Ahmet TAŞGETİREN
Tayyip Erdoğan’ın Mısır’a ve Tunus’a gidip “Laiklikten korkmamak lazım” demesi tartışılacaktı, tartışıldı. Mısır’da darbeyi gördükten sonra Gannuşi liderliğindeki Tunus islami hareketinin, benim “Laiklere ofsayttan gol atma imkanı tanındı” diye tanımladığım şekilde siyaseten bir adım geri çekilmesi tartışılacaktı, tartışıldı. Nihayet Gannuşi’nin “İslami aidiyet ve siyaset” bağlamında serdettiği şu sözleri de tartışılacaktır, tartışılıyor:
“Müslüman demokrasisine girmek için siyasî İslam’dan çıkıyoruz. Artık siyasî İslam’ı temsil iddiasında olmayan Müslüman demokratlarız. Siyasî faaliyetin yeri cami değildir. Cami halkın toplandığı bir yerdir, dolayısıyla tek bir partinin faaliyetlerinde camiyi kullanması için bir sebep yok. Dinin Tunusluları birleştiren bir unsur olmasını istiyoruz; bölen değil. Bu yüzden bir imamın hiçbir siyasî partiye yönetici ya da üye olmasını istemiyoruz. Gündelik sorunları, ailelerin ve kişilerin yaşamını söz konusu eden bir parti olmak istiyoruz; kıyamet gününü ya da cenneti vs.’yi söz konusu eden değil. Dinî faaliyetin siyasî faaliyetten tamamen bağımsız olmasını istiyoruz.”
Aslında Türkiye’de Ak Parti’nin 14 yıl içinde geliştirdiği “Laik yorum” da aynı çerçevenin uzantısı olarak tartışılıyor ve tartışılacak.
Dün Refah Partisi’nin bu alandaki dili, yeri de tartışılıyordu.
O zamanlar Refah Partisi’nin İslam’la ilgisi, Refah’a oy verip vermemekle Müslüman aidiyet arasındaki ilişki, Refah kadrolarının islami temsiliyet meselesinin İslam’a bir bedel ödetip ödetmeyeceği, siyasi faaliyetin “İslam tebliği” açısından artı-eksi mahiyeti hep tartışıldı.
Bir yandan islami aidiyet gereği Refah’a oy vermek gereği partili zeminlerde dillendirilirken, diğer yandan “Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede farklı partilere oy verenlerin nasıl tanımlanacağı” sorusu üzerine pek çok şey söylendi.
Refah Partisi’nin İslam’la bir ilgisi vardı ama bu tam ne idi? Ben zaman zaman bir yandan “islami parti” diye tanımlamaktan kaçınmak, diğer yandan da “İslam’la bir şekilde ilişkili olması”ndan dolayı “İslam eksenli parti” gibi ifadeler kullandım. “Müslümanların kurduğu parti” demek bile sorunluydu, çünkü bu, diğer partilere oy verenleri “Müslümanlıktan başka aidiyetle tanımlamak” anlamına gelecekti.
Ak Parti’ye geldiğimizde İslam’la ilişki nasıl tanımlanacaktı? Parti kendisini “Muhafazakar demokrat” olarak tanımladı. “Muhafazakar” ne demekti? Dini aidiyet “Referansımız Kur’an değil” denilerek bir kenara kondu. Buna rağmen Ak Parti’nin mesela CHP, MHP, HDP olmadığı belliydi. Yine Ak Parti’nin “bir şekilde İslam’la bağlantılı olduğu” da belliydi. İslam dünyasından bakıldığında da Ak Parti, “islami siyasi hareketlerin güncel bir formatı” olarak okundu.
Aslında İslam’ın siyasi alanda nasıl kurumsallaşacağı konusu ile çok yakından ilgilenen, bu noktada Ak Parti’ye “Acaba mı?” ümitleri ile bakan, parti liderlerinin çıkıştaki görüşmelerinde muhtemelen bu intibaı verdiğini gören Batı dünyası da Ak Parti’yi İslam’la ilişkilendirdi.
Sanırım Batı’da da, İslam ülkelerinde reel politiğin İslam’la bir şekilde bağlantılı bir siyasi hareketin iktidarını kabul etmeyi gerektirdiği düşüncesi hakimdi. Ancak bu yapılar, Batı’yı dışlamayan, farklı inanç ve düşüncelerin temsiline imkan veren, adı konmasa da bir tür laik içerik taşıyan yapılar olmalıydı. Hatta “Medeniyetler İttifakı” gibi projeler geliştirilmişse ondan da çok mutlu olacaklardı. Başlangıçtaki Ak Parti formatı da bu idi.
Ak Parti’nin yola çıktığından bu yana 14 yıl geçti.
Bu arada Arap Baharı oldu, bu süreç islami kadroları iktidara getirince Batı bu işi Suriye’de ve Mısır’da durdurdu. Bu dönemde Tayyip Bey Mısır’da - Tunus’ta laiklik tavsiyesinde bulunmasına rağmen, Batı tatmin olmadı ve Mısır’da darbeyi, Suriye’de iç savaşı, Türkiye ile ilişkilerde de gerilimi hazırladı.
Tunus bu arada laiklere ofsayttan gol atma imkanı verdi ve Gannuşi bu sürecin sonunda yukarda alıntıladığım sözleri söyledi.
Konunun İslam, Toplum, Batı, sistem, reel politik gibi pek çok başlığı var, ama sütunum doldu, üzerinde duracağım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025