Hasan CEMAL
Hayatın gerçekleri Türkiye’yi barış ve demokrasiye doğru çekiyor. Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtamayan bir Türkiye’de ne barış, ne demokrasi, ne de refah olur. Dağlarda silahların susmadığı bir Türkiye, ne aş ve iş sorununu doğru dürüst çözebilir, ne hukuk devleti çıtasını yukarı çekebilir, ne Müslüman dünyaya örnek olabilir, bölgesel bir güç haline gelebilir. Hiçbiri olmaz.
Hayatın gerçekleri Türkiye’nin kafasına en nihayet dank etmiş durumda. Hayatın bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoğan’ı barış yoluna çekmiştir. Türkiye barışla birlikte özgürleşmek zorunda. Başka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleşecek, özgürleştikçe büyüyecektir.
Demokrasi olmadan barış olur mu?..
Barış olmadan demokrasi olur mu?..
Güncel ve sıcak tartışma konularımızdan biri de bu. Doğrusu biraz tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan sorusunu da çağrıştırıyor.
Ama şu rahatça söylenebilir:
Demokrasiyle barış arasında Çin Seddi yok! İkisi iç içe süreçler. Biri olmadan diğeri olmaz. Birbirini besleyen, birbirine muhtaç süreçler...
Evet, barış ancak demokrasiyle mümkün olur. Hukukun üstünlüğü olmadan, hukuk devletiolmadan barıştan söz edilemez.
İçi, özgürlük ve insan hakları ile dolu olmayan barış, barış değildir. Gerçek ve kalıcı barışın yolu elbette demokrasiden geçer.
Ama tersi de geçerlidir.
Silahlı çatışmaların damgasını vurduğu, şiddet ve terör eylemlerinin kol gezdiği, yani barışın esamesinin okunmadığı bir devlet ve toplum düzeninde demokrasiden, hukuktan söz edilebilir mi?
Kürtler, Aleviler, Müslümanlar...
Ya da şöyle bir soru:
Kimlik ve inançların, hayat tarzlarının devlet tarafından kulak arkası edildiği veya bastırıldığı bir toplumda, silahlar patlamıyor olsa bile, gerçek barış ve huzurdan söz edilebilir mi?
Türkiye bu süreçleri yaşadı.
Yaşamaya da devam ediyor.
Kürtlerin, Alevilerin, Müslümanların - ya da solcuların - kimlik ve hayat tarzları ağır baskı altındayken, bu ülke çatışmasız ve silahsız dönemlerden de geçti.
Sormak lazım:
Bu dönemler için “Barış içinde yaşıyorduk!” denebilir miydi?
Sanmıyorum.
İnsanların kimlik ve inançlarının hiçe sayıldığı bir düzen hem demokrasiden, hem de gerçek barıştan uzaktır.
PKK’nın sahneye çıkışı...
Yakın geçmişe bakalım.
PKK sahneye 1980’lerde çıktı. Kürt sorununun bir sonucu olarak, inkar edilen Kürt kimliğinin bir ürünü olarak sahnede yerini aldı. Ve Türkiye bugünlere kadar kanlı bir kısır döngünün içinde kıvrandı durdu.
Bu kısır döngü, Türkiye’yi yıllar yılı hem barıştan, hem demokrasi ve hukuk devletinden gitgide uzaklaştırdı, hem de refah çıtasının yükselmesini engelledi.
Kısacası:
Türkiye uzun yıllar ne yazık ki barışa da kavuşamadı, bu nedenle demokrasiye de, refaha da erişemedi.
Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve PKK’nın silahlı mücadelesi, hem barışa, hem demokrasiye, hem de kalkınmaya büyük köstek oldu.
Hem barış, hem demokratikleşme...
Şimdi dağda silahlar susmuş durumda.
Ateşkes ilan edildi.
PKK’nın çekilmesi başlıyor.
Bir yandan barış kapısı aralanırken, öte yandan Kürt meselesinde demokratik siyasetdönemi açılıyor. Barış süreci ile birlikte demokratikleşme adımlarının iç içe yürüyeceği ya da yürümesi gerektiği bir dönemdeyiz.
Başka türlüsü düşünülemez.
Hem barış, hem demokratikleşme...
