Yıldıray OĞUR
Türkiye, hakikatlerin cemaatlere (dini, seküler, ideolojik) göre belirlendiği ama her cemaat neredeyse her konuda yüzde elli haklı yüzde elli haksızken, yüzde yüz haklılık iddiasından vazgeçmediği için de hakikatlerin ve uzlaşmaların ortaya çıkamadığı bir ülke. Zaten hakikatle ilgilenen insan sayısı da çok değil.
Hele söz konusu olan tarihse. Ve konu Lozan’sa...
Daha imzalanmadan günlerce Meclis’te basında sert tartışmalara neden olmuş bir anlaşma Lozan.
İlk tartışmalar Lozan’a kimin gideceği üzerine yaşanıyor. Meclis’teki tartışmalardan üç kişinin adı öne çıkıyor. Savaş boyunca TBMM hükümeti adına en ağır diplomatik trafiği yönetmiş, çok iyi derecede İngilizce veya Fransızca bilen üç isim bunlar; Başvekil Rauf Bey, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey ve Sağlık Bakanı Rıza Nur Bey.
Ama Mustafa Kemal’in kafasında ise başka bir isim vardır; “Daha önce diplomatik bir tecrübesi olmadığı, kulaklarının ağır işittiği ve İngilizcesi ve Fransızcasının böyle bir müzakere için yeterli olmadığı” eleştirilerine aldırmadan da o ismi heyet başkanı olarak Lozan’a gönderir; İsmet Paşa’yı...
Lozan’a savaşın galibi olarak giden Türkiye’nin karşısındaki dev ülkelere göre en büyük kozu da zaten sahada savaşıp kazanarak buraya gelmiş, anlaşma olmazsa yeniden savaşmayı göze alacak tek taraf olmasıydı. O savaşın komutanlardan biriydi İsmet Paşa. Ama diplomatik tecrübesi zayıftı.
Ama Lozan’da zemin ve şartlar Türkiye’nin lehineydi. Yunanlılar yenilmişti, Fransız, İtalyan ve Ruslarla Lozan öncesi masaya oturulmuş, anlaşılmıştı.
Masanın karşısındaki en dişli hasım olan Britanya’nın da Türkiye’ye karşı süngüsü düşmüştü. Irkçılık boyutlarında bir Türkiye düşmanı olan Başbakan Lloyd George’un hükümeti Yunanlıların yenilgisiyle başarısız çıkan saldırgan Türkiye politikaları yüzünden düşürülmüş (ki bir daha liberaller iktidara gelemedi) yerine muhafazakâr zayıf bir kişilik olan Bonar Law güçsüz bir hükümet kurmuştu. Yeni hükümette Dışişleri Bakanlığı koltuğu ise değişmemiş, Lloyd George’la Türkiye’yle savaş politikaları yüzünden kavga eden Lord Curzon, Türkiye ile karşı olduğu savaşı barışla bitirmek için Dışişleri Bakanı olarak Lozan’a gelmişti.
Masaya gözlemci olarak davet edilen yeni yükselen güç Amerika Birleşik Devletleri ise Birinci Dünya Savaşı sonrası Britanya’nın dünya petrol rezervlerini ele geçirmemesi amacıyla ve 1919’dan beri İstanbul’da görev yapan ve Türkiye’nin tezlerine yakın olan Amiral Bristol’un da aralarında olduğu Türkiye dostu bir kadroyla Lozan’a gelmişti.
7 Kasım 1923 günü Ankara’dan trenle yola çıkan Türkiye heyeti ilginç isimlerden oluşmaktaydı. Heyet başkanı İsmet Paşa’nın sağ kolu iki yıl sonra Atatürk’e İzmir Suikastı davasında yargılanacağını anlayıp yurt dışına kaçacak Dr. Rıza Nur’du. Yine Lozan heyetinde yer alan İttihatçıların eski Maliye Bakanı Cavit Bey ise onun kadar şanslı olamayacak ve aynı davada idam edilecekti. Türkiye’nin Lozan hazırlığını yapan Dışişleri Bakanlığı hukuk müşaviri Münir Ertegün’dü. Musevi Cemaati’nin hahambaşı Haim Nahum, Yahya Kemal, Şükrü Kaya, Ruşen Eşref heyetteydiler. Atatürk’ün de doktorluğunu yapacak Nihat Reşet Belger ve İsmet Paşa’nın cepheden beri yanında bulunan askerî danışman Tevfik Bıyıklıoğlu da Lozan yolcuları arasında bulunuyordu.
