Murat BELGE
Gene kanlı bir olay… Dört ölü…
Medya genelde “Katliam” kelimesini başlığına koyarak yapmış haberini. Dört kişinin öldürülmesi feci bir olay ama “katliam” demesi de abartılı. Kavramların içi boşalıyor bu tür abartılı bir dil kullanınca.
Öte yandan, olan şeyin ne olduğunu doğru düzgün anlatan yok. Katilin “FETÖ”den olduğunu söyleyen ya da imâ edenler var; ama olayın kayda geçmiş evveliyatında bilinen olgu da bu adamın çok sayıda insanı “FETÖ’cü” diye ihbar etmiş olması.
Bu ihbarlarla zarara uğrayanlardan biri de katilin kesinkes “FETÖ’cü” olduğunu söylüyor. Yani ortada bir “FETÖ” var ama kimin oradan olduğu belli değil.
Bir süredir biçimlenmekte olan siyasi konjonktürün artık olağanlaşmış hali bu. “Ben, Ali’den hoşlanmıyorum” gibi bir cümle kurmuyoruz; “Ali ‘FETÖ’cüdür” diyoruz. Kötü olan her şey FETÖ’den. Bu da kavramın içini boşaltma sonucunu veriyor.
Bu cinayetleri işleyen kişinin aklının pek fazla yerinde olmadığı söyleniyor (ve anlaşılıyor.) Ama bu yapılan işin siyasetten büsbütün bağımsız olduğunu da göstermiyor sanırım. Bütün bu “FETÖ’cü” edebiyatı bağımsız olmadığını gösterirken katilin yaptığı bilinen işler de bu adamın siyasetin neresinde durduğuna işaret ediyor. O öyle bir yerde duruyor diye “orayı” cinayetten sorumlu tutmak anlamlı değil. Gene de, epey, bir süredir tartıştığımız, eleştirdiğimiz “siyasi atmosfer” konusu bu olayın içinde kendini belli ediyor.
Düşmanlar, komplolarla dolu bir ortam; anlaşamadığın kişiyi derhal “ötekileştirme”, “kriminalize etme”, “düşman ilân etme” furyası ki, bu başından beri topluma en tepeden pompalanan bir tavır ve bir eylem biçimi. Geçen gün popülizm bağlamında mafioso davranışlardan söz ederken “kendi adaletini kendi sağlayan” prototipe de değinmiştim. Şimdi bu somut olayın kahramanının yaptığı da bu: Birilerine şu ya da bu nedenle kızıyor; ihbarları sonucu hakkında dava açılan düşmanlarının onun istediği cezalandırılmadığını görerek sinirleniyor. Sorunu kendisi çözmek üzere tabancasını kuşanıp yola çıkıyor.
Ancak bu bir “ilk” değil. “Gezi” protestolarını kendi eliyle cezalandırmaya kalkışanı, vitrinini koruyan ve bilmediğimiz kaç olayın eylemesi kişiler var. “Özendirme”nin ötesinde, “doğru dava” için böyle işler yapanların bir biçimde korunacağına dair bir inanç da söz konusu.
Son birkaç yıldır yaşadığımız hayatta ha bire aynı şeyler olduğu için biz yazanlar da aynı şeyleri yazıyoruz. Bu gidiş son derece tehlikeli diyoruz (“Sakim” diyeceğim ama anlaşılmaz.) Eğer varılmak istenen nokta bu toplumun bir yarısının diğer yarısını boğazlayacağı yere gelmekse, diyecek bir şey yok.
Çünkü tutulan bu yol oraya götürür. Ama sorunlarını konuşarak, danışarak çözme olgunluğuna erişmek istiyorsak, yaratılan bu atmosferden öyle bir hedefe varılamaz. Niyetiniz trenle Kars’a gitmekse, İzmir’e değil, Kars’a giden bir trene binmelisiniz. Bu kadar basit. Bizim şu an bindiğimiz tren “barış”a doğru gitmiyor. Bu trenin gidip gideceği yer daha fazla gerilim, dolayısıyla daha fazla kutuplaşma, dolayısıyla daha fazla hoşgörüsüzlük, daha fazla düşmanlık, dolayısıyla daha fazla çatışma, daha fazla şiddet.
Bunun sonu yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025