Hasan CEMAL
Günlüğüm sayfaları arasında dolaşıyorum.
Viyana, 9 Şubat 2019
Sokağın adını görünce hemen saptım,
etrafa bakına bakına yürümeye başladım.
Karl-Popper-Strasse...
Popper'in Açık Toplum ve Düşmanları
kitabı ve de Popper'le Wittgenstein'ın
Cambridge Üniversitesi'ndeki kavgası
aklıma geliyor.
Tarih, 25 Ekim 1946.
İkinci Dünya Savaşı yeni bitmiş.
Yirminci yüzyıla damgalarını vuran
Avusturyalı iki büyük filozof,
Wittgenstein'la Popper, Cambridge
Üniversitesi'ndeki bir bilim
kulübünde karşı karşıya gelirler.
1930'larda Hitler cehenneminden
kaçıp İngiltere'ye sığınmış ikisi de.
Tartışmayı yöneten bir başka büyük filozof,
Bertrand Russell şöyle der:
Wittgenstein, zeki insanlarla konuşarak
aklını orospulaştırdığını söyledi.
Ben de ona deli olduğunu söyledim.
O da bana, Allah beni aklı başında
olmaktan koruyor diye
yanıt verdi. Eminim, en geç Şubat ayı
içinde intihar edecek Wittgenstein...
Bertrand Russell
Tartışma sorularından biri şu:
Filozoflar siyasetle uğraşmalı mı?
Bu soruya Russell'la Popper'ın yanıtı
evet olur. Wittgenstein aynı kanıda değildir.
Ayrıca Popper'la felsefeye bakış açıları
farklıdır. Popper, felsefenin daha ciddiye
alınmasını savunur.
Karl Popper
Wittgenstein ise felsefede gerçek
problemlerin değil, sadece dile ilişkin
bilmecelerin varlığından söz eder.
Fikir savaşları içinde yaşayan
iki filozof da birbirini
felsefenin düşmanları olarak görür.
Ludwig Wittgenstein
Viyana sokaklarında avare avare
yürüyorum. Mahler'in 5. Senfonisi
kulağıma çalınıyor. Bir köşede
Mozart'la burun buruna geliyorum.
Freud'un, Klimt'le Schiele'nin ruhları
volta atıyor.
Şakır şakır yağmur. Otel odama
sığınıyorum. Dışarıdan sesler...
Pencereyi açıyorum:
Trampet sesleri...
Pat pat adımlar... Kaz adımları...
Hepsinin ellerinde birer bayrak,
tek tip giyinmiş bir kalabalık...
Sloganlar atarak bando mızıka
pat pat kaz adımlarıyla
otelin önünden geçip gidiyorlar.
Resepsiyona soruyorum
kim bunlar diye, yanıt kayıtsız
bir ses tonuyla geliyor:
Neo-Naziler...
Her hafta hükümeti
protesto yürüyüşü yaparlar,
Başbakanlığın önünde
bağırıp çağırıp dağılırlar.
İçim daralıyor.
Günlüğüm sayfaları arasında dolaşıyorum
İstanbul, 23 Eylül 2018
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Demokrasi de gün gelecek
tarihin sayfaları arasına gömülecek.
Güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı,
özgür medya demek olan
liberal demokrasi bugün
orta yaş krizini yaşıyor,
perişan halde. Demokrasiye
daha iyi bir alternatif var mı?
Churhill 1947'de, "Demokrasi en kötü
yönetim biçimidir" der, ama hemen
arkasından,"Bugüne kadar denenmiş
bütün yönetim şekilleri hariç olmak
şartıyla..." diye ekler.
Batı demokrasisi yaşamakta olduğu
"orta yaş krizi"ni aşacak!
Bu satırlar benim değil, elimin altındaki
bir kitaptan aldım. Adı, Demokrasi Nasıl
Sona Eriyor (How Democracy Ends).
Yazarı, David Runciman,
Cambridge Üniversitesi'nden
bir siyaset bilimi profesörü.
Askeri darbelerin artık geçmişte
kaldığının altını çiziyor.
Askeri darbelerin yerini,
günümüzde seçim sandığından
çıkan sivil darbelerin aldığına
işaret ediyor.
Verdiği örnekler arasında
Türkiye'yle Erdoğan da var.
Kitapta uzun uzun demokrasiye dair
alternatifler anlatılıyor, tartışılıyor.
