Oya BAYDAR
Buralardan; bu şiddet ve cinnet ortamından sadece iki gün uzak kaldım. Dönüp gazeteleri, televizyonları bir açtım ki dört bir yana darağaçları kurulmuş, cellatlar hazırlanmış, asmak için adam aranıyor sanırsınız. Meydan meydan dolaşan Erdoğan, “Beni asılmakla tehdit ediyorlar, ben kefenimi giydim de geldim” vb. diye, feryat figan yeri göğü inletiyor. Başbakan ise iyice kısılmış, çatallaşmış küçük sesiyle ona eko yapmaya çalışıyor: Asamazlar, astırmayız, biz kefenimizi giydik, tabutumuzu sırtladık, bu yolda şehitliğe hazırız, kıvamında vıcık vıcık bir hamaset… Arkada Tayyip Bey aşıkları korosu: Şemsgiller, Yiğitgiller, yalakagiller marazî bir tonda haykırıyorlar: “İki silahım, yüzlerce mermim var. Ben ölmeden Erdoğan’a kimse dokunamaz!” diye efeleniyor biri; “Erdoğan’ın canına kastedenlerin canı alınır, biline” tehditleri savuruyor bir başkası.
Aklınızda ölümden başka şey yok mu beyler!
Kim kimi asıyor, kim asmaktan kesmekten söz ediyor? Ülkemizde kanlı bir darbe oldu da bizim mi haberimiz yok?
Okuyunca dinleyince anlıyorsunuz ki bu telaşın nedeni Mısır’da Mursi ve İhvan ileri gelenleri hakkında verilen idam kararları. İyi de Türkiye’de üç beş çarpık akıllı dışında kimse bu kararları onaylamıyor. Benim izleyebildiğim kadarıyla idam kararlarına bizim muhalefet partilerinden karşı çıkmayan, lanetlemeyen kalmadı; yazarlar çizerler, kamuoyu önderleri de öyle. Bu ülke halkı; yakın tarihte yaşanan acı, bir o kadar da utanç verici olaylar pahasına darağaçlarının çözüm olmadığını, ölüme değil yaşama sarılmanın erdemini, önemini kavradı. Kimileri seçim meydanlarında yağlı urgan sallayarak oy devşirmeye çalışmıştı; bizzat Tayyip Bey, Öcalan’ı asma vaadinde bulunanlara, “Ben olsam asardım, siz beceremediniz” demişti yiğitliğinin ispatı olarak. Ama yaşamdan ve barıştan yana çoğunluk; urgancıları, idamcıları alkışlamadı.
Mısır’da darbecilerin verdikleri idam kararlarını üstüne alınmak anlaşılmaz ve vahim bir ruh hali. Psikolojide, aşırı empati durumlarının kişide yaratabileceği tahribata değinilir. Aşırı empatiyi de aşan özdeşleşme vakalarında ise, ancak uzmanların açıklayabileceği kişinin hem kendisine hem çevresine zarar veren karmaşık süreçler yaşanır.
Gezi olaylarıyla eşzamanlı Sisi darbesinin, o zaman başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sarstığı biliniyor. Ortadoğu’yla Arap âlemine sultan olma hayallerinin destekçisi, kolaylaştırıcısı gördüğü İhvan’a karşı girişilen darbeyi hiç hazmedemedi. Haklıydı; darbelerin sonunun neye varacağını iyi bilen Türkiye demokratik kamuoyu da Mısır’daki darbeye hayır dedi, tıpkı şimdi Musri ve İhvan (Müslüman kardeşler) hareketinin ileri gelenleri hakkında verilen idam kararlarını lanetlediğimiz gibi. Yine de Tayyip Erdoğan’ın özdeşleşme halini anlamak güç, çünkü ülke koşulları ne kadar gergin ve çatışmacı olsa da darbe sinyali vermiyor. Gezi direnişini veya “paralel” dedikleri ortaklarıyla öküz ölüp ortaklık ayrıldıktan sonraki gelişmeleri darbe olarak değerlendirmek normal akıllara zarar, dışardan gözleyenler için ise saçmadan öte; komik.
Peki Erdoğan ve yakın çevresi marazî bir ruh haliyle bütün bunlara inanıyor mu, yoksa bizlerle kafa mı buluyorlar?
Bu telaş, bu korku neden?
Önceleri, Erdoğan’ın çevresini kuşatan “telekinezi uzmanları”nın paranoyasının dalga dalga yayılıp Cumhurbaşkanı’na uzandığını düşünüyordum. Yakın çevre insanı etkiler, hele de kuşkuculuğu besleyecek acı deneyimlerin tortuları varsa içinizde. Osmanlı’dan bu yana bu ülkede siyaset çok hayata mâloldu. 18 Mayıs’ta çıkan yazımda kısa bir döküm yapmaya çalışmıştım ölüm cezalarının insanlık suçu ve devlet cinayeti olduğunu anlatırken. Tayyip Bey tipindeki bir liderin; kendini kuşatılmış gördüğünde, muhalefetle demokratik yollardan baş edemeyeceği duygusuna kapıldığında, mutlak iktidar isteyip de ulaşamadığında psikolojisinin bozulmasını, hırçınlaşmasını, korkuya öfkeye kapılmasını anlamak mümkün. O zaman ne yapacak?
Erdoğan en iyi bildiği, en başarılı olduğu yöntemi kullanıyor: Gerçeğin manipülasyonu, algı operasyonu, kendini tehdit altında ve mağdur göstermek, cepheleşmeyi sertleştirip, derinleştirip kendi kitlesini pekiştirmek… Özetle: Mısır’daki meşum gelişmeleri de kullanarak, idamları bile araçsallaştırarak kendi hedefine doğru yürümek... Tuhaf akıllı çevresini bilmem ama Tayyip Erdoğan tehdit altında olmadığını, kendisinin tehdit ettiğini herkesden iyi biliyor. Asma, asılma, kefen, vb. edebiyatı kurnazca düşünülmüş, pervasızca uygulanan bir propaganda taktiğinden ibaret.
Ne var ki darağacı edebiyatı ülkeye hayır getirmez, darbe edebiyatının da alıcısı azaldı. Daha önemlisi, 13 yıldır iktidarda, son üç beş yıldır da devleti ele geçirerek mutlak iktidarda olan bir siyasal partinin liderinin/liderlerinin mağduriyet edebiyatından halk gına getirdi; muktedirin mağduriyeti artık inandırıcı olamıyor. Baş aktör kadar koro üyeleri, figüranlar, alkışlayıcılar, oyunun senaryosunu yazanlar umduklarının tam tersiyle karşılaşabilirler.
Yine de kimse korkmasın, endişelenmesin; darbeyi, darağacını aklından bile geçiren birileri varsa, karşılarında etten duvar örecek olanlar yine bizleriz; saray palyaçoları değil.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024