başladı gibi görünüyor. Kürt kesiminden ilk tepkiler gelmeye başladı. Selahattin Demirtaş bu sürece sonuna kadar destek vereceğini açıkladı. Demirtaş’ın şu andaki konumunu (daha doğrusu on yıla yaklaşan bir süreden beri devam eden konumunu) düşündüğümüzde “bravo!” dedirtecek bir tavırla karşı karşıya olduğumuzu söylemek gerekiyor. Ama onun temsil ettiği değerler çerçevesinde bunu yapması şaşırtıcı değil. Onun bu tavrının DEM çevresinde de yankılanması gene şaşırtıcı değil; partinin ayırt edici özelliği barışçı çözüm konusundaki ısrarlı tavrı. Bu partide üye olan ya da bu partiye oy veren herkes aynı kararlılıkla bu tavrı benimsemiyor olabilir, ama partinin kendisi tutarlı.
Asıl merak konusu olan DEM değil, Kandil. Oradan da gelen tepkilerin olumlu olduğu söyleniyor. Öyle olduğu görülüyor da. Bu herhalde çoğumuz için şaşırtıcı oldu: Öcalan “PKK kendini feshetmelidir” diyor; örgütün sorumlu yöneticileri olarak bildiğimiz kişiler de “Olur, feshedelim” diyorlar. Bu kadar kolay bir biçimde olur muydu böyle bir olay?
Ama bu süreç başlayalı hızlanan hayat içinde her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Öğrenilmesi en önemli konulardan biri, bütün bu olayın çok da kısa sayılmayacak bir süredir görüşülüyor olması. Devlet Bahçeli çıkışını yaptığında ve bizi şaşırttığında “Neye güveniyor da ‘Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun’ diyecek kadar ileri taleplerde bulunabiliyor?” diyorduk. Şimdi Bahçeli’nin bu taleplerle konuyu önümüze koymadığını, konunun bir süreden beri tartışıldığını, Bahçeli’nin çıkışının bu tartışmalarda belirli bir aşamaya gelmesi üzerine yapıldığını anlıyoruz. Bu tartışmanın içeriği, gidişatı v.b. hakkında hiçbir şey bilmiyoruz çünkü gizli tutulmuş. Ama belli ki epey mesafe alınmış.
Ancak elde edilen sonuçların ilgili herkesi mutlu eden şeyler olduğunu sanmıyorum. Böyle durumlarda bu türden geniş anlaşmalar olmaz. Kırk yıldır devam eden bu çatışma ortamında “Artık yeter” diyecekler bulunacaktır elbette. Ama çeşitli şekilde beklentilerine karşılık bulamayanlar muhtemelen daha kalabalık olacaktır. Kırk yıl, dile kolay. Neredeyse bütün bir ömür! Bu süre içinde ve bu ortamın koşulları çerçevesinde insanlar kendilerine bir konum yaratacaklar ve bu konumu terk etmek istemeyeceklerdir. Silahlı mücadele ortamları özellikle “tiryakilik” yaratır. Dolayısıyla, şimdi Abdullah Öcalan’ın çağrısına olumlu cevap verenlerin varlığı aldatıcı olmamalı. Çok da uzun olmayan bir zaman içinde “Öz PKK”, “Hakiki PKK” tarzı adları olan çeşitli örgütler karşımıza çıkarsa çok fazla şaşırmayalım. Hayal kırıklığına da kapılmayalım derim.
Bu sorun yalnız “Kürtler Cephesi”nde olacaklara bağlı değil elbette. Orada “Hayır! Savaşa devam!” diyecekler çıkacaksa burada da böyleleri haydi haydi çıkacaktır—çıkmaya başladı bile.
Ayrıca sürecin mimarları ne tavır alacak, “barış” dedikleri şey ne menem bir “barış”tır (kayyum rejimi midir, sözgelişi?), asıl belirleyici olaylar burada oluşacak. Şu anda iktidarda olan, yani bu görüşmeleri buraya kadar getiren kadrolar “barış”la ne kadar barışıklar? Şimdiye kadarki performansları bu alanda çok başarılı, hatta çok “istekli” oldukları izlenimini vermiyor. Bu konu onların bambaşka gelecek planlarına hizmet edecek bir manevra alanı olmasın sakın!
Karamsar lakırdılar etmeyelim. “Onlar böyle bir şey yapamaz, boşuna umutlanmayalım” havasına girmeyelim. Ama tabii böyle olumsuz tepki göstermeyelim derken olmadık beklentilere de kapılmayalım. Bu konu kendisi öyle kolay tarafından çözülecek bir konu değil. İnişi çıkışı da az değil. Kısa vadede barış taraftarlarının yüzünü güldürecek gelişmeler olmasa da, “barış” üstüne söylenecek bütün olumlayıcı sözler, bir yerlere oturuyor, daha olumlu bir geleceğin mümkün olduğu inancına katkıda bulunuyor.
Bugünlerde yazı yazmaya devam edeceksek, ne yazacağımız belli oldu.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025