Atilla YAYLA
Sadece Türkiye'de değil, tüm demokrasilerde, liderler hariç, siyasetçilerin itibarı yerlerde sürünmekte. Sokaktaki sıradan insanlar, siyasetçinin faydasız, bilgisiz, asalak, hiçbir işe yaramayan, niyetleri dahi iyi olmayan bir tip olduğunu düşünmeye meyilli. Şüphe yok ki, bu algı yanlış ve haksız. Siyasetçi üç aşağı beş yukarı toplumdaki ortalama erdemlilik seviyesini ve davranış tarzını taşır ve yansıtır. Ayrıca, siyasetçi sadece kendi varlığı açısından değil demokratik sistemin varlığı ve işlerliği açısından da değerli ve gerekli. Yani, siyasetçinin kendisiyle siyasetçinin var olmasını sağlayan sistemin itibarını ve değerini birbirine karıştırmamak lâzım.
Türkiye'de siyasetçinin itibarı demokratik ülkelerdeki ortalamaya nispetle daha geride. Bunun bilinen, malum sebeplerine 1950'den beridir, bürokratik vesayet sisteminin sacayaklarının siyasetçiyi itibarsızlaştırmak için bilinçli, planlı şekilde özel çaba sarf etmekte olmasını da eklemeliyiz. Siyasetçiye, sanki demokrasi siyasetçiler olmadan işleyebilirmiş gibi, neredeyse toptan cephe alınmasının en önemli nedeni ise, demokratik seçimleri vesayet odaklarının ittifak kurduğu siyasetçilerin hiç kazanamayacak olmasına duyulan inançtı. Aslında toplum bu inançtakileri hiç yanıltmadı. Seçmenlerin ağırlıklı kesimi her seferinde bürokratik vesayete en uzak ekipleri iktidara taşıdı.
Siyasetçiye güvensizlik ve onu itibarsızlaştırma çabası, siyasetçilere karşı takınılan tavrın farklılığında da teşhis edilebilir. Medya, en azından yakın zamanlara kadar, vesayet sistemine daha mesafeli duran merkez sağdan gelen politikacılara karşı saldırgan ve aşağılayıcı, vesayetin banisi CHP çizgisindeki politikacılara karşı ise olumlayıcı ve yüceltici bir tavır takındı. Somut bir örnekle, sevimli ve geniş ufuklu, halkla iyi temas kuran ve ülkede büyük açılımlar yapan, siyasi zekâsı da yüksek Turgut Özal'ı şekilden şekle soktu, hırsızlık ve diktatörlükle itham etti. Buna karşılık, iyi bir insan olmakla beraber mizahî ve siyasî zekâsı çok sınırlı olan, halkla bir bağı bulunmayan Erdal İnönü'yü genellikle el üstünde tuttu ve parlattı.
Bununla beraber, siyasetçilerin kendileri de zaman zaman kendi ayaklarına kurşun sıkmaktan geri kalmadı. Siyasete ve diğer siyasetçilere yapılan saldırıların aynı zamanda kendilerine yönelik olduğunu anlamadı, anladıysa da gereğini yapmadı, yapamadı. Oysa, siyasetin alanındaki her daralma sadece belli siyasetçilerin değil her siyasetçinin alanını daraltabilir, hatta kaçınılmaz olarak daraltır.
28 Şubat sürecinde bu yanlış tavrın acı bir örneğini gördük. Askerin başını çektiği bürokratik devlet koalisyonu sivil ayaklarıyla birlikte Erbakan-Çiller hükümetine karşı saldırıya geçti. Muhalefetteki Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit (bir de galiba Devlet Bahçeli) demokratik siyasetin yanında saf tutmaları gerekirken, tersini yaptı. Muhaliflerine karşı yükselen anti demokratik bürokratik dalganın üstüne binerek iktidara tırmanmaya çalıştı. Tırmandı da, ama kendileri de ülke de bunun hayrını göremedi. Oysa, yapılması gereken, iktidar ve muhalefet siyasetçilerinin bir araya gelip, asker memurlara “siyaseti siyasetçiye bırakın” demesiydi. Bunu yapsalardı, 28 Şubat ölü doğmuş ve siyasetçilerin, dolayısıyla demokrasinin eli güçlenmiş olurdu.
Şimdi tarih sanki kendini tekrarlıyor. Siyasetçilerin bir kısmı (iktidardakiler) yine bir bürokratik devlet saldırısıyla karşı karşıya. Bu sefer, merkezde, bir "din adamına" ölümüne bağlı üniformalı (ağırlıklı olarak polis, bir miktar asker) ve sivil (savcı-yargıç) bürokratlar var. Otonom yapılanma dediğimiz bu güç eylemleriyle ve söylemleriyle aslında AK Parti'yi ve hükümeti değil demokratik siyaseti kuşatıyor. Bürokratik iktidarı derinleştirmeye ve daha önce asla ulaşılmamış boyutlara taşımaya çalışıyor. Tüm siyasetçilerin bu teşebbüse cephe alması yaptıkları işin doğası gereğiyken ve kendi menfaatlerineyken, bazı siyasetçiler, 28 Şubat sürecindeki hatayı aynen tekrarlayarak, bu dalganın üzerine binmeye, onunla iktidara tırmanmaya çalışıyor. Hâlbuki doğrusu, bu mücadeleyi iktidar-otonom yapılanma mücadelesi olarak değil, demokratik siyaset-bürokratik siyaset (devlet) kavgası olarak görmek ve hep birlikte demokratik siyaseti ve siyasetçiyi korumak.
Kuşku yok ki, bu vahim hataya düşen siyasetçiler de eninde sonunda gerçeği görecek, ama korkarım, o an gelene kadar demokratik siyaseti korumanın maliyeti yükselecek.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019