Akın ÖZÇER
2006-2011 yılları arasında Avrupa Birliği Daimî Temsilcisi olarak Ankara’da beş yıl görev yapmış olan emekli Büyükelçi Marc Pierini Avrupa’da Türkiye yanlısı (pro-Turquie) olarak biliniyor. Slate.fr, emekliliği vesilesiyle hakkında 26 Aralık 2011’de yayımladığı yazıda, Marsilya doğumlu diplomatın Akdenizli kökeninin ve Fas, Tunus, Libya, Suriye gibi Arap ülkelerinde uzun süre görev yapmış olmasının “komplike ülke” olarak tanımladığı Türkiye’yi anlamasını sağladığını belirtiyor.
Washington merkezli Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda Orta-Doğu ve Türkiye ile ilgili araştırmalar yapan Fransız diplomatın yayımladığı iki kitaptan biri de Türkiye üzerine. “Où va la Turquie?” başlıklı kitabı “Türkiye nereye gidiyor?” olarak Türkçe ’ye çevrilmiş bulunuyor. Atıfta bulunduğum dijital gazete, eski Avrupa Parlamenteri Joost Lagendijk’in o dönem Today’s Zaman’da Pierini hakkında kaleme aldığı övgü dolu yazıdan da alıntılar yapıyor. Bu bağlamda, Lagendijk’in “Avrupa normları ve değerleri binlerce Türk için artık çok somut bir anlam taşıyorsa” bunun Pierini’nin eseri olduğuna ilişkin sözlerini ön plana çıkarıyor. (http://www.slate.fr/lien/48051/diplomate-francais-pro-turquie-union-europeenne)
Pierini’nin Le Monde ve Slate.fr’de yayımlanan yazıları, izlediğim kadarıyla, “pro-Turquie” sıfatıyla pek uyuşmuyor. Konuyla ilgili yazılarımda altını çizdiğim gibi, AB reformlarına emek vermiş eski bir bürokrat olarak, Pierini’nin Türkiye’yi anlayabildiği kanaatinde değilim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Brüksel ziyareti vesilesiyle Le Monde’da 25 Mayıs’ta yayımlanan yazısı buna çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Gazetenin okur yorumu bölümünde de belirttiğim gibi, yazının “Türkiye ve NATO: Ankara’nın politikasının açıklığa kavuşması gerekli oldu” başlığı bile Türkiye’nin Batı ile ilişkilerine anladığımız gibi bakmadığını ortaya koyuyor. (http://abonnes.lemonde.fr/idees/article/2017/05/25/la-turquie-et-l-otan-une-clarification-de-la-politique-d-ankara-est-devenue-necessaire)
Türkiye-NATO ilişkileri
Pierini, Türkiye’nin sınaî nedenlerle NATO’nun anti-misil kalkanı uygulamasına Rus yapımı S-400 füzeleri lehine katılmama eğiliminde olduğunu belirterek bu tutumun İttifak’ın Güney-Doğu kanadında zafiyet yaratacağını belirtiyor. Bu tespit doğru belki ama yazısının “Le mailon affaibli” (zayıflamış halka) alt başlıklı bölümünde dile getirdiği iki önemli hususun bizlerce kabul edilebilir tarafı bulunmuyor.
Bu hususlardan ilki, 15 Temmuz’dan sonra TSK içindeki generallerin yüzde 40’nın ve 400 subayın darbeci olmaları nedeniyle tutuklanması ya da tasfiye edilmesinin NATO’yu Türk muhataplarından yoksun bıraktığı argümanı. Anımsanacağı gibi, 15 Temmuz ertesinde ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel de Türk ordusu içinde Daesh ile mücadele konusunda müttefiklerinin olduğunu belirtmiş ve darbe sonrasındaki tutuklamaların Türkiye ve ABD arasındaki iş birliğinin seviyesini etkileyebileceğine işaret etmişti. Vottel’in bu açıklaması haklı olarak kamuoyumuzda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Pierini’nin darbe girişiminden 10 ay sonra bu argümanı yineleme basiretsizliğini göstermesine şaşırmamak elde değil. “Türkiye yanlısı” olarak bilinen deneyimli bir diplomat, bu tür açıklamaların NATO ve FETÖ arasında bağ olduğu, dolayısıyla darbe girişiminin arkasında NATO’nun bulunduğu varsayımını güçlendirdiğini anlamıyor olabilir mi?
