Orhan MİROĞLU
Suriye’de Baas rejimine karşı halk ayaklanması başladığında, Kürtler bu ayaklanmayı desteklemekle kalmadılar, sokaklara dökülüp kitlesel gösteriler yaptılar ve halk ayaklanmasının en güçlü dinamiği olduklarını ortaya koydular.
Esat, muhalefeti parçalama siyasetine Kürtler’den başladı. Celal Talabani’yi Şam’a davet etti. Geçmiş yılların hatırına, Talabani’yi geçmişte desteklemiş olmasının bir bedeli olarak, yardımcı olmasını istedi. Talabani Esat ve PYD arasında arabuluculuk yaptı. PYD ve Esat’ın bir generalini Selahattin’de buluşturdu. Kürt tarafını Murat Karayılan, PYD’yi ise Salih Müslim temsil ediyordu.
Esat, ayaklanmaya destek vermemeleri karşısında bugün Rojava diye anılan bölgeyi PYD’ye teslim etmeyi teklif etti. Kürt tarafı teklifi kabul etti. Bu anlaşmaya karşı çıkan Kürtler ya öldürüldüler ya da bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Esat ve PYD arasındaki ilişkiler daha da gelişti, o kadar ki Türk ordusu Eşme’ye girdiğinde, Şam, PYD’yi milli çıkarlara uygun davranmamakla suçladı. Çünkü PYD’yi Şam yönetimi, rejimle hareket eden ‘milli bir güç’ olarak görüyordu ve hala da durum budur. Suriye Baası, iktidarını korumak için, daha düne kadar inkar ettiği, yok saydığı, mülkiyet hakkını bile tanımadığı bir halkla işbirliği yapmaktan çekinmedi. Suriyer’nin üniter birliği bizzat Esat’ın eliyle parçalanmış oldu.
Türkiye elbette bir Suriye değil. Eski rejim ve bu rejimin bekçileri iktidarı çoktan kaybettiler. Ama iktidarı yeniden kazanmak için ve Türkiye’nin değişimini, ilerlemesini durdurmak için mücadele ediyorlar.
HDP/PKK ise, Türkiye’deki iktidar çatışmasının, yani eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasındaki çatışmanın belirleyici gücü ve dinamiği olmaya çalışıyor ve eski rejimin sahiplerinden, en çok da, görünürde Türkiye’nin üniter birliğinin korunmasından yana olanlardan, yani CHP’li seçmenden oy istiyor. PYD Suriye’de, Kürt halkını devrimden çekmenin karşılığı olarak, nasıl ki, Esat’tan bir bölgeyi istedi ve başardıysa, aynı siyasetin Türkiye’deki kolu olan bir hareket de, eski rejimin sahiplerini AK Parti’den kurtarmanın bir karşılığı olarak, oy istiyor.
Eski rejime HDP’nin sunduğu siyasi rüşvet ama, HDP’ye oy vermek isteyen Kemalistleri bugünlerde kara kara düşündürüyor.
Ya HDP barajı onların oyuyla aşar ve beklenmedik gelişmeler olur da, AK Partiyle mecliste yeni anayasa, çözüm süreci ve hatta başkanlık için işbirliği yaparsa?
Selahattin Bey’in Cumhuriyet yazarlarıyla yaptığı görüşme bu bakımdan epey ses getirdi. Can Dündar, kendi mahallesinde çok sert eleştirilere uğradı. Çünkü, HDP’nin CHP oylarıyla barajı aşmasını isteyenlerin hiç mi hiç duymak istemedikleri bir konuyu tartışmaya açtı.
Ya HDP, barajı aşar ve ‘ihanet’ ederse..
Valla bu zayıf bir ihtimal değil, ama güçlü bir ihtimaldir. Öcalan’la oyun oynayanlar hep kaybettiler. Selahattin Demirtaş’ı, Öcalan’a rağmen liderliğe hazırlayanlar, Öcalan’ın bu gerçeği çoktan fark ettiğini ve bizzat Selahattin Demirtaş’a bir görüşmede söylediğini unutmamalılar: ‘Selahattin seni liderliğe hazırlıyorlar, ama ben de önlemlerimi aldım!’
Demirtaş ‘merak etmeyin, AK Parti’nin burnunu sürtmek için meclise gideceğiz’ diyor. Ama CHP’liler oy kullanırken şu gerçeği unutmasınlar: HDP barajı aşsa da aşmasa da, karar verici PKK olacaktır, Selahattin Demirtaş değil. Ve eğer PKK ile Şam ve Tahran arasındaki stratejik işbirliğini sarsacak bir gelişme olursa, mesela Baasın ortak edileceği, ama Esat’ın devre dışı kalacağı bir anlaşma sağlanırsa, CHP’liler de HDP’de pirince giderken evdeki bulgurdan olabilirler. Öcalan’ın eli güçlenir, çözüm süreci yoluna devam eder, bugünün HDP’si gider, bambaşka bir HDP ve bambaşka bir Kandil çıkar ortaya.
HDP’yi partiyle seçime sokup, bu bölünme oyununu kurgulayanların hedefinde, Türkiye’nin üniter birliğini zayıflatmak var. AK Partiden, PKK eliyle kurtulmanın bedeli, Türkiye’nin üniter birliğinde derin bir yara daha açmak olacak, Can Dündar görüyor bu gerçeği, HDP’ye oy vermeyi düşünen CHP’liler de görmelidir.
Baasçılar tarihin bu zor sınavından sınıfta kaldılar, Suriye parça parça, lime lime. Bakalım Kemalistler yanıbaşımızda yaşanan bu musibetten bir ders alacaklar mı?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016