Serdar KAYA
Yaygın seküler perspektifler, bugüne dek kader kavramını dışlama (ve hatta küçümseme) eğiliminde oldu. Seküler anlayış, tevekkül ve kader eksenli tavırların karşısına, özgür irade, bireysel tercih,seçme hürriyeti gibi modern kavramlarla çıktı. Bu yaklaşıma göre, insanlar, yaptıkları tercihler ile kendi kaderlerini yine kendileri belirliyorlardı. Yani, doğaüstü bir gücün her insan için önceden bir yol çizmiş olması sözkonusu değildi.
Bu iki perspektif arasında temel bir karşıtlık olduğu, (tartışmanın tarafları dâhil) herkesçe genel kabul gördü. Ne var ki, ilk bakışta gayet açık ve doğal görünen bu karşıtlık, aslında çok da sağlam bir zemine oturmuyordu. Zira, sadece kader değil, özgür irade eksenli kavramlar da belli bir sübjektivitenin ürünüydü. Yani, aslında, kader ya da özgür irade dediğimizde, evrensel olmayan ve sadece belli bir sübjektif çerçevenin içinde anlam kazanan kavramlardan söz ediyorduk. Fakat, ilgili çerçevelerin dışına çıkamıyor olmak, özgür irade kavramının yapaylığını ve içerdiği sorunları görmemizi engelliyordu.
Seküler kader
Nörolog Sam Harris, 2012 yılında yayımlanan Özgür İrade (Free Will) adlı kitabında bu konuya seküler perspektiften bir eleştiri getirdi. Batı medeniyetinin özgürlük ve tercih gibi kavramları yücelttiğini ve sosyal sistemini bu temel üzerine inşa ettiğini ifade eden Harris’e göre, bu gibi kavramlar büyük ölçüde bir illüzyondan ibaret.
Harris, bu argümanını, bireysel addettiğimiz her şeyin aslında irademizin dışında oluşmasıyla açıklıyor. Şöyle ki, genler, aile, çevre, cinsiyet, doğum yeri ve eğitim gibi insanı şekillendiren birincil faktörler, kişinin dahli dışında oluşuyor. Dahası, (biraz dikkatli düşünülecek olursa) aynı durum, birincil olmayan faktörler için de geçerli. O hâlde geriye ne kalıyor?
20. yüzyılda İstanbul’da orta gelirli bir ailede doğan, MEB tarafından eğitilen, gırtlak kanserine öneğilimli, asabi karakterli, 115 IQ’lu ve 34 yaşına geldiğinde taammüden cinayet işleyen bir insanı düşünelim. Bu kişinin, bütün bunlardaki sorumluluğu (şayet varsa bile) zannedilenden çok daha az. Bu nedenle de, bu insana işlediği cinayet nedeniyle öfke duyanlar, onun genleriyle doğmaları ve aynı çevrede aynı tecrübelerle şekillenmeleri durumunda, günü geldiğinde aynı yerde aynı cinayeti işlemekten başka çareleri olmadığının pek farkında değiller. Zira, ilgili kişiyi 34 yaşında vardığı o noktaya getiren kendi kontrolündeki bir sebep gösterebilmek pek mümkün değil.
Harris, bu noktada, dahlimiz dışında oluşan şeylerin nasıl bizim tercihimiz olabileceği gibi önemli bir soru soruyor. Bu konuda verdiği örnek ise, son derece çarpıcı: Masum bir insanı korkunç bir şekilde öldüren bir cani, herkesin tepkisini çekiyor. Ancak, bu kişinin beyninde bir ur bulunduğunu, bu korkunç eylemine bu urun neden olduğunu öğrenmemiz durumunda, ona yönelik bakışımız derhal değişiyor. Onu artık bir suçlu değil bir kurban olarak görmeye başlıyoruz. Böyle bir kişi hakkındaki yargı kararı da farklı oluyor.
Beyin uru (sebep) ve cinayet (sonuç) nispeten nadir gözlenen gerçeklikler. Ancak, günlük hayatta sergilediğimiz daha küçük çaptaki olumlu olumsuz davranışlar (sonuç) da yine beyin kimyamızdaki küçük değişimlerle (sebep) şekilleniyor. Bizler ise bu süreçlerin farkında dahi değiliz. Buna rağmen, bireysel tercihlere büyük önem atfediyoruz. Bir yandan, doğuştan gelen (ırk gibi) niteliklerinden ötürü insanlara sevgi ya da nefret duymayı eleştirsek de, diğer yandan, yine genlerle şekillenen (çalışkanlık ya da tembellik gibi) “tercih”leri övüyor ya da yeriyoruz. Daha farklısı nasıl olur pek bilmiyoruz. Çünkü, bunları (henüz) düşünmedik.
Örneğin, başka insanlara zarar veren birini hapsetmemizin nedeni onu cezalandırmak mı, yoksa toplumdan tecrit ederek başkalarına yeni zararlar vermesinin önüne geçmek mi? Hapis cezalarının suçlara bağlı olarak farklı sürelerde belirlenmesine bakılırsa, herhâlde birincisi. O hâlde, hukuk sistemimiz özgür irade ve ceza eksenli. Peki ya eğitim sistemimiz? Diğer kurumlarımız? İnançlarımız? Değer yargılarımız?
Bazı sorular
İnsanların tercihleri kendilerinin tamamen dışındaki faktörlerle şekilleniyorsa, ilahi imtihan tam olarak neyi sınıyor? İnsana şehvet hissi verdikten sonra onu şehvetle sınamakla, beynine ur yerleştirip cinayetle sınamak arasındaki fark nedir? Bu, kişinin kendi içinde başlayıp biten bir sınav olabilir mi?
twitter.com/derinsular
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014