Ümit KIVANÇ
Kastamonu’nun AKP’li eski belediye başkanı Tahsin Babaş’ın “ekibinde” -deyim yerindeyse- “hayata atılan”, AKP genel başkan yardımcısı Hamza Dağ’ın danışmanı, özel kalemi olarak takdim edilen, sıfatı önce “AKP merkez büro çalışanlarından herhangi biri, canım”a, bilahare “eski AKP genel merkez çalışanı” seviyesine indirilen, nihayet, kimin nesi olduğuna dair en ufak bilginin bile haberlerden toz edilmesine özen gösterilen zorunlu magazin starı, azıcık izan-vicdan sahibi herkes kabul eder ki, “zamanımızın bir kahramanı”dır. Yedi sene içinde edindiği paraları “ezme” tarzıyla, ifadesinde, burnuna çektiği şeyin pudra şekeri olduğunu söyleyişiyle, hepimizin yüzüne baka baka bunu söyleyebilmesine rağmen, savcının kendini hepimize dahil saymayışı ve onu serbest bıraktırışıyla… Ayrıca arabada beraber takıldığı kankasının ihanetine uğrayışıyla. Bu faslı es geçemeyiz.
Zamanımızın Bir Kahramanı’nda Lermontov, baş karakteri Peçorin’in ağzından şu sözleri döker “defter”e: “Karşısına çıkan her şeyi yutan bu doymak bilmez açlığın içimde var olduğunu hissediyorum. İnsanların acılarına ve sevinçlerine ruhsal gücümü besleyen bir besin gibi yalnızca kendi açımdan bakıyorum. (…) Toplumda saygın bir yer edinme tutkumu yaşam koşulları yok etti, ama sonra bu duygum başka bir biçimde çıktı ortaya. Çünkü toplumda saygın yer edinme tutkusu iktidar tutkusundan başka bir şey değildir. En çok da çevremdeki insanların üzerinde egemenlik kurmaktan haz duyuyorum; beni sevmelerinden, bana sadık olmalarından, benden korkmalarını sağlamaktan. En büyük iktidar bunlar değil midir? (…) geçerli hiçbir hakkınız yokken birinin acısının veya sevincinin nedeni olmak... Gururumuzun en tatlı besini bu değil midir? Peki mutluluk nedir? Doymuş bir gururdur mutluluk. (…) Kötülük doğuruyor bu. İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize…” (M. Y. Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı, çeviren: Ergin Altay, İletişim Yayınları, İstanbul 2020.)
İlk alenî falsosunda, sahibine halel gelmesin diye gözden çıkarılma eşiğine gelen, sonra muhtemelen günümüz hilebaz İslâmcılığının “yedirmeyiz” düstüru uyarınca çaktırmadan sahiplenilen, fakat, tekrar gözaltına alınmış oluşuna bakılırsa, kaderi henüz tam da belirlenmemiş keyif düşkünü genç adam acaba “kahraman” rolünün farkında mı? Tek başına bir ahlâkî-kültürel iflasın simgesi olamasa da, birşeylerin simgelerinden biri olarak tarihe geçecek. Dışı cafcaflı içi dandik eğlence yerlerinde yanına kadınlar alıp fotoğraflar çektirerek “gururunu besleyen” uyanık şüphesiz biricik değil. Bizzat iktidarın güya mütedeyyin kanadı içinden “bizde bunlardan çok var” sesleri yükseliyor. Sahiden, ne çok var o dar pantolonlardan, o ceketlerden. Muktedir siyasetçi yanında fotoğraf çektirirken takınılan o “ben oldum” pozuna ne sık rastlıyoruz.
Mevzuyu dallandırmadan, karambole gelmesinden endişe ettiğim şeyi şuraya, gözönüne bırakayım:
Bütün dikkatimizi potansiyel simge zamanımız kahramanına verirsek, cevabı zamanımızın başka kahramanlarına uzanan can alıcı soruyu arabanın arka koltuğunda unutabiliriz: Neden bu adama vurdu bu piyango? Arabada kokain çekerken, kumar oynarken yanıbaşında bulunan birileri görüntülerini çekti ve lüzum gördükleri anda bize sundular. Kimler? Niye?
