Orhan MİROĞLU
Orhan Pamuk, benim Diyarbakır Cezaevi yıllarında keşfettiğim ve o gün bugündür, son iki romanı hariç kitaplarını, yazılarını okuduğum, entelektüel birikimine ve romancılığına değer verdiğim bir yazardır.
Pamuk’u, barış ve çatışmaları sona erdirme söz konusu olduğunda, Güney Afrikalı romancı Coetze veya Arjantin’deki askeri darbeyle yüzleşmenin raporunu yazan-Nunca Mas/Bir Daha Asla-Ernesto Sabato veya İsrailli Amos Oz gibi davranabilme şansı yüksek bir yazar olarak görüyordum ve söylediklerini, yazdıklarını merak içinde okuyordum.
Pamuk son zamanlarda birbirinden şaşırtıcı demeçler veriyor. Hani Kürtler’in bir Garry Adams’ı bile yok derler ya.. Benim de hayalim Türkler’in Arjantinli Ernesto Sabato gibi bir romancılarının olmasıydı hani. Barış için elini taşın altına koyan bir romancı. Türkçe’nin Nunca Mas’ını yazacak biri.. Orhan Pamuk, benim potansiyel Ernesto Sabato’mdu, itiraf etmem gerekirse.. Nobel’i aldığında hem çok sevindim, hem daha da umutlandım. Olmadı tabi, ortada hayal kırıklığından başka bir şey yok şimdi..
***
Türkiye İslamcıların eline geçti. Askerler gitti, İslamcılar geldi ve dün her şey kötüydü ama bugün de iyi olan bir şey yok söylemi, açıklamalarının ortak teması haline geldi.
Pamuk, Kahire’de bir edebiyat sohbetine katılmış ve demiş ki “Türkiye’de meydana gelen çok sayıda darbe, roman ve hikâyelerin yazımında yaratıcılığı olumsuz etkiledi. Okuma yazma oranında eksiklikler sebebiyle edebi hayatın gelişimi durdu.”
Bu toplantıya katılmadan önce de bir haber ajansına konuşan Pamuk, İstanbul’da insanların adeta konuşmaktan korktuklarına şahit olduğunu söylemiş. Yani her nedense, Orhan Pamuk, koskoca İstanbul’un, insanların kendi aralarında fısıldaşarak konuştuğu bir şehir olduğuna inandırmak istiyor insanları..
Otoriterleşen bir iktidardan bu kadar şikayet eden bir yazarın, Mısır gibi askerlerin daha dün sokakları kana bulayıp, binlerce kişinin cesetlerine basarak yönetime geldiği bir ülkede ne işi var Allah aşkına?
Hem sonra, Mısırlı okurları, Nobel ödüllü yazarları, ta Mısır’a kadar gelmişken, darbeci Sisi hakkında bir çift laf etmesini istemezler miydi acaba?
İngilizlere, Almanlara habire konuşuyor Pamuk ama Sisi’ye, Esad’a bir tek laf etmiyor, fakat İstanbul’da insanların konuşmaktan korkar hale geldiğine tanıklık yaptığını söyleyebiliyor..
***
Nobel, her yazara bir gerekçeyle verilir. Genel olarak baktığınızda, geçmişle yüzleşme, insanların çektiği acılar, zalim iktidarlara karşı direnişler, yenilgiler ve hayal kırıklıkları gibi temalar üzerinden şekillenir bu gerekçeler.
İmre Kertez’den Mario Vargas’a ve geçen yıl ödülü alan Fransız Patrick Modiano’ya kadar durum bu.
Orhan Pamuk’un Nobel alma gerekçesi bunların hiçbiri değildi, çünkü onun romanlarında bu temaların hiçbiri yok, ama şehrin nostaljisi var.. İstanbul’a sinen nostaljiyi anlatmadaki başarısı nedeniyle Nobel verdiler Orhan Pamuk’a.
Edebi hayatın gelişimini darbeler olumsuz etkiler diyor Orhan Pamuk. Ama dünya edebiyatı ve darbeler arasında böyle bir bağ kurmak ne kadar doğru olabilir?
Latin Amerika kadar darbeler yaşamış, darbelerle yönetilmiş bir coğrafya yoktur. Ama bu, edebi hayatın Latin Amerika ülkelerinde gerilemesine değil, bütün dünya edebiyatını etkileyen küresel çapta bir edebiyat dalgasının doğmasına yol açmıştır.
Son yüz yıl itibariyle, Marguez’i, Borges’yi, Fuantes’i alın, dünya edebiyatından geriye pek az şey kalır.