Heyeti taşıyan tren İsviçre’nin Lozan şehrinde yapılacak konferansta İngilizlerle masabaşında savaşmaya giderken onları İzmit İstasyonu’nda “İngiliz Kemal” denen Ali Kemal’in önceki gün hain diye linç edilmiş cesedi karşılamıştı.
20 Kasım 1922’de açılan konferans da bu gerilime yakışır biçimde başladı. Gerilimin sebebi İsmet Paşa’ydı. Prof. Seha Meray’ın 1969’da yayınladığı “Lozan Konferansı: Tutanaklar, Belgeler” kitabının önsözünü yazan İsmet İnönü’den okuyalım:
“Üçüncü haber tekrar, Reisicumhurdan (İsviçre) sonra hiç kimse konuşmayacak şeklinde geldi. 'Kimse konuşmazsa ben de konuşmayacağım, bir kişi konuşursa ben de konuşacağım' dedim. Tören açıldı. Reisicumhurdan sonra, Lord Curzon’a söz verildi... Lord Curzon yerine otururken, törende toplanmış olanlar beni hayretle kürsüde gördüler... Herkes garip bir vaziyette, nihayet benim diplomat usullerini bilmeyen bir asker olduğuma hareketimi vererek aramızda sataşmalar ve usul münakaşalarıyla törendeki müdahalemi hazmedip geçtiler...”
Önsözden bir miktar daha okumalıyız; “Mesela konferansın dili İngilizce ve Fransızca olacak deniyordu. Ben bir de Türkçe olacak diye ilave ettim... Bunları söylemekten maksadım, eşitliğin şartlarını titizlikle dikkatle takip ediyoruz, tabii, ehemmiyetsiz usulde, selamda sabahta bile fark gözetilirse bile o farkları gösteriyoruz, fakat bu yüzden konferansın inkıtaa gitmesini istemiyoruz. Konferansın yapılmasını istiyoruz. Konferansa hangi hâleti ruhiyeyle gittiğimiz şimdiye kadar anlaşılmıştır zannederim.”
Peki, konferanstakiler bu hâleti ruhiyeyi nasıl görmüşlerdi?. Lozan’daki ABD heyetinin başındaki isimlerden, 1919’da altı ay süren Paris Konferansı’nda yer almış ve üç yıl sonra da ABD Büyükelçisi olarak Türkiye’ye gelecek Joseph C. Grew’in Lozan Günlüğü’nden pasajlar nasıl göründüğünü iyi anlatıyor:
“İsmet Paşa dinlerken, sekreteri söylenenleri kulağına fısıldıyordu... Söylediklerini kaydeden sekreter sonunda yazdıklarını konferansa katılanlara Fransızca okuyordu. İsmet’in durumuna sempati duyuyordum; galip bir ülkeyi temsil ediyor ama yenik düşmüş bir düşman gibi muamele görüyordu. Ama her önemsiz ayrıntıya itiraz ederken hata ediyordu. Önemli noktaları severek onların üzerinde dirense çok daha iyi olurdu...”
“İsmet ne diplomat ne de politikacı her şeyden önce bir askerî lider. Önce uzmanlarına danışmadan bir adım bile atmayacağı daha işin başında belli olmuştu. Oturumların başlamasından itibaren ayak direyen Rıza Nur olmasaydı, İsmet’in müttefiklerin pozisyonu karşılamada daha da ileri gidebileceğine inanıyorum. Öte yandan Curzon'un, İsmet’e konferans masasında Hindistan’da hizmetinde bulunan yerlilerden biriymişçesine çatık kaşlı taktikler uygulaması müttefiklerin amaçlarına fayda sağlamamıştı.”