Ayvatoğlu’nun pudra şekerli ifadesinde ileri sürdüğü üzre, basit bir yerel alacak-verecek meselesi yetti mi, cumhurbaşkanıyla, içişleri bakanıyla fotoğraflar çektirmiş birini rezil ederek riske girmeye? Apar topar yeniden gözaltına alınışına bakılırsa, lüks araba dindarlığıyla kokain milliyetçiliğinin koalisyonu manzarası bu defa sırf pişkinlikle üzerine yatılacak gibi değil. Yine hangi rüzgârlar ortalığı dağıtmakta, bizim erişemeyeceğimiz yüksek teraslarda?
Pişkinlik mecburiyeti
Şunu itiraf etmeliyim: Gelmiş geçmiş menfaatçı, üçkağıtçı sağcı politikacıların beceremediğini mal-mülk, dümen, tahakküm düşkünü günümüz muktedir siyasetçileri becerdi ve bu genç adam gibilerinin, olanca görmemişlikleri, hamlıkları, çiğlikleri, umursamazlıkları içerisinde yedikleri herzeleri vakayı âdiyeden saymaya bendenizi -muhtemelen başka pek çok insanı da- alıştırdı. “Zamanımız” siyasetçisinin utanmasızlıktan türeyen “millî değer”inin de ar duygumuzun üzerine balyoz gibi indirilmesini kanıksadık: pişkinlik. Akıl durduran, ruh üşüten, maneviyat bozan, insanı bütün bunlara -bırakın mâruz kalmayı- şahit olmaktan bile ölesiye utandıran, yaşadığına kahrettiren, toplumu bu defa da utanabilenler-utanmazlar olarak ikiye bölen o pişkinlik.
Bu defa olayın kahramanının pudra şekeri hoşluğuyla perdesi açılan pişkinlik gösterisi, onu yetiştirmiş büyüklerince bildik ihtişamına büründürülüyor. Onlar usta. Belediye başkanlığına oynayan yerel siyasetçinin seçim kampanyasında “Photoshop işleri” falan yapan gencin milyonluk arabalarla oynayan keyif ehli haline gelmesini sağlayabilenler bunlar. “Toplumda saygın yer edinme tutkusu” “yaşam koşulları”nca yok edilebilecek hırslı genç adamların gözünde “saygın yer”i “çevredeki insanlar üzerinde egemenlik kurma”yla özdeş kılan, onlara “gururun tatlı besini” olarak “iktidar”ı sunan takım elbiseli, kudretli adamlar.
Kürşat Ayvatoğlu isimli genç adam hakkında konuşurken asla unutmamalıyız ki, Ayvatoğlu’nun günümüzün ileri gelen muktedirleriyle fotoğrafları var. Kendisiyle yakın alâkası olmadığını iddia eden AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ile, yakınlıklarının açıkça okunduğu görüntülerinin yanısıra, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dibine kadar sokulup, onları kendisiyle fotoğraf çektirmeye ikna edecek kadar bağlantısı, ilişkisi, hatırı, artık nesiyse ondan var. “Uyuşturucu satanın bacaklarını kırın!” gibi güzellikleriyle ünlü içişleri bakanının “lüks arabada kokain” skandalı kahramanıyla fotoğrafının bulunması, günümüz şartlarında utanılacak şey sayılmıyor. Haliyle.
Aksine, Zamanımızın Kürşat’ı yeniden gözaltına alınırken, kendisinin sadece zevkine kokainci olmadığı, uyuşturucu alıp sattığı ortaya sürülüyor ve bu “keşif”, bir iç güvenlik başarısı gibi sunuluyor. Oysa trafikte kendileri geçerken hepimizin yolu kesilen bütün o havalı ve takım elbiseli zevatın izah etmesi gereken büyük bir rezalet var ortada: Haydi yedi yılda onca parayla oynayacak konuma gelmesini temin eden ilişkilere dair söz söyleyemiyorsunuz diyelim, adam uyuşturucu alıp satıyordu ise, bunu sizlerle fotoğraflar çektirirken, o fotoğrafları göstererek iş bağlarken, ilişki kurarken, sizin yanınızda çalışırken yapıyordu. Arabadaki kankalarına güvenip tedbirsizlik etmeseydi, kankası onu harcamasaydı, bu “uyuşturucu satıcısı”nı yakalamış olacak mıydınız?
