Vedat Bilgin

Türkiye, sanayinin dinamizmiyle büyüyor
7.02.2018
878

 Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı İSO 500’le ilgili veriler, Türk sanayisinin en büyüklerinin ekonomideki sürükleyiciliğini ortaya koyduğu gibi elbette ki sorunlarını ve yapılması gerekenlere de ışık tutmaktaydı. Ekonomiyle ilgili önemli veri kaynağı niteliğini taşıyan bu çalışmanın medyada yeterince üzerinde durulmaması, etraflıca analiz edilmemesi birçok şeyin gözden kaçmasına yol açacaktır.

“Siz bakmayın döviz fiyatlarındaki dalgalanma üzerinden yapılan spekülasyonlara, ekonominin seyrini belirleyen yer reel üretim yapısıdır; orada dengeler devam ediyor ve büyüme oranında yükseliyorsa ekonomi gelişmeye devam edecektir. Elbette 24 Haziran seçimleri öncesi oluşturulmak istenen negatif atmosferin bertaraf edilmesi için döviz fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı da dikkatli olunup müdahalelerin zamanlamasının iyi yapılması gerekir ki bu zamanlama meselesi daha düşük maliyetlerle elde edilebilecek neticelerde maliyet artışına yol açılmamasının önüne geçecektir. Burada dövize yönelik daha düşük miktarlarla veya faizde çok küçük bir oranla yapılabilecek müdahale imkânlarının maliyetinin zamanlama yüzünden artmasına müsaade etmemek, bu hassasiyeti korumak gerektiğini vurgulamak gerekir.”

SANAYİ BÜYÜYOR

Dikkat edilirse dövizdeki hareketlilik üzerinden, bütünüyle ekonomide estirilmeye çalışılan negatif rüzgârın etkisi yaygınlaştırmak ve buradan ‘yapay bir kriz beklentisi’ üretilmek istenmektedir. Amaç bellidir: Dışarda Türkiye’ye yönelen yabancı yatırımcıları ürkütmek, içeride ise güven kaybına sebep olarak yatırımcıların kararlarını etelemesini sağlamak, tedirginlik oluşturup, büyümeyi engellemeye çalışmak.

“Türk ekonomisi üretim yapısı itibarıyla, döviz fiyatlarındaki dalgalanma üzerinden krize sokulabilecek bir kırılganlıktan yapısal olarak uzaklaşmıştır. İki binli yılların başında yaşanan krizler de daha öncekilerde olduğu gibi döviz ekonomide her şeydir, çünkü ekonominin döviz üretme kaynakları neredeyse yok düzeyindedir; ciddi bir ihracat sorunu vardır ve ülke geleneksel ürünler dışında dışarıya mal veya hizmet satma kabiliyetinden mahrumdur. Bu bakımdan dövizdeki hareketlilik kısa sürede ekonominin üretim ihtiyacı için zorunluluk duyduğu malları ithal edemez hale gelmesine yol açmakta üretimi durma noktasına getirmektedir.”

Günümüzde hâlâ devam eden ‘döviz fiyatları artıyorsa bu bir kriz işaretidir’ anlayışına o eski sorunlu yapının zihinsel tortusudur. Oysa bugün ülke ekonomisinin birincisi, ihracatı yaklaşık 160 milyar dolar civarında bir döviz üretmektedir; bu eğilim artmaya devam ettiği gibi turizm başta olmak üzere, dış hizmet ve yatırım faaliyetleri gibi yeni döviz kazandırıcı iktisadi unsurların gücü artmaya devam etmektedir.

İLERİ TEKNOLOJİYE GEÇMEK

Türk sanayisinin üretim yapısını yansıtan İSO 500 verilerine bakıldığında dikkat çeken husus, ilk büyük beş yüz şirketin cirolarının % 33 oranında artış göstermesidir. 2016 yılında şirketlerin gerçekleştirdiği üretimden satış rakamı 490 milyar TL iken bu rakam 2017 de %33.2 artışla 653 milyar TL ye çıkmış olmasıdır.

“Bunun anlamı açıktır, Türkiye’nin sanayisinin üretim gücündeki dinamizm artarak devam etmektedir. Sanayi üretiminin sadece iç taleple değil dış talebe bağlı olarak yükselmesi İSO 500’de geçtiğimiz 13 yılın en yüksek büyüme oranına ulaşılmasını sağlamıştır.”

Sorun yok mudur? Elbette veriler ayrıntılı incelendiğinde ilk dikkat çeken husus sanayinin yarattığı toplam katma değerde düşük ve orta-düşük teknolojilerin payı oldukça yüksekken, orta-yüksek teknolojili sanayinin payının %20,2 olmasıdır. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayinin katma değer içindeki payı ise % 3.6 kadardır ki bu sanayideki esas sorunu ortaya koymaktadır. Bugün sanayi bu yapısal dönüşümü sağlayarak büyümeye de süreklilik kazandıracaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar