Roni MARGULIES
Türk Kızılayı Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karahan, Türkiye’nin yıllık kan ihtiyacının 2 milyon 200 bin ünite civarında olduğunu, sağlıklı ve takip edilebilir donörler vasıtasıyla bu rakama ulaşmak istediklerini söylemiş.
Ben bu isteklerini çok makul buluyor ve kendilerine başarılar diliyorum.
Türk Kızılayı Rize Şubesi Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Karahan ayrıca Türkiye ve Ortadoğu insanında bulunan kanın “dünyanın en mazbut kanı” olduğunu ifade etmiş. Şöyle ki,
“Batı’da böylesine mazbut bir kan asla yoktur. Çeşitli genetik ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hiçbir ülke, diğer ülkeden kan almaz ve vermez. Didim’de İngiliz’den kan alınmadığını okuduk. Yabancıdan asla kan almayız.Bütün dünyada böyledir. Kan hassas bir konu olması nedeniyle Kızılay’ın yaptığı çalışmalarla büyük bir aşama katettik.”
Kan nasıl “mazbut” olur yahu?
Herhalde, diye düşündüm, “mazbut” kelimesinin benim bilmediğim bir anlamı olsa gerek.
Belki “kırmızı” demek. Belki “sıvı” demek.
Adam koskoca Türk Kızılayı Genel Başkan Yardımcısı. Saçmalıyor olacak değil ya!
Üşenmedim, baktım. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre, “mazbut” şu anlamlara geliyor:
1. Ele geçirilmiş, zapt edilmiş. 2. Bir yere yazılmış, deftere geçirilmiş. 3. Unutulmamış, hatırda kalmış. 4. Düzenli, düzgün, beğenilen. 5. Doğa olaylarından etkilenmeyecek biçimde korunmuş olan (yapı).
Hasan Bey herhalde Türk kanının “doğa olaylarından etkilenmeyecek biçimde korunmuş bir yapı” olduğunu kastetmiyordur. “Zapt edilmiş” olduğunu da kastetmiyor olsa gerek.
Olsa olsa “düzenli, düzgün, beğenilen” bir kan olduğunu düşünüyordur.
Nasıl “düzenli”?
Nasıl “düzgün”?
Ne anlamda “beğenilen”?
Mesela aktığı zaman çevredeki insanlar hayranlıkla izleyip “Kana bak, kana. Ay çok beğendim vallahi!” diyorlar mıdır?
Hasan Bey, Osman Bey’i hatırlattı bana.
MHP’li Osman Durmuş 1999 Marmara depremi sırasında Sağlık Bakanı’ydı. Resmî rakamlara göre, 17.480 ölü, 43.953 yaralı vardı; gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu herkes tahmin edebiliyordu.
Tüm büyük felaketlerde olduğu gibi, dünyanın dört bir yanından yardım önerileri gelmişti. Önerilerin uygulanabilmesi ve gönderilen kan ve yardım malzemelerinin halka ulaşabilmesi hükümetin iznine bağlıydı.
Ne var ki, Amerika ile İsrail’in depremin hemen ardından yapmak istediği yardımlara Osman Durmuş“Yabancılara tek hasta bile vermem ve onlardan kan da almam” cevabını verdi!
Bizim ancak sonradan haberimiz oldu, ama o günlerde Amerikan basını depremin meydana geldiği tarihten itibaren geçen iki haftalık süre içinde Amerika tarafından gönderilen Deniz Kuvvetleri’ne ait üç adet hastane gemisinde henüz tek bir hastanın bile tedavi edilmediğini bildiriyordu.
Depremden bir hafta sonra, Radikal gazetesi 750 ton yardım malzemesiyle yüklü bir İsrail gemisinin üç gün süreyle gümrükte tutulduğunu yazdı.
MHP’li Osman Durmuş, Türk kanının mazbutluğunu korumak için kahramanca bir mücadele vermişti.
Bu arada kan bulunamadığı için ölen oldu mu, bilemiyoruz.
Olmuşsa da, kanlarının mazbutluğu bozulmadığı için Cennet’te “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye bağırıyor ve Osman Durmuş’la Hasan Karahan gibilerine dua ediyorlardır kuşkusuz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023