Roni MARGULIES
Hükümet, yaşadığımız darbe girişimini basitçe ve sadece Cemaat’in darbesi olarak tanımladı, böyle anlatıyor, böyle olduğunu vurguluyor.
Ve hükümetin anlatımı kamuoyu tarafından genel olarak kabullenilmiş gibi görünüyor.
Böyle olması, bu darbenin sadece Cemaat’in tek başına giriştiği bir hareket olması mümkün değil.
Mümkün olmadığını basit bir rakamla kanıtlayabiliriz. Şu anda generallerin yaklaşık yüzde 40’ı tutuklu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, darbeciler hakkında şöyle dedi: “General, kurmay ve üst düzeyde çok ciddi bir rakam var. Yüzde 1,5’un 10 katı 20 katı değil, daha büyük rakam var. Neredeyse yüzde 50’si. Bazı yerlerde bunun da üstünde rakamlar var”.
Evet, Cemaat’in eskiden beri silahlı kuvvetler içinde örgütlenmeye çalıştığını biliyoruz. Ama general kadrosunun yarıya yakınının, rütbelilerin yarısının (ve hatta daha fazlasının) Cemaatçi olduğunu düşünmek gerçekten gülünç olur. Unutmayalım, hükümet üç yıldır Cemaat’e karşı kıran kırana bir savaş yürütüyor, Cemaatçileri her yerden temizliyor. Bu üç yılın sonunda rütbelilerin yarısı hâlâ Cemaatçiyse, daha öncesinde oran daha da yüksekti demek. Kemalizm’in kalesi olan bir kurumun içine Cemaat’in biraz sızabilmiş olmasına aklımız yatabilir, ama bu kaleyi neredeyse ele geçirmiş olduklarını düşünmek çok garip olur. Bunu ifade etmek zorunda olmayı bile garip buluyorum.
Evet, Cemaat mensubu subayların darbe girişimine dahil olduğu konusunda kuşku yok gibi görünüyor. Darbeye dahil oldukları belli. Ama “dahil olmak” başka şey, “Cemaat darbesi” başka şey.
Rütbelilerin yarısı darbede şu veya bu şekilde yer almışsa, bunun “Cemaat darbesi” olması mümkün değildir. Cemaatçi subaylar katılmıştır, ama darbecilerin büyük çoğunluğu Cemaatle ilişkisiz subaylardır.
Kimdir bunlar? Türkiye’de geçmişte defalarca darbe yapan, planlayan, uygulayan subaylardır. İç Tüzük uyarınca laik Cumhuriyet’i korumayı görev bilen Kemalist askerlerdir. Necmettin Erbakan’ın Başbakan seçildiği günden beri Cumhuriyet’in tehdit altında olduğunu, şeriat tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünen ve bu tehlikeye karşı hiç durmadan darbe planları yapan, bildiğimiz Türk ordusudur.
Peki, bunu hükümet bilmiyor mu? Elbette biliyor.
Bilmiyor olsalar, generallerin yüzde 40’ı niye tutuklansın, askerî okullar niye kapatılsın, komutanlıklar niye Savunma Bakanlığı’na bağlansın? Sorun Cemaat’le sınırlı olsa bunların hiçbirine gerek olmazdı.
Bal gibi biliyorlar; üstelik ellbette ki benden çok daha iyi biliyorlar.
Tek yönlü bir aşk
O zaman hükümet niye meseleyi basit bir Cemaat sorununa indirgemek için elinden geleni yapıyor?
Çünkü her zamanki gibi, devlete zarar vermemeye, devlet aygıtını zayıflatmamaya çalışıyorlar. Sorunun Cemaat’ten ibaret olduğunu söylemek, Kemalizm’i, devleti, orduyu aklamak demektir.
Hükümet ve Erdoğan, Ergenekoncuları, Balyozcuları ve diğer darbecileri hapisten salıverip davalara “kumpas” dediğinde de aynı aklama amacını güdüyordu.
AKP hükümeti, mevcut devlet aygıtıyla birlikte, el ele çalışmak istiyor. İlk günden, 2002'den beri istiyor. İstemesi çok doğal. Türk sağının (mukaddesatçı sağ dahil) devletle bir sorunu yoktur; milliyetçidir, devleti kutsar, devletin bekasını her şeyin önüne koyar.
Ne var ki, ordusuyla, bürokrasisiyle, yargısıyla, Ergenekonuyla, Kemalist devlet İslamî hareketten gelen hiçbir partinin iktidara gelmesini kabullenmiyor, kabullenmez, kabullenemez. Devlet kademelerinin tümünün eğitimi, geleneği, dünya görüşü, görev anlayışı "Atatürk'ün laik Cumhuriyeti" kavramına dayanır. Ordunun, yargının yönetim kademelerinin değiştirilmesi hiçbir şeyi değiştirmez, buz dağının kocaman cüssesi kaskatı Kemalist yapısını muhafaza eder.
Bu nedenledir ki, 2002'den beri AKP bahtsız ve tek yönlü bir aşk yaşıyor. Devlete ilan-ı aşk ediyor, kalbini kazanmaya çalışıyor, yumuşayacağını umuyor. Karşılığında öpücük beklerken, darbe planlarını, darbe girişimlerini keşfediyor, müthiş hayal kırıklığı yaşıyor. Ama teslim olmuyor. Aşkından vazgeçemiyor.
Bu sefer de, 15 Temmuz sonrası, aynı hikâye tekrar ediliyor.
Darbenin tüm suçu Cemaat'e yükleniyor, darbenin temel gücü olan Kemalist güçler aklanıyor, eski darbeciler yeni görevlere getiriliyor, Atatürk'e övgüler düzülüyor. AKP'nin devletle flörtü yeni bir şehvet düzeyine yükseltiliyor. "Sevgilim," diye bağırıyor hükümet, "n'olur beni kabul et, ne kadar millî ve yerli olduğumu kanıtlamama izin ver."
Dedim ya, çok bahtsız bir aşk.
Roni Margulies
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023