İkinci husus, Pierini’ ye göre, Ankara için Daesh ile mücadelenin PKK’nın müttefiki gördüğü “Suriye Kürtleri’nin” zayıflatılması amacından sonra gelmesi. Emekli diplomat, PKK’nın Türkiye’deki terör eylemlerini ve neden olduğu can kayıplarını dikkate almıyor olmalı ki, “oysa tam aksine” diyor “Washington ve Paris’in askeri stratejisine göre YPG’nin Suriyeli Kürt güçleri Rakka’nın alınmasında önemli bir askeri güç oluşturuyor.” Bununla yetinmiyor, Türkiye’nin işine “Suriyeli Kürtler” dediği PYD’nin zayıflatılmasının, birliklerini Daesh’in Sünni savaşçıları üzerine sürmekten daha çok geldiğini öne sürüyor. Sanki Türkiye Daesh’ ten yanaymış, Cumhurbaşkanı Erdoğan daha iki hafta önce Başkan Trump’a Rakka operasyonunu birlikte yapmayı önermemiş gibi.
Pierini Türkiye’nin, kamuoyumuzda 15 Temmuz kalkışmasına olası, PYD’ye de açık desteği tartışılan NATO’nun yanında, Batı savunma sistemi içinde yer almak ya da “İnsan Haklarını ihmal eden Doğu Avrupa ve merkezi Asya’nın otokratik rejimler kulübüne geçmek” arasında tercih yapması gerektiğini söylüyor. Bunu, Ankara’nın açıklamaya kavuşturması gereken ilk husus olarak takdim ediyor.
Oysa öncelikle bir demokrat olarak bu yaklaşımın kabulünü mümkün görmüyorum. Bir kere darbeye destek olan askerleri “NATO’nun Daesh’e karşı TSK içindeki muhatapları” olarak temize çıkarmak demokrasiye bağlı, Pierini’ye göre “İnsan haklarını ihmal etmeyen” Batı bloğuna yakışmıyor. İkincisi, Batı Savunma bloğunun, Kuzey Atlantik Sözleşmesi’nin 5. maddesinin bir üye ülke aleyhine, bir terör örgütünün lehine işletildiği izlenimi veren PYD ile flörtü vahim bir eksen kaymasını gösteriyor.
Türkiye-AB ilişkileri
Aslında Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin seyri de çok farklı değil. Sonuç itibariyle ABD ile Batı Avrupalı müttefikleri arasında Pierini’nin dile getirdiği iki konuda temel yaklaşım farkı bulunmuyor. Emekli diplomata göre, Türkiye’nin AB ile sorunları esas itibariyle 15 Temmuz ertesinde bürokrasideki temizlikten, tek adam rejimini getireceğini öne sürdüğü yeni hükümet modeli ve Erdoğan’ın Almanya ve AB içindeki uydularına yönelttiği Nazi suçlamalarından kaynaklanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel temaslarından sonra, “AB’ye üyelik sürecine yeni ve pozitif bir ivme kazandırılması hususunda olumlu bir görüşme yaptıklarını ve AB tarafından 12 aylık bir takvim aldıklarını” belirtti ama Pierini sürecin artık inandırıcı bir diplomatik stratejiye dayanmadığı görüşünde. Bu görüşe, Pierini ’den farklı bir gerekçeyle katılıyorum. Öncelikle Almanya başta olmak üzere AB tarafının 15 Temmuz’a kalkışan darbecilerle varmış görünen göbek bağını kesmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anti demokratik duruşu Türkiye’nin demokrasi eksikliklerinin ve idam cezası tartışmalarının arkasına gizlemek hiç mümkün değil.
Sonuç olarak Pierini’nin atıfta bulunduğum yazısının ortaya koyduğu gibi, Türkiye’nin AB, NATO ya da genelde Batı ile ilişkilerinde önemli sorunların bulunduğu açık. Bu sorunların giderilmesi de görüldüğü gibi, çok kolay değil. Ben şahsen Pierini’nin Batı’dan bakarak yazısına attığı başlığın tam tersinin pekâlâ mümkün olduğunu buradan görebiliyorum. Neden bu konudaki bir yazıya “Türkiye-NATO: Brüksel’in politikasının açıklığa kavuşması gerekli oldu” (La Turquie et l’OTAN: «une clarification de la politique de Bruxelles est devenue nécessaire) başlığı atılmasın ki?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018