Ayvatoğlu’nun öyküsü, “Fırsatlar Ülkesi Türkiye” dizisinin ilk sezonu gibi. Yedi senede, kendisini tanıyan bir gazetecinin tâbiriyle “otellerde gazinolarda para ezecek” konuma gelen bir genç adamdan sözediyoruz. Ve bu adamın iktidar partisinin şimdilik bilemediğimiz birtakım işlerini yürütmüş, iktidarın en yüksek katlarına ulaşabilmiş oluşundan. Şimdi bize “suçluyu yakaladık!” havası basıyorlar! Üstelik adamı bir defa serbest bıraktıktan sonra! Meğer satıcı değil miymiş! Hoca da durur mu, yapıştırmış cevabı…
Riyanın böylesinin yalanla zehirlenmiş şu ortamımızda bile oda sıcaklığında varlığını sürdürmesi kolay değil. Arabadakilerden biri, kimbilir hangi niyetle, o görüntüleri sızdırmasa, yükselecek, yükselecek, belki milletvekili, belki bakan olacaktı bu adam sizin düzeninizde. Kuruyla suluyu karıştırıp ayarını erken bozmuş, ilerleyemedi.
Hâlâ “kültür” diyebilecek var mı?
Büyük kısmını keyif içerisinde geçirdiği anlaşılan yedi sene boyunca Zamanımızın Kürşat’ının neleri “grururuna besin” ettiğine bakınca, şu bitmek bilmeyen “kültür” tartışmasının Türk-İslâmcı için nasıl noktalanacağını görüyoruz: Köpük banyosunda. Ne diyordu Peçorin: “En çok da çevremdeki insanların üzerinde egemenlik kurmaktan haz duyuyorum; beni sevmelerinden, bana sadık olmalarından, benden korkmalarını sağlamaktan.”
Seni sevmiyorlardı, parayı bastırıyordun, kalçalarını elleyebiliyordun. Üzerlerinde egemenlik kuramıyordun, senin gibi yüzlerce dallama görmüş geçirmişlerdi. Sana sadık değillerdi, olmazlardı, şampanyayı söylüyordun, seninle fotoğraf çektiriyorlardı.
Sadece, belki senden korkabilirlerdi, çünkü sahiden korkabilecekleri insanlarla fotoğraflar çektirebiliyordun.
İsmiyle mahallenin yeniyetme Ülkücülerinde Altaylardan gelen yiğit beklentisi yaratan, her fotoğrafında başka ceketli, dar pantolonlu zamanımız kahramanı, bugün nasıl iflas simgesi olduğunu bilmiyorsa, para ezdiği yerlerdeki tuhaf kılıklı kadınlarla milyonluk arabalarını yıkattığı yoksulları gururuna tatlı besin yaparken de bir kültürel harabeden dışarı uzanmış zehirli bitki filizi olduğundan bîhaber dolaşıyordu.
Daha âlâ yerli-millî kültür yok. Bu kadar işte.
Türk-İslâmcı, bu memlekette sahiden kültür nâmına birşeyler üretenlerin üstesinden gelebilir. Kültür üreten insanları hapse atar, ezer, üretemez hale getirir, olmazsa kovar, öldürür, memleketin ruhunu kurutur -şu anda yapmaya çalıştığı gibi. Ama, işte, o lüks küvet mi jakuzi mi ne haltsa, oraya kurulmuş tedbirsiz uyanığın köpük banyosunda fotoğraf çektirip “paylaşma” sevdasıyla baş edemez. Paylaşma deyince: bu adam Ayasofya başimamıyla aynı iktidarı paylaşıyor. Kültüre baltayı indiriyorsun, açtığın çatlaktan içeri nur sızacağını iddia ediyorsun, halbuki boşluğu küvetten taşan köpükler dolduruveriyor. Zira bu Kürşat yoksa öbür Kürşat fanteziden ibaret, siyasî getirisi yok; arabada âlem, otelde para ezme, köpük banyosu yoksa sağcı parti teşkilatı yok, gururun tatlı besini iktidar yok. Kastamonu Belediyesi’nden Ankara tepelerine çakarlı jiple taşınabilen, sadece, başkalarına acı çektirmenin hazzı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024