“Dramatik oturum sırasında taşı gediğine oturtması için fevkalade bir fırsat yakaladığında İsmet’in yerinde olmak istedim. Konu İsmet’in gitmelerini istediği elçilik gemileriydi. Lord Curzon, gemilerin tıpkı taksi gibi bir nakil aracı olduklarını söyledi. Eğer İsmet bu sırada söz alıp “Öyleyse ekselanslarının Londra’da bir elçilik gemimiz bulunmasına itirazları olmayacağını tahmin ediyorum” demiş olsa taşı gediğine koyacaktı. Ama kendisi bir hayli sağırdı ve olup biteni takip etmek için sekreterinin notlarına bağımlı hâldeydi...”
Sorun sadece sağırlık, dil bilgisinin azlığı ve tecrübeli diplomatlar arasındaki diplomatik tecrübe yoksunluğu değildir. Türkiye’nin Lozan’daki öncelikleri yine İsmet İnönü’nün sıralamasıyla “İstanbul’un boşaltılması, Boğazlar meselesi, Kapitülasyonlar, Azınlıklar ve Duyun-u Umumiye yani Osmanlı borçları meselesiydi" ve diğer konularda Türk heyeti hem hazırlıksız hem de isteksizdi.
Adalar konusu bunun iyi bir örneği. Ama bu konuda da gerçekler ve yalanlar birbirine karışmış durumda. 12 Ada, Lozan’da değil, 1912’de Lozan’ın bir semti olan Uşi’de imzalanan anlaşmayla İtalyalara verilmişti. Adaların kaybedilmesinin sebebi 1911’de Trablusgarp’ın eski bir Roma elçisi olmasına rağmen dönemin sadrazamı İbrahim Hakkı Paşa’nın kötü idareciliği sonucu savaşta kaybedilmesiydi. Lozan’da o adaların geri alınması mümkün değildi.
Bu yüzden Türkiye heyeti de Boğazların güvenliği için Gökçeada ve İmroz’u istemiş, diğer adaların da silahtan arındırılması için müzakere yürütmüştü.
Ama bunu yaparken de epey amatörce işler yapmıştı.
Örneğin Türk heyetinde askerî danışman olarak bulunan İsmet Paşa’nın topçu yaveri Tevfik Bey (Bıyıklıoğlu) askerden arındırılacak adalar arasına Limni Adası’nı yazmayı unutmuş, alt komisyon Limni’nin adını da listeye eklemiş, Lord Curzon fırsatı kaçırmayıp Türk heyetiyle bu unutkanlık için dalga geçmişti. Ama bu, Limni Adası’nın bu unutkanlık sonucunda kaybedildiği demek değildi. Söz konusu olan adanın iadesi değil, askerî olarak arındırılmasıydı.
Lozan zabıtlarını okurken, Cumhurbaşkanı’nın “Bağırsan duyulacak” tabirinden kastettiği Meis Adası müzakereleri sırasında da Türkiye heyetinin ısrarlı ama epey hazırlıksız olduğu görülüyor.
Konferansın ikinci devresinde görüşülen Meis’i “Karasularımızda” diyerek isteyen İsmet Paşa, İtalyan ve Fransızların itirazlarıyla karşılaşmıştı.
İtirazlar somuttu. İsmet Paşa’ya önce konferansın krizle biten ilk devresinden sonra ikinci toplantı için anlaşılan çerçeveyi kabul ettiği notalarında Meis’ten hiç bahsetmediği hatırlatıldı.
Paşa, Misak-ı Millî üzerinden Meis’i talep etmişti. Ama ada Misak-ı Millî’nin birinci maddesine uymuyordu, Meis’de ne Müslüman ne Türk yaşamaktaydı.
İsmet Paşa’nın en güçlü argümanı Meis’in Türk karasularında olduğu ve güvenlik nedeniyle başka bir ülkenin elinde olamayacağıydı. Ama karasularının içinde olduğuyla ilgili somut rakamlar ve veriler ortaya koymamıştı. İtiraz eden İtalyan temsilcisi “adanın kuzeyi Türk karasuları içindeyken güneyi üç mil dışındadır” diyerek rakamları ortaya koymuş, Türk heyeti bu rakamlara da cevap verememişti.