Çin modeli bu çerçevede yerini alıyor.
Yükselen popülist milliyetçiliği besleyen
kaynaklar da büyüteç altında.
Kitapta şu noktalara dikkat çekiliyor:
İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen
40 yıllık Soğuk Savaş döneminde
liberal demokrasinin
en iyi zamanlarını yaşadığı...
Çünkü kapitalizmin istikrarlı
bir ekonomik büyümeyle
hayat standartlarını yükselttiği...
Refah devletine kapıyı açtığı...
Sağlık, eğitim, sosyal adalet gibi
alanlarda gelişme sağladığı...
Böylece, siyasal elitlerin de
kitleler nezdinde güven kazandığı...
Bunlar belirtiliyor kitapta.
Günümüzde ise, özellikle son 20 yılda,
bütün bu alanlarda geriye gidişin
yaşandığını, bunun da liberal demokrasileri
fena halde gerilettiğini,
kitlelerin gözünde çekiciliğine
darbe indirdiğini söylüyor,
Cambridge'li siyaset bilimi hocası...
David Runciman'ın kitabını okurken,
genellikle yanıtsız birçok soru
uçuştu kafamda...
19. yüzyılla 20. yüzyılın başlarındaki
vahşi kapitalizm ve milliyetçilik dönemini
düşündüm. Bu dönemin insanlığın başına
sardığı korkunç felaketleri anımsadım.
Birinci Dünya Savaşı...
Lenin... Stalin...
Mussolini...
Büyük Ekonomik Buhran...
Hitler...
İspanya İç Savaşı, Franko...
İkinci Dünya Savaşı...
Holokost...
Mao...
Pol Pot...
Sovyetler'deki, Doğu Avrupa'daki
totaliter rejimler...
Acaba küresel kapitalizm
kendini yeniden toparlayabilir mi?
İşsizliğe, yoksulluğa ve eşitsizliklere
çözümler üretebilir mi?
Ya da küresel kapitalizme
alternatif yeni bir model, sol-sosyalist
bir model sahneye çıkabilir mi?
Batı'nın demokrasi projesindeki
"Amerika-Avrupa ittifakı"yla
Soğuk Savaş sonrasında kırk yıllık
demokrasi dönemi açılmıştı.
Bu da 1989'da Berlin Duvarı
ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin
yıkılmasını getirmişti. Sonraki 20 yıl
boyunca tarihin sonu çığlıklarıyla
liberal demokrasinin zafer sarhoşluğu
yaşanacaktı.
Berlin Duvarı'nın yıkılış anından - 1989
Ama bu zafer sarhoşluğu
öyle uzun sürmedi. Amerika'da patlayan
2008 mali krizi ile birlikte
küresel kapitalizmin çöküş hâlleri
gözler önüne serildi.
Şimdi durum şu:
Dünyada bir şeylerin çökmekte olduğu
anlaşılıyor ama yarın neyin geleceği
henüz bilinemiyor. Küresel kapitalizmin
ekonomik ve siyasal elitleri
doymak bilmeyen açgözlülük
ve kibirleriyle sınıfta çaktılar.
Trump böyle kazandı!
Avrupa'da milliyetçilik ve popülizm
böyle sahne almaya başladı.
Irkçı, yabancı düşmanı,
Müslüman düşmanı, farklılıklardan
hiç hazzetmeyen, demokrasiyi sevmeyen
karşı-devrimci siyasal akımlar
Avrupa Birliği'nin sınırları içinde
böyle güçlendiler, hatta iktidara tırmandılar.
Saudade...
Portekizce bir sözcük...
Melankoli ve nostalji peşinde koşma hissi
anlamına geliyormuş...
Benim bugünlerdeki hissiyatımı
yansıtan bir sözcük...
2019 yılı Şubat ayının bu soğuk sisli
günlerinde Trieste'den Viyana'ya
dolaşırken, kendimi sadece zaman tünelinde
bulmuyorum. Aynı zamanda
tarihi yaşarken yakalamak gibi
bir duygu kımıldıyor içimde...
İkinci Dünya Savaşı sonrasında
Hitler-Stalin cehenneminden kurtulan
Orta Avrupa'da bugün yeniden
kaz adımları, trampet sesleri duyuluyor.
Acıklı mı, korkunç mu?
