Aydın Selcen
HDP İzmir İl Başkanlığı’nı basan üç saldırgan bir cinayet işledi. Saldırganların biri yakalandı ve doğru dürüst sorgusunun yapılmadığını düşündürecek biçimde neredeyse aynı gün adliyeye sevk edildi. Diğer iki saldırgan kaçak. Yakalanan saldırganın da Suriye’de çatışmaya gönderilmiş bir devlet yetiştirmesi olduğu anlaşıldı. Cinayetin işlendiği sırada kırk HDP üst düzey yöneticisinin katılacağı bir toplantının son anda iptal edildiğini de öğrendik.
Yine göründüğü kadarıyla, CHP ve İYİP bu menfur cinayeti bir siyasal kaldıraç yapmak eğiliminde değiller. Aksine, çok daha “yumuşak” bir içerik olan Ramazan’da pandemi gerekçesiyle anayasaya aykırı olarak genelgeyle içki yasağı konulması örneğinde olduğu gibi, “ne güzel siyasetçilik oynuyorduk, bu da nereden çıktı şimdi?” havasındalar. Aynı yaklaşımları Sedat Peker videolarına gösterdikleri veya gösteremedikleri tepkiye de yaygınlaştırılabilir.
Herhalde kendilerine “demokratik” payesini yakıştıran muhalefetin bu apatik yaklaşımı, “halkı sokağa dökecekler, OHAL ilân edip seçimi erteleyecekler” kaygısına dayanıyor. Demokratik refleksleri törpülü sözde demokratik muhalefet, örnekse 6-7 Eylül olayları gibi “sokağa dökülmekle”, yine örnekse Gezi gibi “sokağa çıkmak” arasındaki farkı görmek istemiyor. Üstelik kitle partisi olmak iddiası taşıdıkları halde disiplinli biçimde kitlesel bir toplum eylemi düzenleyebilmek yetisini nicedir unutmuşa benzerler.
Yüksek perdeden bir itiraz ortaya koymanın, kendi ekmeklerine soğan doğramak yahut pişmiş aşa su katmak olduğunu inanmışlar. Aşağıdan yukarı, hatta dosdoğru, siyasetin kendini yeniden keşfetme, öğrenme sürecindeler. Yukarıdan aşağıya örgütleme, yön verme, yönetme, vizyon, ortak gelecek tahayyülü, ortak hikâye önerme yetisinden ise yoksunlar. Yalnızca AKP, islâmcı-milliyetçi koalisyon ve Erdoğan’a tepkinin kendi olası seçim zaferleri için yeterli olduğunu sanıyorlar. Özetle, bıktırıcı biçimde oyuna gelmeyecekler. Oyunun dışındalar zaten.
Öyle ya, oyuna girmek ilk adım. Ben kızıma kendimce sürekli “esas olan oyunun içinde kalmaktır” diye öğretiyorum. Sonunda yenilginin kesin gözüktüğü bir oyunun son anlarında bile formayı terden sırılsıklam yapmanın, geri koşmanın, yardımlaşmanın, nefessizlikten çatlayacakmış, kusacakmış gibi bir çaba ortaya koymanın takım arkadaşlarına, oyuna ve kendine saygının gereği olduğunu anlatıyorum. 35 yaşındaki Stumpf eli tekleyen yüreğinin üzerinde oyundan sedyeyle çıkarken, kapalıda ciğerimiz sökülürcesine yaptığımız “Şuu-tunf, Şuu-tunf…” tezahüratını canlandırıyorum. O maçtaki rakibi de, maçın skorunu da anımsamadığımı hikâyeme ekleyerek.
Duvardan ses gelir, o demokratik muhalefetten ses gelmez, boşa kürek. Onlar aksiyon almaz, değerlendirme yapar. Siyasi parti yönetimini, dernekçilik olarak görür. Mütebessim çehrelerle Anadolu kasabalarında esnaf ziyareti yapmak, “halka inmek” demektir. Halka inildikten sonra, mutmain olunup makam odalarına, toplantı salonlarına geri çıkılır. Berikiler de, dağlarda yanan “çoban ateşlerini” izler buğulu gözlerle.