Ve son olarak İtalyan temsilcisi Montagna “İsmet Paşa, 1912 Uşi Anlaşması’nda Meis’in Türkiye’ye verildiğini söylemiştir. Oysa bu anlaşmada Meis adasına hiç değinilmemiştir” diyerek somut bir bilgi hatasını da düzeltmiş, İsmet Paşa bu eleştirilere “Bu sorunu uzmanlara inceletmeye hazırız” diyerek zayıf bir cevap verince de diğer bütün temsilciler Türkiye’nin Meis talebinin reddi için görüş bildirmişti. “Bağırsan duyulacak” Meis defteri Lozan’da böyle kapandı
Lozan’daki Türk heyetinin hazırlıksızlığına başka örnekler de vermek mümkün. “Dizlerimiz titriyordu, elimizde hiçbir hazırlık yoktu” diyen Rıza Nur’un günlükleri yerine yine ABD temsilcisi Joseph C. Grew’in günlüklerinden:
“Bugün eğlenceli bir hadise vuku buldu. İsmet Paşa, 1914 yılına ait resmî Türk rakamları olduğunu söylediği batı Trakya’nın nüfus yapısıyla ilgili istatistiki bilgiler veriyordu. Neredeyse bitirmişken Lord Curzon son derece resmî bir tonla 'konferansın bu değerleri ilgiyle dinlediğini ama 1914 yılında Batı Trakya’da hiçbir Türk devlet yetkilisinin olmadığından dolayı bu rakamları nasıl topladıklarını sormak isterim' dedi. (Batı Trakya 1913’te Bulgaristan’a bırakılmıştı) Türk delegasyonu donup kaldı. Kâğıtlar karıştırıldı, kaşlar çatıldı, İsmet Paşa’ya tercümeler fısıldandı. İsmet teknik uzmanlarla istişare ettikten sonra rakamların 1913 yılına ait olduğunu ama 1914’te açıklandığını söyledi. Bu sözler bıyıkaltı gülüşmelere neden oldu...”
Lozan’ın sonucunun Türkiye açısından zafer mi hezimet mi olduğunu da yine objektif bir kaynak olarak Grew’den okuyalım:
“Ülkemizde yayınlanan gazetelerin başyazılarına baktığımızda İsmet Paşa’nın Lozan’da büyük bir diplomatik zafer kazanmış olduğundan ve -Amerikalılar şöyle dursun- bütün müttefik diplomatlarını baş aşağı ettiğinden bahseden yorumları görüyoruz. Bu hususu inkâr etmenin bir faydası yoktur... İsmet’in başlangıçtan itibaren bütün kartları elinde tutmuş olduğunu düşünmekten vazgeçmedikçe de başka şekilde neticelenmesi de pek mümkün değildi. Daha işin başında elinde dört as mevcuttu... Her şeyden önce arkasında Türkiye’nin Sevres Antlaşması esnasında sahip olduğu yenilmiş ordudan çok farklı bir biçimde daha yeni zafer kazanmış muzaffer bir ordu bulunmaktaydı. İkinci olarak bu ordu neredeyse mükemmel bir durumda olup savaşa girmek için hazır ve hevesli bir hâlde beklemekteydi. Üçüncü olarak büyük devletlerden hiçbiri savaş istemiyor ve bu İsmet tarafından biliniyordu. Dördüncü sırada müttefikler bir arada savaşmak şöyle dursun diplomatik müzakerelerde dahi sağlam bir cephe ortaya koyamamışlardı...”
Ama Lozan’ın Türkiye’den daha büyük bir kazananı vardı; Grew’in ülkesi Amerika Birleşik Devletleri...
Lozan’ın masada az konuşulsa da esas büyük gündemi Musul’du. Britanya Lozan’a Musul konusunu çözmek için gelmişti. ABD’nin amacı ise Musul konusunda Britanya ve Türkiye’nin kendisini dışlayan bir çözüm bulmasını engellemekti.
Hikâye 2. Abdülhamid’in 1888 ve 1898’de Bağdat ve Musul’daki petrol sahasını Hazine-i Hassa mülkü yapmasıyla başlatılabilir.