Bazen biri ilerler, bazen öbürü.
İkisinin arasında Çin Seddi yoktur.
Barış yolunda mesafe alan bir Türkiye’de silahlara veda edilirken, aynı zamanda insan hakları, özgürlükler ve hukuk çıtası yükselir. Silah ve savaşa gömülen kaynaklar, ekonomik büyüme ve kalkınmanın hizmetine verilirken, dışarıdan sermaye ve yatırım akışı hızlanır.
Hayal mi kuruyorum?
Hayır.
Gerçekçi bir bakış açısıdır bu.
Türkiye’de barışla demokratikleşmenin kendiliğinden otomatik olarak yürüyeceğini elbette öne sürmüyorum.
Erdoğan’ın demokrasi kırıkları...
Başbakan Erdoğan’ın demokrasi sicilindeki kırıkları ve lider olarak yapısına damgasını vuranmuhafazakâr-otoriter eğilimleri, Türk tipi başkan babalık heveslerini hiç kuşkusuz biliyorum.
Bu açılardan, son örnek dün 1 Mayıs’ta yaşandı. Tayyip Erdoğan, Taksim Meydanı’nda demokrasi dersinden sınıfta kaldı. Bütün bu nedenlerle, AK Parti iktidarına dönük eleştirel bakış açım son yıllarda daha ağır bastı.
Ama hiçbir şey siyah beyaz değil, akla kara değil.
Barış da, demokrasi de öyle.
Bunlar iç içe süreçler, inişli çıkışlı yol alan, bazen geri, bazen ileri giden ve birbirlerine muhtaç olan, birbirlerini besleyen süreçler...
Ve hayatın gerçekleri...
Ayrıca hayatın gerçekleri Türkiye’yi barış ve demokrasiye doğru çekiyor ya da itiyor.
Nedir hayatın gerçekleri?
Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtamayan bir Türkiye’de ne barış, ne demokrasi, ne de refah olur.
Dağlarda silahların susmadığı bir Türkiye, ne aş ve iş sorununu doğru dürüst çözebilir, ne hukuk devleti çıtasını yukarı çekebilir, ne Müslüman dünyaya örnek olabilir, ne de sözü dinlenen bölgesel bir güç haline gelebilir.
Bunların hiçbiri olmaz.
Hayatın bu yalın gerçekleri Türkiye’nin kafasına en nihayet dank etmiş durumda. Hayatın bu gerçekleridir ki, Tayyip Erdoğan’ı da sonunda barış yoluna çekmiştir.
Türkiye barışla birlikte özgürleşmek zorunda. Başka çaresi yok. Türkiye büyüdükçe özgürleşecek, özgürleştikçe büyüyecektir.
Türkiye artık kısır döngüsünü kırıyor hayatın gerçekleri sayesinde...
Zamanın ruhu budur!
Kürt sorununu barışçı çözüm rayına oturtabilen bir Türkiye, zamanın ruhunu yakalayan bir Türkiye demektir.
Türkiye bu raya oturmaya aday.
Tayyip Erdoğan takıntısı yerine...
Kötü gitmiyor işler.
Her şeyi siyah beyaz görmek yerine, bardağın sadece boş ya da dolu tarafını görmek yerine, daha dengeli, daha ölçülü bakmakta yarar var günümüzdeki gelişmelere...
Erdoğan’ın Kürt sorunu ve PKK konusundaki siyasal kararlılık ve cesaretine dudak kıvırmak yanlıştır, gerçekçi değildir.
İşlerin ateşkese ve çekilmeye gelebilmiş olması, Başbakan ve lider olarak Tayyip Erdoğan’ın artı hanesine düşülmesi gerek bir nottur.
Muhalefet çevrelerinde dikkati çekmekte olan Tayyip Erdoğan takıntısı yerine, “Ben bu süreci en iyi nasıl yönetirim, Türkiye’de barış ve demokrasiyi en iyi nasıl gerçekleştiririm” sorusunun karşılıkları aranmalıdır.
Farkındayım, söz uzadı.
Son söz:
Barışla demokrasi arasında Çin Seddi yoktur; ikisi birbirine muhtaç, birbirini besleyen iç içe süreçlerdir.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024