Başları beladan kurtulamamış, iktidarlarla çatışmaktan da çekinmemiş romancılardır bunlar.
Marguez Nobel’i aldığında Meksika’da sürgündeydi ve FARC’ı desteklemekle suçlanıyordu.
Darbeler dönemini susarak geçiren edebiyatçılarımız, şimdi de edebiyatın darbeler yüzünden gelişemediğini söylüyorlar.
Türkiye’de edebiyat darbeler yüzünden değil, darbelere karşı edebiyatı savunamamış, cesareti yetmediği için burada veya yurt dışında köşesine çekilmiş ‘şehrin hüzün veren nostaljinde’ kaybolmuş edebiyatçılar yüzünden gelişemedi.
Kenan Evren ve Cemal Gürsel’in yüzünden değil yani!
Edebiyatçılarımız darbeler döneminde hep susmayı tercih ettiler. O yılların edebiyat dergilerine bakın, darbelerin dayandığı ideolojilere methiyeler düzen yazılarla, üstelik Türk edebiyatının en ünlü kalemlerinden çıkmış yazılarla karşılaşırsınız.
Ama nasıl bir garipliktir ki Türkiye’de, edebiyat ve sanat dünyasının bir iktidarı bu kadar keskin, bu kadar ilkesel bir biçimde karşısına aldığı hiçbir dönem de olmadı..
Çünkü hiçbir müeyyidesi, hiçbir riski yok bu davranışın. Tersine bugün edebiyat ve sanat dünyasında, şan şöhret, Erdoğan’a ve bu hükümete alabildiğine yüklenmekten, adeta toslamaktan geçiyor..
Orhan Pamuk’un bir edebiyat adamı olarak daha sahici, daha mağrur davranması beklenir doğrusu.
İktidarı eleştirmesin demek değil bu. Sonuna kadar eleştirsin, hakkıdır.
Ama İstanbul’da insanların konuşmaktan korkar hale geldiğini söylemek hangi vicdana sığar?
***
Bence sorun, Pamuk’un eski ile yeni Türkiye arasındaki farkı bilmemesinde veya anlamamasında değil.
Sorun kendini ‘edebiyat sanat dünyasına hala onlar hakim’ dediği laik-seküler kesimlere affettirmek için gerçeği görmezlikten gelmeyi göze almasında.
Orhan Pamuk bu geçerli trende uymaya ve kendini, bir zamanlar ters düştüğü mahallesine affettirmeye çalışıyor.
Sanat-edebiyat dünyasının bugünkü trendine uyma halidir bu.
Nobel’i aldığı zamanlarda Ermenilere ve Kürtlere yapılanları dünyaya dönüp anlatmak geçerli bir trentti. O trendi hakkıyla kullandı Pamuk, epey faydasını da gördü, zararını da..
Ama şimdi kimse bu trende peş para değer biçmiyor.
Çünkü devletin kendisi, Ermenilere de Kürtlere de zulüm edildiğini kabul ediyor ve bir şeyleri telafi etmeye çalışıyor zaten..
Ama bu hükümete, Erdoğan’a ve Davutoğlu’na oryantalist aydın pozlarında kafa tutmak, batıda itibarlı bir iş..
Para eden trend bu.
Orhan Pamuk, kendisi dahil, edebiyatçıların, romancıların hakkında neredeyse hiçbir şey yazmadığı elli bin insanın hayatına mal olmuş bir iç çatışmayı bitirmek için bu kadar risk alan bir hükümete bir gün iki satır destek mesajı açıklasın, New York’ta ders verdiği üniversitede, onu dinleyecek bir Allahın kulu kalmaz..
Buradaki üniversite öğrencileri ise onu bir Nazım Hikmet Kültür merkezinin açılış konuşması yapmaya bile uygun bulmuyorlar artık.
Çünkü vaktiyle bu iktidarı destekledi diye affetmiyorlar Orhan Pamuk’u.
Ne yapsa ne etse nafile..
Orhan Pamuk’un trajedisi de işte bu.. Başedebilmek bu trajediyle, zor iş gerçekten..
MERAKLISINA: TRT-KURDİ’de, ve saat 11’de Banga Bêdeng bugün Urfa’dan yayınlanıyor. Başta Belediye Başkanı Celalettin Güvenç olmak üzere çok değerli konuklarımız olacak. Kürtlerin Xırbareşk dediği, Türkçe’ye de Göbeklitepe olarak geçen ve insanoğlunun yeryüzündeki serüveninin başlangıç noktası olan Xırbareşk’i konuşacağız.. Urfa’nın yürek yakan stranları ve dengbêjleri de bizimle olacak. Kaçırmayın derim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016