Bu tarihten sonra İngiliz ve Alman şirketleri arasında petrol arama imtiyazı alabilmek için büyük bir yarış başlamıştı. İlk imtiyazı, 1904’te Deutche Bank’ın finanse ettiği bir Alman şirketi aldı. İki yıl sonra şirket battı. Bu kez İran petrolünün imtiyaz haklarını Şah’ı ikna ederek eline geçirmiş İngiliz D’Arcy’nin girişimleri başarısız oldu.
1913 yılında İngiliz Savaş Bakanı Winston Churchill, İngiliz donanma gemilerinin yakıtının kömürden petrole dönüştürülmesi kararını çıkardıktan sonra İngiliz siyaseti İran’dan sonra Osmanlı’daki petrol yataklarının imtiyazını almak için seferber oldu. 1914’de Alman ve İngiliz şirketler rekabeti bırakıp anlaştılar ve çoğunluk hisseleri D’Arcy grubuna ait olmak üzere Turkish Petroleum Company (TPC) yani Türk Petrollerini kurdular. (D’Arcy’nin İran’daki şirketinin adı da Anglo-Persian’dı, daha sonra BP adını aldı)
Osmanlı’nın zor yıllarıydı. Baskılar sonucunda 1914’te TPC’ye Maliye Nezareti’nden "imtiyaz belgesi verilmesi uygundur" belgesi verildi. Bu bir imtiyaz değildi ama İngilizler savaştan sonra bu imtiyazmış gibi davrandılar.
1916’da Britanya ve Fransa arasında gizlice imzalanan Sykes-Picot anlaşmasında Bağdat’ı alan İngilizler, petrol imtiyazını alarak Musul’u Fransızlara bırakmıştı. Sykes-Picot, 1917 Ekim Devrim’inden sonra anlaşmanın ortaklarından Moskova’da iktidarı ele geçiren Bolşevikler tarafından yayınlanıp, deşifre edildi.
Bu hazırlıklar savaş sonrası Orta Doğu’daki paylaşım savaşında geri kaldığını düşünen bir ülkeyi harekete geçirdi. ABD, önce 1918’de Orta Doğu’da koloniler kurmaya hazırlanan müttefiki İngilizlerin ve Fransızların hiç hoşuna gitmeyen, her millete çoğunlukta olduğu bölgelerde egemenlik hakkı verilmesini isteyen "Wilson Prensipleri"ni açıkladı.
27 Eylül 1919’da ise ABD’nin büyük şirketleri öncülüğünde düzenlenen bir toplantıyla savaşın galibi İngilizlerin Orta Doğu’daki bütün petrol kaynaklarını ele geçirip tekelleşmesini engellemek için Standart Oil liderliğinde harekete geçmeye karar verdi.
Nisan 1920’de Britanya ve Fransa arasında imzalanan ve Musul’u İngilizlere bırakan San Remo ve Ağustos 1920’de Osmanlı topraklarının bölüşümü için imzalanan Sevr Anlaşmaları, ABD yönetiminin savaş sonrası kurulan yeni dünyada geri kalma telaşını artırdı.
İstanbul’a ABD heyetleri gelip gitmeye başlamıştı. King-Crane Komisyonu, Amiral Bristol heyeti, Harbord heyeti... Bu heyetler, Ankara’ya da geçiyor, Ankara hükümetiyle de görüşmeler yürütüyordu. Amerikalılar, muhataplarına İngilizler gibi emperyal hevesleri olmadan, Türkiye ile ekonomik iş birliklerine hazır olduğu mesajını veriyor, imtiyaz anlaşmaları imzalanıyordu.
Ankara hükümeti de İngilizlere karşı Amerikan hükümetinin desteğini arkasında hissetmekten memnundu. Erzurum Kongresi’nden ad vermeden Amerikan desteğine selam gönderilmiş, Sivas Kongresi’ne gelen General Harbord başkanlığındaki 40 kişilik ABD heyeti Mustafa Kemal ile uzun görüşmeler yapmıştı. Sivas Kongresi'nden, ABD Kongresi'ne bir teşekkür mektubu gönderildi.
Lozan’a doğru giderken ABD ile Britanya arasında Musul petrollerinin imtiyaz hakları için soğuk bir savaş ve pazarlıklar yaşanıyordu. Britanya 1914 belgesine dayanarak imtiyaz hakkına sahip olduğunu söylüyor, ABD ise açık kapı adlı siyasetle, bu imtiyazı reddediyor ve ortaklık teklif ediyordu.