Ayrıca, bu ürkütücü sesler sadece
Viyana'da değil, 2018'in ilk aylarında
dolaştığım Orta Avrupa'da, Varşova'da,
Krakow'da, Prag'da da,
hatta Almanya'sından Fransa'sına,
Hollanda'sından İtalya'sına,
Avusturya'sına, Bretix Britanya'sına kadar
her yerde kulakları tırmalamakta...
Daha vahimi, bu sesler sadece kulaklara
çalınmıyor. Bu seslerin temsil ettiği
demokrasi düşmanı, milliyetçi,
yabancı düşmanı, ırkçı akımlar
artık sadece muhalefette değil,
iktidar koltuklarında da güç kazanıyorlar.
Bugün Avrupa, Orta Avrupa
başka sulara savruluyor gibi...
İkinci Dünya Savaşı sonrası
Avrupa'sında esen ve Avrupa Birliği
çerçevesinde kurumlaşan liberal demokrasi,
hukuk ve özgürlük havası bugün
Doğu'dan gelen rüzgarlar
tarafından epeyce kırılmış durumda...
Günlüğümün sayfaları arasında
dolaşıyorum.
Gökova, 10 Ağustos 2020
Geçen ay New York'ta çıkmış bir kitap.
Kindle'a tıklar tıklamaz tekneye,
bulutların üstünden elimin altına iniyor.
TWILIGHT of DEMOCRACY.
Türkçesi:
Demokrasinin Alacakaranlığı.
Konusu:
Demokrasilerin dünyada özellikle
son çeyrek yüzyılda kaybettikleri zemin.
Kitabın yazarı, Doğu Avrupa'yı
iyi bilen, kocası Polonyalı olan
(Polonya Dışişleri Bakanlığı da yapmış)
Amerikalı bir kadın
gazeteci:
Anne Applebaum.
Otoriter rejimlerin, diktacı eğilimlerin,
yabancı düşmanlığıyla ırkçılığın
Trump Amerikası'nda, Avrupa'da,
Polonya ve Macaristan'da
nasıl sinsi sinsi ilerlediğini,
liberal demokrasileri nasıl aşağı doğru
çekildiğini anlatıyor kitabında...
Okuduklarım çok aşina. Türkiye de
kaç zamandır böyle bir karanlık süreçte
yol alıyor.
Kitabın Macaristan ve Polonya
bölümlerini okurken bazı satırların
altını çiziyorum.
Tek adam...
Tek adam devleti...
Tek parti devleti...
Tek parti yargısı...
Tek parti medyası...
Tek parti akademiyası...
Rüşvet ve yolsuzluğun olağanlaştığı,
liyakat sisteminden uzaklaşıldığı,
işin ehline verilmediği
bir devlet düzeninin yerleştirildiği...
Özellikle Macaristan'da, Victor Orban'ın
kendi ailesinin, kuzenlerinin,
arkadaş çevresinin sürekli korunması,
kollanması, -Avrupa Birliği fonları da
kullanılarak- zenginleştirilmesi...
Orban karşıtı protesto
Vergi sopası ile, korkutma ve sindirme
ile tek adama biat eden
bir iş dünyası yaratılması...
Seçimle, halkın oyuyla gelen organlarda,
özellikle muhalefetin kazandığı belediyelerde
hakların sistemli biçimde gasp edilmesi...
Muhalif belediye başkanlarına
kara çalma kampanyaları...
Macaristan'da bir muhalefet partisinin
seçim kazanmasını neredeyse
imkansızlaştıran bir sistem kurulması...
Muhalefeti sindirmek için sürekli
yeni düşmanlar bulunması
ve onlarla savaşılması...
"Düşmanlar"a gelince...
Soros'lar, Yahudi komploları,
liberaller, sol entelektüeller...
Avrupa Birliği'yle, dış düşmanlar ve
yabancı elitler eliyle Polonya'nın,
özellikle Macaristan'ın kendi
gerçek kimliklerinden, kendi gerçek
tarihlerinden uzaklaştırılmasına dönük
yalanların beslenmesi...
Yabancı düşman edebiyatıyla
toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın
körüklenmesi, keskinleştirilmesi...
Anne Applebaum'ın demokrasi üstüne
kitabını okurken, sanki Erdoğan
Türkiyesi'ni okuyorum.
(T24, 10 Ağustos 2020)
Demokrasi Notları'nın dördüncüsü yarına...
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024