Son günlerde Düzce Valiliğinde basına yönelik garip şeyler oluyor.

3 Ağustos 2012 tarihinde Valiler kararnamesi ile Düzce Valisi olan Sayın Adnan Yılmaz’ın, yerel basına sansür olarak algılanabilecek yeni bir uygulaması ile karşı karşıyayız.

Vali Yılmaz, ilimize geldiği günden bu yana yerel basın olarak gittiği, gezdiği, incelediği her şeyi haber yaptık. Düzce’nin geleceğini ilgilendiren her konuda yaptığı açıklamaları en geniş bir biçimde gazetemizin sayfalarında haber yapmaya çalıştık, hala çalışıyoruz…

Lakin…

Sayın Yılmaz, Düzce Valiliğine bağlı ilçe kaymakamlarına, görevde bulunan il ve ilçe kurum müdürlerine 1 Ekim 2012 tarihli bir yazı ile genel bir talimat vererek, basına bilgi verilmesini, açıklama yapılmasını yasakladı.

Biz de dahil olmak üzere meslektaşlarımız yapılan uygulamanın yanlış olduğunu bildirdik. Sayın Yılmaz’ın bu kararı almasında temel gayesinin tek yerden açıklama yapılması ve bilgi kirliliğinin yaşanmaması olduğu ifade edildi.

Devlet, ilçeye gönderdiği kaymakamına güvenmiyorsa, hele hele bürokratına hiç güvenmiyorsa neden atama yapar!?

Bir ilçeye atanan kaymakam; müdürlük koltuğunu işgal eden bir bürokrat,  gazeteciye hangi bilginin verilip hangisinin verilmeyeceğini bilmiyorsa o koltukta niye oturur!?

Sayın Adnan Yılmaz!

Çağımız Facebook ve Twitter çağı, sizin geri getirmeye çalıştığınız  “ telgrafın telleri “ dönemi yıllar önce sona erdi.

Artık devletin kendisi bile e-devletele bilgiyi en hızlı bir şekilde vatandaşlarına ulaştırmaya çalışırken siz ne yapmak istiyorsunuz Allah aşkına!

Gazeteci devletin işleyişine, idaresine nasıl ki müdehale etme hakkına sahip değilse, sayın valimiz Adnan Yılmaz’ın da gazetecinin hangi haberi yapacağına,  hangisini yapmayacağına karar verme yetkisi bulunmuyor.

Oldu olacak sıkıyönetim zamanlarındaki gibi, gazeteleri son baskıya göndermeden önce,  hangi haberin girip hangi haberin çıkacağı kararını da size soralım.  Sizin emirleriniz doğrultusunda gazeteyi basıp bayilere dağıtalım.

Sayın Adnan Yılmaz, iyi niyetli bir çabanın içinde olduğunuzu biliyorum. Fakat bu konuda tamamen yanlış bir karar aldınız. Neresinden tutarsanız tutun bu kararın aklıselim bir karar olmadığı apaçık ortadadır.

Şöyle düşünelim…

Malumunuz, Kış hazırlıkları başladı. Meteoroloji, son bir haftadır hava durumu ile ilgili bilgiler veriyor. Şimdi biz, Düzce ve ilçelerindeki yarınki hava durumunu öğrenmek için önce ilgili o kuruma dilekçe vereceğiz.

O kurum, verdiğimiz dilekçeyi size havale edecek. Siz bakacaksınız, dilekçeyi o işle görevli vali yardımcısına havale edeceksiniz.

 O işle ilgili vali yardımcısı bakacak, okuyacak, olur verecek, olur yazısı meteoroloji müdürlüğüne gönderilecek.

 Valilikten gelen olur yazısından yola çıkarak meteoroloji müdürü bölgemizdeki tahmini hava raporunu gazetecilere verecek, biz de okurlarımıza duyuracağız… Sayın valim! Böyle bir devlet anlayışı olur mu?

Sayın valimiz Adnan Yılmaz! Bu uygulamanın pratikte uygulanması mümkün değildir.

Gazetecilerin esas görevi vatandaşı doğru kaynaktan bilgilenmesini sağlamaktır. 

Gazeteci yetkili kişilerden zamanında hızlı bir şekilde bilgi alamadığında, esas bilgi kirliliği o zaman yaşanır, vatandaş yanlış bilgilenir. 

Uygulamaya çalıştığınız bu karar halkın haber alma özgürlüğüne vurulacak büyük bir darbe olacaktır.

Gazeteciliğin olmazsa olmazlarından biri hızlılık,  o hıza bağlı vatandaşı bilgilendirmektir.

Valiliklere dilekçe vererek bilgi talep etmek tabiri caiz ise işi yokuşa sürmektir.

1920 model devlet anlayışıdır.

Gazetecinin bilgiye en hızlı bir şekilde en doğru kanaldan ulaşmasının önünü açmalısınız. Bilgiye ulaşmak bu kadar zor olmamalıdır.

Valiliğinize bağlı, kaymakamlar dahil olmak üzere, devlet kurumlarında hizmet veren değerli bürokratlarınızı uyarın. Kamu yararı olan bilgilerin, halkın öğrenmesi gereken bilgilerin gazeteciler ile anında paylaşılması gerektiğini anlatın.

Vatandaşın en hızlı bir biçimde doğru haberi almasını engelleyecek ve sansür anlamına gelecek böyle bir uygulamanın tarafı olmayın.Türkiye kamuoyu tarafından da yanlış anlaşılmayın…