Lozan’da ABD heyetinin korkusu Britanya ve Türkiye’nin Musul konusunda bir anlaşmaya varmasıydı. Lord Curzon’un öyle olmadığını iddia etse de Lozan’da aklındaki en öncelikli konu Musul’du.
Lozan’a İngiliz petrol şirketi TPC’nin tuttuğu adamlar gelip gidiyor, Türk heyetiyle görüşmeler yaparak anlaşmanın yollarını arıyordu. Türk heyetindeki doktor Nihad Reşet’in aracılık ettiği heyetler içinde 'Kut Zaferi'nde Halil Paşa’nın esir aldığı ve uzun yıllar İstanbul’da yaşamış İngiliz General Townshend ve 1919’da Mustafa Kemal’e Samsun vizesi veren İngiliz istihbaratçı Bennett gibi isimler vardı.
Ankara da boş durmadı. Konferans sırasında Polonya asıllı olan Osmanlı’nın ilk Washington Büyükelçisi ve Ankara’daki Meclis’in üyesi Ahmet Rüstem Belinski, TPC yetkileriyle gizlice anlaşmak için Londra’ya gönderildi. Bunu duyan Lord Curzon, İsmet Paşa’ya bir nota verdi. İsmet Paşa “Müzeleri gezmeye gittiler” diye cevap verince Lord Curzon, Paşa'yı “Bir dahaki sefere haber verirseniz British Museum’u bizzat gezdirmekten memnuniyet duyarım” diye cevapladı.
Ankara’nın ikinci adımı konferans arasında TBMM’nin Amerikan Chester firmasına petrol arama imtiyazı vermek oldu. ABD-Türkiye ittifakı Britanyalıları masada biraz daha sıkıştırdı. Musul petrolleri için artık devrede 1914’te imtiyaz hakkını aldığını iddia eden İngiliz TPC, yeni hükümetten imtiyaz aldığını söyleyerek pazarlığa ortak olan Amerikan Chester firması ve petrol bölgesinin kendilerine miras kaldığını iddia eden 2. Abdülhamid’in çocukları vardı. Bir de Musul’da nüfusun çoğunluğunun Türk ve Kürt olduğunu, İngilizlerin Mondros’u ihlal ederek Musul’a girdiklerini iddia eden hem Musul’u hem de petrolü isteyen Türkiye. Ama Türkiye heyeti, pazarlık sırasında petrolden pay gibi başka kapıları da açmış, kendileri okumadan İngiliz istihbaratının önüne düştüğü ortaya çıkan Ankara ile telgraflarında ve özel görüşmelerinde Musul konusunda ısrarcı olunmayacağı mesajı verilmişti.
Yine Grew’in günlüklerinden okuyalım:
"Bununla birlikte Türklerin iyi bir akşam yemeği sonrasında söylediklerine de fazla bir önem vermiyordum. Bana söylediklerine göre İsmet, iyi bir şampanyanın sıcak etkisi altında Lord Curzon’a İngilizlerin Musul’u ellerinde tutabileceklerini söylemişti. Böylesi akşam yemeklerinden sonraki günlerde Türklerin her zamankinden daha inatçı oldukları ve her şeye hayır dedikleri de konferans sırasında darbımesel olmuştu...”
Musul konusunda konferans boyunca Amerikan heyeti Türkiye heyetiyle sürekli temas hâlinde ortak hareket etmiş, Britanya ile Türkiye arasında petrolsüz Musul’u vermek gibi formüllerin masada konuşulmasını engellemiş ve günün sonunda da Musul meselesinin çözümünün masada gözlemci olarak oturduğu Lozan’dan sonraya bırakılmasını sağlamıştı.
Sonrasında ABD, Lozan üzerinden iyice ortak olduğu Musul pazarlıklarında Britanya’yla anlaştı ve petrolden istediği payı aldı. Türkiye ise küçük bir pay ile yetinmek zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanı’nın Lozan tartışmasını Musul operasyonu başlarken başlatmasının sebebi belki de bu tarihi hatırlatmaktır...
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025