Başkaları da #Hadi der. Derler de, o “hadisene kımıldan biraz” çağrısına yanıt, hep “çabalama kaptan, ben gidemem” olur. Deniz Poyraz’lar öldürülür. Berkin Elvan gibi, Oğuz Arda Sel gibi. Onların acılı, yürekleri dağlanmış anaları, #Hadi der, yan yana gelir. CHP ve İYİP, HDP ile aynı kareye girmez. Daha TBMM binasının bahçesine çıkamayan, Ankara il örgütlerinden meclis binasının önüne beş otobüs getirtemeyenler de muhalefet eder. Öyle ya, yanıt hazır: İstanbul böyle kazanıldı…
Deniz Poyraz’ın vahşice katledilmesi Kürt meselesini kim bilir kaçıncı kez çekip getirdi, odanın tam ortasına koydu. Bir başka yönüyle, katilin Suriye’den paylaştığı fotolar da aynı meselenin dönüşen jeopolitiğini yine anımsattı. Bu konuda Prof. Dr. Mesut Yeğen hocamız önemli bir yazı yazdı. “İttifaklar ve Kürt Meselesi” başlıklı. Keza Sinan Birdal hocamız da “Hegemonik Restorasyon” başlıklı yazısında aynı konuya bir başka yerden baktı. Son olarak Metin Yeğin’in bu sütunlardaki “Sırrı Süreyya ve Demirtaş'ın dedikleri üzerine…” başlıklı yazısı da o resmi tamamladı.
Bu üç yazıdan ve son iki Sırrı Süreyya Önder ile Selahattin Demirtaş söyleşilerinden de hareketle Deniz Poyraz cinayetine tekrar bakalım. Bu cinayetin yeniden gösterdiği muhalefetin müzmin felç halini, Brüksel’deki Erdoğan-Biden görüşmesinin çıktısına ve NATO Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesi’ne gösteremediği tepkiye de genişletelim.
Sonra dönüp Millet İttifakı’na “madem durum böyle, pekiyi siz neyi farklı yapacaksınız?” diye soralım. Hele bir Kürt yurttaş, “benim için ne değişecek?” diye herhalde soracak. Efendim, önüne sandık konulunca elin mecbur bize oy vereceksin. Yok, daha kibarcasıyla, bu tür başkanlık seçim sistemlerinde son ikiye kalan adaydan birine kerhen de olsa oy verilir. Sonra? Sonra bekleyeceksin, ört ki ölem. Bilmeyeceksin, sormayacaksın, oyunun içinde olmayacaksın, bekleyeceksin. Geçiş süreci denilecek bekleme odasında, ilanihaye.
Cumhuriyetimizi yüz yılın ardından demokrasiyle taçlandırmak üzere güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçecekmişiz: Muhalefetin bulduğu biricik ortak gelecek anlatısı bu. Ya kamuoyu yoklamalarının gösterdiği kadarıyla, başkanlığı alıp, anayasayı değiştirecek meclis çoğunluğuna erişemezseniz? Ya iktidardaki (Bekir Ağırdır’ın deyişiyle) “zihni koalisyon”, 7 Haziran – 1 Kasım arasında işleyen taktiği yeniden yürürlüğe aldıysa? O aradaki “istikşafi müzakereler” müsameresinin kavuklusu Davutoğlu idiyse, mahcup pişekârları da sizler değil miydiniz? Biz seçmenler emin olabilir miyiz dersinizi alıp, ettiğinize ezber?
Ayrıca ekmeğini seçim kampanyalarından, kamuoyu yoklamalarını yorumlamaktan yiyen siyaset iletişimi erbabı soruyorlar mı acaba kendilerine Sedat Peker’in bir kamera, bir tripodla yaptığı iş onların tonla kaynak gömüp yaptırttıklarından nasıl daha etkili ve başarılı oluyor diye. Ne ilgisi var, öyle ya. Yasal ve TBMM’de temsil edilen bir siyasal parti olan HDP’ye hükümet ortağı olmak yasak, dışarıdan destek serbest. Oysa değil bakanlık pazarlığı, MİT Başkanlığı, TRT Genel Müdürlüğü gibi kilit makamlardan, cumhurbaşkanı ve bakan yardımcılıklarına dek pazarlık meşrudur ve olması gerekendir –HDP öyle demese de.
Sonuç olarak Deniz Poyraz canını ne için verdi? Dileyelim dönüşüm, huzur ve barış için olsun. Bu cinayet, hiç yoktan bu defa, bir silkinmeye, dirilişe yol açsın. Liyakat için yapılmaz bu düzeyde fedakârlık. Daha basit bir soru soralım: Liyakatsa konu, yeni seçilecek cumhurbaşkanı Genelkurmay Başkanlığı’na YAŞ’ı bekleyip, sıradaki Kara Kuvvetleri Komutanı’nı atamaya zorunlu mudur? Soralım: “Sen bölücüsün” deniyor HDP’ye. “Yönetime gireyim” dese, bu defa “yasak”. Öyleyse hangisi? O denli çok soru var ki yanıt bekleyen ve sorulamayan.
KHAS raporu gösteriyor ki, kamuoyunda terörizm algısı değişmiş. Buna göre, “beka” palavrasının da dolaşımdan çıkmış olması gerekir. İktidar, “terörle mücadele” konusunda “başarılı” oldukça, kendi bindiği daimî ilân edilmemiş OHAL ve vesayet dalını kesiyor demek. Buradaki yapısal çelişki kendi bekasının, ülkenin bekasına artık eşitleyemeyecek oluşunda. Zorunlu olarak sapılacak yol, “şok doktrini” ve korku iklimi. Boş midelerin gurultusu nasıl bastırılacak yoksa?
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda önümüze bir resim çıkıyor. Dış politikada tek tabanca, güvenlikçi ve yayılmacı hamlelere bir alternatif sunmak gerek. Temsili demokrasi korunacak, baştan kurulacaksa, onun dış politikasının da o demokrasiyi temsil edecek biçimde uyarlanması gerek. Farklı bir ortak vatan algısının yukarıdan aşağıya, yöneticiler de ona örnek olarak, yaygınlaştırılması gerek. Devlet aygıtından yüz yıllık tozun alınması gerek. Cezasızlık kültürünün bitirilmesi, saydamlık, katılımcılık, hesapverirlik, çoğulculuk, ifade özgürlüğü, hukuk devleti gerek.
Baskıcı, otoriter başkanlık rejiminin başat dayanağı Kürt meselesi. Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olan 15 Temmuz’un bize anlattığı gölgeler oyunu bu. Şimdi, dışıyla içiyle o rejimin tabutuna son çiviyi çakacak olan da yine Kürt meselesi. “Mutfaktaki yangın” sloganına indirgenmiş ekonomi değil. Türkiye barışçıl demokratik dönüşümü becerebilip, düze çıkabilirse bölgesini de bir huzur adasına çevirmeye, en azından çevresinde kendiliğinden bir güvenlik “tampon bölge” yaratmaya aday. Bu yolun başı, temsilde ve atama tercihlerinde kendini gösterecek.
Siyaset Ankara kulislerine tıkılı, kirli ve ezoterik bir uğraş değil. Siyaset, yurttaşların kılcal damarlarına dek sürekli dolaşan oksijen olmalı. Kürt meselesi denilen de esasen cumhuriyetimizin kimlik sorunu. Aradığımız kimlik ise özgürlükçülük. Deniz Poyraz’ın nasıl öldürüldüğünü biliyoruz. Neden öldüğünü anlamlı kılmak bizlere kalmış. Kafa kafaya verip düşünmek, ortaklaşmak ve davranmak durumundayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024